Milli Görüş’ün yön levhası...

Milli Görüş çizgisinin temsilcisi Saadet Partisi, çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na destek verecek mi?..
Siyasette merak edilen sorunun cevabını henüz alamadık. Bazı sinyaller var ama kesin karar açıklamasını beklemek gerek. Belki de siz bu satırları okuduğunuzda SP’nin tavrı da netleşmiş olacak.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak ve yöneticileri ile önceki gün iftar yemeğinde buluştuk. Alttan girdik üstten çıktık, her türlü tuzak sorulara başvurduk ama Kamalak’ın ağzından isim alamadık. Her soruyu ustaca savuşturan Mustafa Kamalak, “Acelemiz mi var? Mecburiyetimiz mi var?” diye karşılık verdi. Parti içi, taban istişarelerinin sonuna gelindiğini ve kararın Çarşamba günü (bugün) açıklanacağını söylemekle yetindi.

takan-010.jpg

Eski Refah Partisi’nin de Genel Merkezi olan SP Genel Merkezinde bahçede  iftar ettik. Mustafa Kamalak, Barış Harekatı’nın 40’ncı yıldönümü  münasebetiyle KKTC’den yeni dönmüştü. Cumhurbaşkanı seçimi tartışmalarıyla ilgili sohbetin sona ermesinin ardından Mustafa Kamalak’ın şu şok sözlerini duyduk:
 “Türkiye, KKTC devletinin tanınması konusunda ayak sürüyor...” 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün son gezisine resmi davetli olarak katılan  Kamalak’ın açıklaması, AKP iktidarının bizleri nereye getirdiğinin de kanıtlarından. Mustafa Kamalak, bildiğimiz acı gerçeği bir kez daha ilan ederken siyaset yapmadan somut verileri aktardı:
“Kıbrıs’tan geldik. Oradaki devlet adamlarının hepinize selamları var. KKTC Başbakanı, Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı ile görüştüm. Bir takım sıkıntılar var. Bunları kamuoyuna iletmemizde kanaatimce büyük fayda var. Türkiye’nin biraz daha cesur olması gerektiği kanaatindeyim. Türkiye, KKTC devletinin tanınması konusunda ayak sürüyor. Eğer Türkiye, KKTC’nin tanınmasında kararlı bir tavır takınacak olsa kanaatimce birçok İslam ülkesi tanır. Ancak Türkiye, yönünü Batıya çevirdiği ve tek istikamet Batıymış gibi Batıya yöneldiği için Batı ile ilişkileri bozulmasın veya Batılı dostları gücendirmeyelim diye KKTC’nin tanınması noktasında ayak sürüyor hatta ayak koyuyor.” 
Gazze’ye yalandan ağıt yakan Türk dünyasının sorunlarına ise ta başından beri duvar olan Suud bin Recep Erdoğan zihniyetini de gözler önüne serdi Kamalak: 
 “(Narenciyemizi satamıyoruz) diyorlar. (Gümrük anlaşmasından dolayı Türkiye’ye bile satamıyoruz) diyorlar. Turistler buraya ancak gemiyle geldiklerinde Mersin üzerinden gelmek zorunla kalıyorlar. Bu maliyeti artırıyor. Uçaklar doğrudan inemiyor. Bütün bunlar oranın ekonomisini ve refah seviyesini etkiliyor. Bilemiyorum Batı’dan bize ne fayda sağlandı. Atatürk diyordu ki 1923’te İzmir İktisat Kongresi’ni topladığında; Bir ülke askeri bakımından ne kadar güçlü olursa olsun, iktisaden güçlü değilse bağımsızlığını sürdürmesi mümkün değil. Atatürk muasır medeniyetin üzerine çıkmaktan bahsediyordu. Bizim yöneticilerimize göre muasır medeniyet tek medeniyettir o da Batı medeniyetidir. Bizimkiler de 55 senedir o kapıdan girmek için kapıyı zorluyorlar. Adeta cellâdına âşık gibi. Ben Batı’dan bu ülkeye hayır geleceğini kesinlikle düşünmüyorum.” 
Oynanan büyük oyunu çok net izah eden Mustafa Kamalak’ın şu sözlerine katılmamak mümkün mü?
 “Irak’ı yerle bir edenler kimler?.. Kıbrıs Barış Harekâtı’nda bize yardım eden tek devlet olan Libya’yı çökertenler kimler? Ne diyor Batı, sözüm ona demokrasiyi savunan insan haklarından dem vuran Batı, (İsrail’in kendini savunma hakkı var) diyor. Amerika ne diyor?.. (İsrail’in savunma hakkı için sonuna kadar yanındayız.)
 Önceki gün Irak vuruldu. Dün Libya vuruldu. Ama emin olun asıl hedefte Türkiye vardır. 
Batı’nın aslında 1071’den bu yana Şark Projesi vardır. 3 asırdan bu yana projeyi yoğunlaştırmıştır. İlk aşamada Türkler Balkanlardan sökülüp atılacaktır. Projenin büyük ayağı büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Balkanlarda bugün Türkler var ama ev sahibi ülke sahibi olarak değil, işgalcilerin torunları olarak oradalar. Bosna-Hersek’te 1995’te 1 hafta içinde 10 bin Müslüman neden katledildi. Hem de Birleşmiş Milletler’in namusuna sığındıkları halde...
İkinci aşama Türkler İstanbul’dan çıkarılacaktır ve İstanbul kurtarılacaktır. 1971 yılında Sayın Demirel Başbakan iken ‘Taksim’e Cami Derneği’ kurulmuştur. Özal zamanında o faaliyet sürdürüldü. Merhum Erbakan, zamanında canlandırmak istedi peki Taksime cami yapılabildi mi?
Üçüncü aşamada Anadolu Türklerden kurtarılacaktır. Türklerin ana yurdu Orta Asya’dır. Geldiği yere gönderileceklerdir. Cumhurbaşkanlığı adayı için bir ipucu da vereyim. Bu söylediklerimiz de aday değerlendirmesinde rol oynayacaktır.” 
Fatiha suresinin bize gösterdiği yön levhalarıyla başlamıştık iftar sohbetimize, ben de bir ara lafa girip “mesajı aldık Sayın Kamalak” dedim. Bugün çıkacak parti kararı umarım bizi şaşırtmaz!..

Yazarın Diğer Yazıları