Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU
Armağan KULOĞLU

Milli güçle orantılı politika

Milli güç, ulusal çıkarlara ulaştıracak hedefleri elde etmek/korumak maksadıyla kullanılabilecek maddi ve manevi kaynakların toplamıdır. Milli güç, başta politik, ekonomik ve askeri olmak üzere diğer güç unsurlarından oluşur.

Ulusal çıkarlara ulaşmak için oluşturulacak politika, strateji ve seçilen hedefler, eldeki milli güç unsurlarıyla, yani ülkenin gücüyle mütenasip olmalıdır. Milli güç unsurları; doğru yerde, doğru zamanda, yeteri kadar kullanılmalıdır.

Milli hedeflerin ele geçirilmesi/korunması ve tehditlere karşı koymada, öncelik sırası verilerek asıl noktalarda sıklet merkezi yapılmalı, diğer yerlerde yeterli tedbirler alınmalıdır.

Milli dış politika süreklilik ister

Türkiye''nin milli dış politikası, Anayasa''nın değişmez maddelerinin ışığında şekillenmiştir. Bu politika gelenekseldir. Süreklilik ister. İktidarların, ideolojik görüşlerine göre radikal değişiklikler yapması ülkeyi sıkıntıya sokar.

"Değerli yalnızlık" durumuna düşülerek sıkıntılarla karşılaşmamızın sebebi; ilişkilerde ideolojik yaklaşımların ön plana çıkarılması, söylem ve eylemlerde milli gücümüze uygun hareket edilmemesi ve uluslararası güç faktörlerinin dikkate alınmamasıdır.

Sıklet merkezi bölgeleri

Her sıkıntı, doğrudan askeri güç kullanarak aşılmaya çalışılmamalı, uluslararası ilişkilerde dostlukların, ittifakların ve ortak çıkarların önemli olduğu dikkate alınmalıdır.

Sorunların çözümünde, öncelikle etkin diplomasi ve uygun milli güç unsurları devreye sokulmalı, zorlukla karşılaşıldığında hedefe giden yol, uluslararası atmosfer de gözetilerek, başlangıçta askeri güç gösterisi, yetmezse fiili askeri güçle açılmalıdır.

Bu açıklamalar ışığında Türkiye''nin bekası için sıklet merkezi, iki ana konu üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunlardan birincisi Irak ve Suriye bölgelerinden gelen/gelecek tehditlerin bertaraf edilmesi, ikincisi de Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs''taki hak ve çıkarların korunmasıdır. Göç konusu da çözümlenmelidir.

Dış politikada geri dönüşler

Hatalı politikaların sonucunda oluşan sıkıntıların aşılması için, ilişkilerimizin bozulduğu ülkelerle yeniden diyalog kurularak ilişkilerimizi düzeltme yolundaki girişimlere başlanmıştır.

Bunların başında, iktidarın, "İhvan/Müslüman Kardeşler" ideolojik yaklaşımından dolayı ilişkilerimizin bozulduğu Mısır gelmiş, bunu S.Arabistan ve BAE takip etmiştir. İsrail''i de karşımıza aldığımız malumdur. Yunanistan bunu fırsat bilerek bu ülkelerle yakın ilişki kurup, Türkiye''ye karşı cephe almıştır. Bu hatalı ideolojik yaklaşım Libya politikamızı da etkilemiştir.

İlişkileri hemen düzeltmek mümkün değildir. Emek ister. Güven telkinine ve zamana ihtiyaç gösterir. İlişkileri düzeltmeye çalıştığımız ülkeler, Türkiye''nin buna daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünmekte, kendi çıkarlarını gözeterek nazlanmaktadır. Son Arap ligi konferansında, "Türkiye''nin Libya, Irak ve Suriye müdahalelerinin bölge güvenliğini tehdit ettiği" yönünde karar alınması bizi şaşırtmamalıdır.

Mısır, S.Arabistan, BAE''yle diyalog kurulmuş, ısrarla devam ettirilen ve bize yakışmayan Rabia ideolojik işaret ve söyleminden de vazgeçilmiştir. ABD ve AB''yle ilişkileri düzeltmek için de Akdeniz''deki sismik araştırmalardan geri adım atılmıştır. Bu duruma düşmemek için eylem ve söylemlerde devlet ciddiyeti gösterilmeli, sonradan taviz verilerek prestij kaybı yaşanmamalıdır.

Suriye için de açılım gerekir

Suriye''de oluşan fiili durum orta ve uzun vadede sürdürülemez. Terör saldırıları devam etmektedir. İdlip, patlayacak bomba durumuna gelmiştir.

Hal böyleyken, terörist, radikal şeriatçı, insan hakları yoksunu Taliban''la dahi diyalog kurulabilirken, Suriye''yle ilişki kurmak için hala inatla adım atılmaması anlaşılmaz bir tutumdur.

Suriye''nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğü ve istikrarı, Türkiye ile Suriye''nin birlikte hareket etmesi için ortak bir noktadır. Yanlışta ısrar edilmemeli, takıntılardan kurtulup Esat yönetimiyle biran önce üst düzeyde diyalog kurulmalıdır.

Atılacak adım, Rusya ve İran ilişkilerinin güçlenmesine de katkı sağlayacak, Türkiye''nin çeşitli amaçlarla ülke dışında 12 ülkede asker bulundurduğu göz önünde tutularak, Suriye bölgesinde fazla güç kullanması ihtiyacını azaltacak, sıklet merkezi yapmaya da imkân sağlayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları