MHP'nin Ergenekon'dan çıkış günü! (21 Mart 2015)
Türkiyelilerinki neresi bilmem; biz bugün Türk'ün başkentindeyiz. Bedenleri Diyarbakır'da ruhları İmralı'da, 40 bin insanımızın katlinin sorumlusu, bölünmez bütünlüğümüze kast eden bir caninin, bir hainin, bir suçlunun, bir terör hükümlüsünün iki dudağının arasına kilitlenenlerin aksine bizim gözümüz de kulağımız da burada, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinde, Türk Milliyetçilerinden yükselecek seste bugün.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin 11. Olağan Kurultayı'nı izlemek üzere Ankara'dayız.
Nevruz'a yani Türk'ün yeniden diriliş gününe denk getirilen bu büyük toyun arifesinde MHP Genel Merkezi'ndeki havayı aktarmak gerekirse;
Asansörlere binmek imkansız, parti yöneticileriyle konuşabilmek imkansız, iki soluklanıp not yazacak bir masa, sandalye, nefes alma alanı bulmak imkansız;
"İzdiham" var özetle.
Kongre tarihinin aday adaylığı müracaatlarının hemen sonuna, aday listelerinin belirlenmesi sürecinin de hemen başına denk gelmesinin de etkisi var şüphesiz Genel Merkez binasında oluşan bu yığılmada.
134'ü Milletvekilleri, MYK ve MDK üyeleri ile Kurucular Kurulu Üyeleri olmak üzere toplam 1232 delegenin oy kullanacağı Büyük Kurultay'a, son yıllardaki kıyasıya rekabetin aksine tek aday olarak giriyor Devlet Bahçeli.
Genel Başkan dışında parti organlarında görev yapacak isimlerin de belirleneceği kongrede tek liste mi olacağı yoksa çarşaf liste mi oluşturulacağı; parti yöneticilerinin dediğine göre ancak kongreye saatler kala netlik kazanacak.
Açılışı Teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin tarafından yapılacak olan Büyük Kurultay'da gündeme geçmeden önce bir Nevruz şenliği de yapılacak. Kurultayın toplandığı Arena Spor Salonu'nun bahçesinde, sabah saat 09.30'dan itibaren başlayacak şenlikte sanatçılar Atilla Yılmaz ve Mustafa Yıldızdoğan'ın yanı sıra folklor ekipleri de sahnede olacak.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, Nevruz'un Türk kültüründe "yeni gün, yeniden diriliş" anlamı taşıdığını, tabiatın canlandığı bugün de MHP'nin de bu enerjiyi, tabanında bir sinerjiye dönüştürmeyi hedeflediğini söylüyor.
Yine Karakaya'nın verdiği bilgiye göre MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin bugünkü konuşmasının temel eksenini 7 Haziran 2015'te yapılacak seçimler oluşturacak. Kampanya için belirlenen "Bizimle Yürü Türkiye" sloganı çerçevesinde, Bahçeli Ankara'dan Türkiye'nin bütününe "Çözülmeye ve yıkıma karşı bizimle yürü Türkiye", "Yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı bizimle yürü Türkiye", "Taviz ve tahriklere karşı bizimle yürü Türkiye" diyecek.
Bir seçim beyannamesi olmasa da, bugünkü konuşmanın MHP'nin seçim sürecinde ilan edeceği vaad ve programları da işaret eden bir manifesto olarak değerlendirilebileceği görüşünde Karakaya.
MHP'nin bir diğer Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da, Bahçeli'nin konuşmasının da, kurultayın temel vurgusunun da "7 Haziran" olacağını belirtiyor.
Yalçın'a göre daha öndeki konuşmalarında "7 Haziran'dan sonrası yok" diyen Bahçeli, bugün bu ikazın altını doldurarak, niye yok olduğunu öne çıkaracak.
İl ve ilçe teşkilatlarının mensupları dışında, bazı yabancı misyon temsilcileriyle, Türk Dünyası'ndan da çok sayıda konuk katılıyor MHP'nin Büyük Kurultayı'na.
Bugün Arena Spor Salonu'nda yaşanacaklara dair son bir not:
MHP liderinin, konuşmasını bitirdikten sonra, Ergenekon'dan çıkış'a atfen sahnede örs-çekiçle demir döveceği söyleniyor.
Biraz utanman varsa sus...
Olmaz ki ama Nazlıcım böyle...
Yazdıklarının doğru olmadığını bin kere kanıtladığımız halde -yani duymadım, görmedim, bilmiyorum mazeretin de kalmamasına rağmen- ısrar ediyorsun sen toplumu yanıltmaya;
"Gel" diyorsun, "beni insan içine çıkamaz hele getir"!
Hay hay...
***
MHP İstanbul Milletvekili, Emekli Korgeneral Engin Alan'ın partisine adaylık başvurusu yapmamasını, göbek atan kelimelerine bakılınca adeta çengiler gibi zil takıp oynayarak kutladığı anlaşılan Nazlı Ilıcak (ki milliyetperverler arkadaşların özellikle dikkatini çekmek isterim, bir bakın "kim seviniyor" birbirinizi yemenize, bir sükunet, bir sulh, bir kenetlenin, bir düşman sevindirmekten vazgeçin artık lütfen) dün YİNE, Alan'ın şu meşhur seminerde yaptığı konuşmanın birkaç satırını "cımbızlayarak" gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan bir "algı" oluşturmaya çalışıyor hakkında.
Ilıcak'ın "12 Eylül öncesi, sağ-sol çatışmasında, kavgaya farklı ellerin girdiği kanaati hâkim. Ülkücüler de bu yolda kullanılmıştı. Ama sonra, cezaevinde işkenceye uğradılar; büyük sıkıntı çektiler. MHP'li gençlik açısından bu bir dönüm noktası oldu. Bir daha onları yoğun bir biçimde sokak eylemlerinde görmedik.”
Balyoz sanıklarından Engin Alan'ın MHP'ye girmesi çok yanlış olmuştu. Zira meşruiyet çizgisinde kalmak isteyen bir partiye yakışmayan bir isimdi..." şeklindeki "zemin çalışması"ndan sonra Alan'ın konuşmasından aktardığı bölüm şöyle:
"Kararın verildiği gece önce liderleri hemen toparlamak lâzım. Süratle bir gece yapılacak özel bir operasyonla, bu liderleri toparlayıp, yangını kaynağında halletmek gerek... Sokağa askerin inmesi, tankların ve zırhlı araçların dolaşmasıyla operasyon başlıyor komutanım."
Yıllardır, bu sözleri "Alan, siyasi parti liderlerinin derdestinden bahsediyormuş gibi" kullandı Ilıcak. "Darbe delili" olduğunu savundu. Oysa Alan o konuşmanın tamamı okunduğunda, bambaşka bir şey söylüyordu:
"... Bir TOPLUMSAL OLAYA müdahale yani maç dağılmış da orda bir çıngar çıkmış. Bir de cuma namazından sonra 200 kişi 300 kişi 500 kişi toplanmış. Bir olay çıkmış. Bu ayrı bir iş. Ama bir AYAKLANMA bir KALK?ŞMA bu ayrı bir iş. Bunların hepsinde de uygulanacak hem teknikler farklı hem teşkilatlanma farklı hem de uygulanacak metotlar kanaatimce farklı farklı ?lmalıdır. Bu SENARYOYA göre bizim burada konuştuğumuz veya tartıştığımız artık bir rejime devletin temel niteliklerine karşı bir hareket vardır. Dolayısıyla bu benim dediğim 3. Kategoriye girer. Şimdi TOPLUMSAL OLAYLARIN karakteristiğine baktığımız zaman bir provokasyon var ve süratli bir hemen arkasından bunu kitlelere sirayet etmesi ve yayılması söz konusu. (...) Böyle bir eylemi bastırmanın ilk yolu komutanım hemen olayın yani kararın verildiği gece biraz evvel Metin Yavuz YALÇIN ?aşa söyledi. Önce liderleri hemen t?parlamak lazım. Süratle bir gece ya?ılacak özel bir operasyonla bu liderleri derhal toparlayıp bir defa bu yangını kaynağında halletmek lazım..."
***
Nasıl?
En az "Deri pantolonları vardı. Üstleri çıplaktı. 52 saniyede geldiler, Zehra Gelini dövdüler, pusetteki bebeğini attılar-tuttular, üzerlerine idrar boşalttılar, kaçtılar" senaryosu kadar gerçek dışı değil mi Ilıcak'ın "darbe iddiası"?
Alan, asgari zeka seviyesine sahip herkesin kolaylıkla anlayabileceği gibi ordunun siyasete darbe yapmasından ve askeri bir rejime geçmekten değil, "olası bir ayaklanma/toplumsal olay karşısında, askerin bunu bastırmak için nasıl bir strateji izlemesi gerektiğinden" bahsediyor.
İnternette var, meraklısı rahatlıkla bulup tam metni okuyabilir; bastırılmasında güçlük çekilen "Gazi Olayları" örneğinden yola çıkılarak yapılıyor bu konuşma!
Sonra üstüne basa basa vurguluyor Alan "BU SENARYOYA GÖRE..."
Yine sonra, madem "darbe planı"; geçtim kumpasın ortaya çıkmış olmasını, arka arkaya gelen "aldatıldık" itiraflarını filan, o zaman ne diye "darbe planı"nın yapıldığı seminere katılanların dörtte üçü neden yargılanmadı? Neden Yargıtay aşamasında ilk tahliye edilenlerin hiç de azımsanmaya?ak kısmı bu "darbe ?lanı(!)" seminerine katılanlardı?
***
Ve yine sonra, Allah aşkına Nazlı Ilıcak;
"Sokağa dökülmek suretiyle kullanılan ülkücüler" metaforunu en son kullanacak insansın sen şu medyada!
Tarih 16 Ocak 1979:
Dönemin Tercüman gazetesinde "Ecevit çapında bir Başbakanın gemiyi selamete çıkaramayacağı iyice anlaşılmıştır" deyip de TSK'yı "İç Hizmet Kanunu'nun 35. Maddesindeki Cumhuriyeti korumak ve kollama hükmünü işletmeye" sen davet etmedin mi?
TSK 12 Eylül 1980'de davetine icabet etti!
Senin "Milliyetçi genç vatanını müdafaa için silah çeker (16 Aralık 1979, Tercüman)" diyerek "gururla ölüme koşmaya" sevk ettiğin ülkücü gençlerden dokuzu idam edildi!
Utanma duygun varsa sus biraz;
Sen hâlâ def çalıp, gerdan kırarken ekranlarda, senin elinden çıkan satırlarla iman tazeleyip(!) kavgaya giren o çocukların bedenleri toprak oldu, bir kemikleri kaldı yerin altında!
Bugün o çocuklar için, o şehit evlatları için bu milletin Ankara Arena Spor Salonu'ndaki Büyük Kurultayı'nda "saygı duruşu"nda bulunacak olan MHP, senin sözünle mi karar verecek mensuplarının meşruiyetine!
Hadi be....