Millet İttifakı nasıl bir rejim istiyor?

Anayasa hukuku uzmanı İstanbul Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Cumhurbaşkanlığını "Paralel Yasama" gücü olarak tanımlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin etkisizleştirildiğini söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli''nin, "Yenilensin" dediği, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan''ın da ''Parlamento yeni bir adım atarsa seve seve ben de varım" dediği Anayasa Mahkemesinin (AYM) görev ve yetkilerinin yeniden tanımlanması konusuna CHP''den hem itiraz hem de öneri geldi.

CHP''li Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, "12 Eylül darbecilerinin bile yapmadığı şekilde AYM''nin varlığını ve işlevini sorgulamak, Türkiye Cumhuriyeti''ni tamamen hukuk dışına çıkarma iradesi ile özdeşleşmektedir ve bu bakımdan son derece tehlikelidir" dedi.

16 Nisan 2017''de yapılan Anayasa değişikliği sonucunda Temmuz 2018''de tek adam rejimi yürürlüğe girdi.

Prof. Dr. Kaboğlu, o günden bu güne gerçekleşen rakamları şöyle açıkladı:

- "2 bin 266 maddeden oluşan 67 adet Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınladı.

- Türkiye Büyük Millet Meclisi ise bin 636 maddeden oluşan 109 teklifi yasalaştırdı."

Değerli okurlarım,

Anayasa, Yürütme, Yasama ve Yargı''yı "kuvvetler ayrılığı" ilkesi olarak tanımlar.

- Yasama; yani Türkiye Büyük Millet Meclisi, Devlet Bahçeli''nin desteği ile Recep Tayyip Erdoğan''ın emrinde…

- Yürütme; yani Cumhurbaşkanlığı hükümeti deseniz zaten Recep Tayyip Erdoğan''ın emrinde…

- Yargı; Recep Tayyip Erdoğan''ın emrinde…

Bu mudur demokrasi?

Ya da diğer bir deyişle işte budur tek adam rejimi.

Açık ve net…

Değerli okurlarım,

Peki, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde yıllarca Anayasa hukuku dersleri vererek binlerce savcı, hâkim ve avukat yetiştiren Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Anayasa Mahkemesi düzenlemesi hakkında bakın neler söylüyor?

"Hatırlatalım ki, Anayasa Mahkemesi''nin güncel anayasal statüsü, Fas ve Tunus Anayasa Mahkemelerinin gerisindedir.

1- İNSAN HAKLARINA DAYANAN DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ:

En güçlü anayasa mahkemeleri, Almanya örneğinde olduğu gibi en ileri hukuk devletlerinde bulunmaktadır.

1961 Anayasası ile Avrupa modeli örnek alınarak kurulan AYM, 1982 Anayasası ile denetim yetkisi daraltılmışsa da, Anayasa''nın üstünlüğünün ve bağlayıcılığının güvencesi olmuştur.

2- KESİN VE BAĞLAYICI:

AYM''nin bireysel başvuru dâhil bütün kararları kesin hüküm niteliğinde olup, "yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar". Ne var ki bu bile sorgulanmakta ve buna uyulmamaktadır.

3- PARALEL YASAMA, ÇİFTE AYKIRILIKLAR ve DENETİM AÇIĞI:

2017 Anayasa değişikliği ile kurulan ve siyasal-anayasal tarihimize yabancı olan tek kişi yönetimi, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK) yoluyla bir tür ''paralel yasama''ya dönüşmüştür.

Aslen, sistematik şekilde Anayasa''ya aykırı hükümler içeren CBK''ler ve Cumhur İttifakı dayatmasıyla kabul edilen antidemokratik yasalar üzerinde AYM''nin denetimi, hukuk devletinin olmazsa olmaz koşuludur.

OHAL düzenlemelerini denetlemekten kaçınan AYM''nin, artan iş yükünün de etkisiyle çok gecikmeli olarak verdiği kararlar içinde, özgürlükler lehine olanların sayısı çok sınırlı kalmaktadır. AYM, buna rağmen, son yıllarda, özellikle yürütme çevrelerinin hedefi haline gelmiştir.

4- ELEŞTİRMEK VE TEHDİT:

AYM kararlarını eleştirmek, anayasa hukuku uzmanları açısından bir hak olduğu kadar bir görevidir de.

Örneğin, çoklu baro düzenlemesine ilişkin yasanın Anayasa''ya uygunluğu yönünde oy kullanan üyelerin mesleki formasyonunu ve atanma tarzını sorgulama gereği açıktır.

AYM, Anayasa''ya uygun şekilde verdiği iptal kararları nedeniyle değil, Anayasa''ya açıkça aykırı olan normlarla ilgili red kararları nedeniyle eleştirilmelidir.

Eleştirmek, yol göstermektir; tehdit yoluyla kaldırma önerisi, hukuka uymayan, uymak istemeyen siyasal iktidarların yöntemidir.

5- MUHALEFETİN TARİHSEL SORUMLULUĞU:

TBMM''de ikinci parti konumunda olan CHP için anayasa aykırılıklarını tespit ederek itiraz başvurularını gerçekleştirmek tarihsel bir sorumluluk oluşturmaktadır.

6- NE YAPMALI?

- Öncelikle, AYM üyelerini belirleme yetkisini tek kişi güdümünden çıkarmalı ve güçlü hukuki formasyon sahibi uzmanları atamanın yolu saydam biçimde oluşturulmalıdır.

- AYM''nin yetki alanı genişletilmeli ve yasalar yürürlüğe girmeden önce denetim olanağı tanınmalıdır; AYM''ye başvuru yol ve olanakları genişletilmelidir.

- Bütün belirtilenler, ''demokratik anayasa'' yapımının aciliyetini göstermekte ve bu süreçte AYM''yi Avrupa modeli ekseninde yeniden yapılandırmak gerekmektedir."

Değerli okurlarım,

2 yıllık uygulaması ile görüldü ki, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adıyla milletin kandırıldığı bu ucube rejim Türk milletine layık değildir.

Millet İttifakı partileri en kısa sürede bir araya gelerek vatandaşa önerdikleri "güçlendirilmiş parlamenter rejimi" sağlayacak Anayasa değişikliği çalışmalarına başlamalı ve nasıl bir rejim istiyor ortaya koymalılar…

Millet İttifakı paydaşları, bu çalışma olmadan milletten oy isteyemez, hatta alamazlar…

Yazarın Diğer Yazıları