Milli sanayimiz yabancı kontrolüne girdi

Kredi derecelendirme (Raiting) kuruluşlarından ikisi, hâlâ Türkiye’yi yatırım yapılamaz -spekülatif ülke- düzeyinde tutuyor. Biz de bu kuruluşlara kızıyoruz. Gerçekte ise bu kuruluşlar, ekonominin yalnızca görünen değil, görünmeyenlerini de dikkate almak zorundadırlar. Bu görünmeyenlerden birisi cari açıktır... Bir diğeri de gelen yabancı sermayenin yapısıdır.
Merkez Bankası’nın Finansal İstikrar raporunda “Yurt içine doğrudan yatırımların azalmasına rağmen, portföy girişlerinin hızlanması, 2012 yılı genelinde sermeye girişleri içinde, kısa vadelilerin payının önceki yıllara göre artmasına yol açmıştır” deniliyor.
Aslında sorunda bu noktada ortaya çıkıyor. Çünkü, bugüne kadar yaşadığımız cari açık ve kırılganlık sorunu, ülke riskinin artması ve Türkiye’nin spekülatif ülke konumuna girmesi, bu kısa vadeli sıcak para yüzündendir. Zira sıcak para zaten spekülasyon peşindedir. Bunun için de bir ülkeye hızlı girip çıkıyor. Ülke riski artıyor. Ayrıca cari açıktan daha fazla sıcak para girdiği için, kur baskısı artıyor ve TL değerleniyor. TL’nin değerlenmesi ise, doğrudan cari açığa yansıyor.
İki türlü yabancı sermaye vardır... Birisi; yukarıda ifade etiğimiz kısa vadeli sermaye (sıcak para)dır. Bu sıcak para kısa vadeli mevduat ve Borsa için geliyor... İkincisi ise doğrudan yatırım sermayesidir. Bu sermaye gayrimenkul satın almak için gelen, kârlı işletmeleri ve kârlı bankaları satın almak için gelen ve sıfırdan yeni yatırım yapmak için gelen sermayeyi kapsıyor.
Kârlı işletmeleri satın almak için gelen yabancı sermaye zaten üretimde olan işletmeleri satın aldığı için, üretime yeni bir katkı sağlamıyor. Artı bir katma değer yaratmıyor. Yalnızca, sermaye el değiştirip, yerleşiklerden yabancıya geçiyor. Yerleşikler de sattıkları hisseleri karşılığı aldıkları parayla yeni yatırım yapmıyor. 2012 yılında özel sektör yatırımlarında yüzde 4.5 oranında düşme olması da bu durumu gösteriyor.
Ayrıca kârlı işletmeleri ve bankaları satın almak için gelen yabancı sermaye de hem istihdam için daha çok yabancı yönetici ve uzman getiriyor... Hem ara malı ve hammaddeyi dışarıdaki firmasından ithal etmeyi tercih ediyor. Hem de her yıl kazancını yurt dışına götürüyor.
Türkiye’nin sıfırdan yatırım yapan, teknoloji getiren, üretimi ve istihdamı artıran yabancı sermayeye ihtiyacı var. Bunun içindir ki kredi derecelendirme kuruluşlarının, Türkiye’yi yatırım yapılabilir ülke düzeyine çıkarmaları önemlidir.
Bir kısmı ise yeni yatırım için geliyor. Bu tür yabancı sermaye Türkiye’ye çok az geliyor. Bu yabancı sermaye gereklidir de... Çünkü hem teknoloji getiriyor, hem de üretim artışı ve istihdam yaratıyor.
Türkiye’nin milli sanayisi olan imalat sanayi üretiminin yüzde 56.4’ü yabancı kontrolündedir. Aşağıdaki tabloda üretimin yüzde 4 ve daha fazlasını kontrol eden ülkeler yer almaktadır. Üretimde en fazla kontrol Almanya’nındır. İkinci sırada ABD gelmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları