Milletin seçim sınavı
24 Haziran seçimlerinde hem Cumhurbaşkanı, hem de milletvekilleri seçilecek. 24 Haziran'da Cumhurbaşkanlığı için geçerli oyların salt çoğunluğu sağlanmadığı takdirde 8 Temmuz'da ikinci oylama yapılacak.
Anket yapanlar, siyasi partilerin oy oranını tespit etmek için anket yapıyorlar. Anketler arasında da çok fark var. Söz gelimi bir şirketin anketinden AKP'nin oy oranı yüzde 56.2 çıkarken bir başkasının anketinden yüzde 38.5 olarak çıkmış. Yine birisinin anketinden MHP'nin oy oranı yüzde 23.4 çıkarken diğerinden yüzde 5 olarak çıkmış.
Her şeyden önce bu anketlerin paralı yaptırıldığı, manipülasyon olduğu ortadadır. Eğer siyasi partiler bu anketleri kamuoyunu yönlendirmek için yaptırıyorsalar yanılırlar... Ters teper... Çünkü anketlerde manipülasyon olduğu çok açıktır.
Öte yandan siyasi parti oyları ile Cumhurbaşkanı oyları çok farklı olacaktır. Söz gelimi Muharrem İnce'nin oy potansiyelinin, partisinden daha yüksek olduğu, kalabalıkları toplamasından ve halkla bütünleşmesinden anlaşılıyor.
Daha önemlisi, parti oylarından daha önemli olarak, bu seçimler aynı zamanda Türkiye'nin siyasi geleceğinin oylanmasıdır.
1- Hukuk alanında yapılan düzenlemelerin gerekçesi ne olursa olsun, ister FETÖ terörü olsun, ister hukuk düzeninin daha hızlı çalışmasını sağlamak olsun, ister yargıya hâkim olmak olsun, sonuç olarak Türkiye hukukun üstünlüğünde geri düştü. Toplumda yargı bağımsızlığı tartışılmaya başlandı. OHAL kararnameleri, yalnızca OHAL konusu alanlarla sınırlı olmuyor, Türkiye'nin hukuk düzenini, yaşam şeklini, demokrasiyi etkileyecek şekilde çıkarılıyor.
İşte bu seçimde aynı zamanda OHAL'in kaldırılması ve Hukukun Üstünlüğü oylanıyor.
2- Anayasa oylamasında Başkanlık sistemi kabul edildi. Ancak iç ve dış çevrelerde yapılan yorumlar, referandumun oldu bitti olarak yapıldığı ve referanduma gölge düşüldüğü şeklindedir.
Referandumla siyasi rejim değişti. Oysa ki oylamada halk rejimi değil, siyasi parti tercihlerini oyladı. Geçiş dönemi uygulaması gösterdi ki, başkanlık rejimi demokrasiyi daha çok tahrip edecektir.
Muhalefet adaylarından birisi kazanırsa, Meclis'te bugünkü muhalefet çoğunluğu sağlarsa, yeniden parlamenter sisteme dönülecektir.
Bu nedenle bu seçimlerde demokrasi oylanıyor.
3-Türkiye'nin medeni müttefikleri, Avrupa Birliği, Türkiye'deki basın özgürlüğünü tenkit ediyor. Uygulamada basının yüzde 90'ı yandaş medya oldu. Birçok gazeteci tutukludur.
Bu seçim aynı zamanda Türkiye'de basın özgürlüğünü oylamak demektir.
4- AKP iktidarı 16 seneyi spekülatif sermaye ve sıcak para girişine dayanan, günübirlik politikalarla geçirdi. Türk ekonomisi dünyanın en kırılgan ekonomisi ilan edildi. Spekülatif -yatırım yapılamaz- ekonomi olarak not aldı. Şimdi dünyada ekonomik konjonktür değişti. Bu politikalar, daha doğrusu politikasızlık, ekonomiyi çıkmaza, kaosa soktu.
Son olarak rating kuruluşu Fitch; Türkiye, Arjantin ve Ukrayna'yı en kırılgan üç ülke olarak gösterdi.
Ukrayna, IMF'yle 14 ile 18 milyar dolarlık anlaşmaya varıldığını açıkladı. Arjantin, IMF'den 30 milyar dolar kredi istedi. Türkiye ise maalesef IMF'ye gitmek zorundadır.
AKP iktidarda kalırsa, IMF'nin şartları daha ağır olacaktır. AB demokrasi sorunu nedeniyle destek vermeyecektir.
Bu nedenlerle bu oylama aynı zamanda ekonomik istikrarın oylanmasıdır.