Milli Düşünce Merkezi''nin 14 yıllık faaliyetlerini alt alta yazsak birkaç cilt ansiklopedi olur. Sadi Somuncuoğlu Başkanlığındaki bu kurumda siyaset yerine "Türklük" ön plandadır. Başkent Ankara''daki merkezinde haftalık oturumlarda Türkiye, Türk Dünyası, iç ve dış gelişmeler üzerine uzmanları tarafından anlatılır. Vakit buldukça katılmaya gayret ederim. İki ayrı konuda konuşma yaptım. İki yıldır salgın koşullarında bile boş durmadılar. İnternet üzerinden üyeleri ve takipçilerini aydınlatmaya devam ettiler.
Her yıl verilen "Armağanlar" 2 yıl sonra yeniden Cumartesi günü dağıtıldı. Bu yıl "Atatürk, Türk Milliyetçiliği Şeref Armağanı Prof. Dr. Nevzad Atlığ ve merhum Kazak Düşünürü Hasan Oraltay''a verildi.
Ziya Gökalp: Bilim Armağanı Prof.Dr. Dursun Yıldırım, Prof. Dr. Nesib Nesibli ve geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Prof. Dr. Hasan Onat''a tevdi edildi. bu arada Dursun Yıldırım Hocama geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Hastanede tedavisi sürüyor. İsmail Gaspıralı: Türk Dünyasına Hizmet Armağanı Bilal N. Şimşir ve Halil Akıncı Hocamıza verildi. 90 yaşındaki Bilal Şimşir Hocamız Çin''de Büyükelçi iken Doğu Türkistan''a giden tek Türk Diplomat olarak tanık olduklarını anlatıp ufkumuzu açtı.
Yahya Kemal: Fikir/Sanat/Edebiyat Armağanı Metin Akpınar ile tören günü toprağa verilen Prof. Dr. Alaaddin Yavaşça''ya sunuldu. Ölümsüz bestelerin sahibi Yavaşça keşke görebilseydi.
Gelelim Namık Kemal; Özgür ve Demokrat Basın Armağanına... Vesayet altındaki basının özgür olması mümkün mü? İstibdata baş kaldırarak bedelini sürgün ve hapislerle ödeyen Namık Kemal Armağanı Saygı Öztürk ve bu satırların yazarına layık görüldü.
Sadi Somuncuoğlu, Prof. Dr. İskender Öksüz, Prof. Dr. Enis Öksüz, Prof. Dr. Ahmet Bican Ercelasun, Türk Dünyası aşığı Namık Kemal Zeybek gibi "Gerçek anlamdaki Aksakal Heyeti" önünde doğrusu dizlerim titredi. Namık Kemal Armağanı hayatımın en anlamlı, onurlu ödüllerinden birisidir. Üstelik Bilal Şimşir gibi üstadın elinden almanın bahtiyarlığını yaşadım.
Namık Kemal''i ilkokul öğretmenim merhum Ali Kemal Gözükara, Kuleli Askeri Lisesinde Komutanım-öğretmenim emekli Tümgeneral Hasan Peker Günal ve gazetecilikde ki büyüğüm, yazarlıktan önce "Adam olmayı" öğreten merhum Necdet Sevinç sayesinde tanıdım. Ön adından başka "Milli" tarafı kalmayan Eğitim müfredatından Namık Kemal çoktan çıkarıldı. Zira Namık Kemal istibdata, padişaha baş kaldırdı. Üç kıtaya hükmeden devletin toprak kayıplarına gönlü razı olmuyordu. Yazdığı "Vatan Yahut Silistre" piyesi ile Türk gençlerinin uyanışına vesile olan Namık Kemal, bir taraftan "İslamcılık" diğer taraftan "Osmancılık" sığınmaları yerine üçüncü yol olan "Türkçülük"ü tercih etmişti. "Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini/Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini" dizelerine ilk cevap Mustafa Kemal''den "Vatanın bağrına düşman dayamışsa hancerini/Elbette bulunur kurtaracak bahtı kara maderini" ile gelmişti. "Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin/Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten" dizelerini de istiklal harbini kazanarak gerçekleştiren yine O''nun yolundaki Mustafa Kemal ve silah arkadaşları oldu.
Bedel ödemeyi de Namık Kemal''den öğrendik. Kıbrıs''ta Magusa Zindanlarından:
"Zalim olsa ne rütbe pir perva,
Yine bünyad-ı zulmü biz yıkarız.
Merkez-i hake atsalarda bizi,
Küre-i arz-ı patlatır çıkarız"
seslenmişti.
Vatan şairini bir kaç sütuna sığdırmak mümkün değil.
"Vatan bize kılıcımızın ekmeğidir" diyen Namık Kemal''i yazmaya devam edeceğiz.
