Mısır ve Türkiye liderini bulamadı
Mısır’daki askeri müdahalenin hemen ardından Yeniçağ’ın başlığı yalın ama çok anlamlıydı:
“Mısır Patladı!”
2 yıl içinde yaşananları kısaca sıralarsak:
Hüsnü Mübarek’in 30 yıllık iktidarının halk hareketiyle devrilmesi,
Genelkurmay Başkanı Tantavi’nin yerine gelmesi,
Mursi’nin sözde seçilmesi,
Mursi’nin yeni Genelkurmay Başkanı el-Sisi tarafından devrilmesi,
Askerin tahta AYM Başkanı Mansur’u oturtması...
Bu hızlı gelişmeler -dibi görünmediği için- en iyi “Mısır patladı!” başlığı ile verilebilirdi.
Ortada, görünürde “halk” var ama, halkın istediğinin dışında her şey oluyor!..
Acaba her seferinde kimin istediği oluyor dersiniz?
Askerlerin sürekli müdahalelerine “darbe” demeyen ABD ve AB’nin olmasın!..
*
Bizimkilere gelince.
Asker, Mübarek’i devirince “Sokağın zaferi” veya “halkın zaferi!”
Asker, Mursi’yi devirince “Demokrasiye darbe!”
Sevsinler mantığınızı..
*
Bizimkilerle devam edelim.
Başbakan Erdoğan, Taksim’de Gezi olaylarının en şiddetli günlerinde hem de 4 gün Türkiye’yi terk ederken, Mısır’daki olaylar üzerine Urla’daki tatilini yarıda kesiverdi.
Niye?
Mısır, Türkiye’den daha mı önemli bizim için?
Veya AKP için?
Erdoğan, İstanbul’a koştu ve Dolmabahçe’de 7 kişiyle toplantı yaptı. Bakanlar Kurulu’yla değil!.. AKP merkez yönetimiyle değil.. En güvendiği birkaç kişiyle.
İlginç!..
AKP iktidarının durumu, küçük çocuğun dolmuşa binerken annesine söylediği gibi:
“Hem vuruyon, hem de ağlama diyon!”
AKP, hem eziyor, hem korkuyor!
Hem emperyalizme boyun eğiyor, hem de ne zaman deliğe süpürürler diye diken üstünde.
Hem dünyaya kafa tutuyor, hem de dünyada istedikleri olmuyor.
Hem ABD’nin dizinin dibinde, hem de “niçin benden vazgeçsinler” diye düşünüp, durumu anlayamıyor. Şaşkınlık ve korku içinde.
Hem “arkamda halk var” diyor, “sandıkla gelen sandıkla gider” diyor; hem de halka güvenmiyor!..
*
Geçen yıl Nisan ayında Ceviz Kabuğu programıma katılan Prof. Oktay Sinanoğlu, şöyle demişti:
“ABD, Arap Baharı ile Orta Doğu’daki kuklalarını yok ediyor. ABD geçmişte Libya, Mısır, Suriye ve Irak’ta iş başına getirdiği, ama şimdi kendini bir şey sanmaya başlayan kukla diktatörlerini yiyor!”
*
13.02.2011’de Mübarek’in devrilmesini “Post-Modern 27 Mayıs!” başlığıyla değerlendirmiştim.
Bugün Mısır’daki 2. darbenin bir “28 Şubat” mı, yoksa “27 Mayıs” mı olacağı, sonucuna göre belirlenecek.
Eğer, demokratik haklar verilir, çağdaş anayasa yapılırsa bu, Mısır’ın 27 Mayıs’ı olur.
Son iki yılda yaşananları “Meydanların gücü”, “Halk devrimi”, “Satılık ordular” ve “Despotizm” gibi başlıklarla yazmıştım. (Bunların tümü şimdi, 973 sayfalık “Sen Uyu Beni Bekleme Türkiye” başlıklı kitabımda.)
*
Toplumsal olaylar sonunda “patlar.”
Bir Arap sözü şöyle:
“Toz duman dağılınca anlarsın, eşeğe mi bindiğini, deveye mi.”
Türkiye de kaynıyor.
Zaman zaman toz duman içinde, coşkular yaşanıyor, acılar çekiliyor.
Sıkıntıları gidermenin tek bir yolu var. Tek bir yolu.
Lider çıkarmak!
Mısır’da da, Türkiye’de de alternatif liderini çıkaramadı halk.
AKP bugün “gidiyorum” dese, halk kimi seçecek?
Kendisini temsil eden biri, birileri olsaydı sokağa dökülür müydü?
Aman dikkat!
Coşkular, toz duman içerisinde birilerinin oyununa gelmeyelim.
Hiçbir şekilde askeri bir darbenin önü açılmasın. Bu yol, halk tarafından kesinlikle tıkanmalı ve halk liderini çıkarmalı.