Mevduat uyuyor mu?

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Ekim ayı raporuna göre, yerli ve yabancı para olarak mevduat toplamı 2.060 milyar liradır. Yine yerli ve yabancı para cinsinden krediler toplamı da 2.463 milyar liradır. Kredi mevduat oranı yüzde 119.5'tir.

Merkez Bankası 30 Kasım 2018 raporundaki geçici verilere göre de, mevduat toplamı (bankalar arası mevduat dahil) 2.038,7 milyar lira, kredilerin toplamı ise 2.298,6 milyar liradır. Kredi/toplam mevduat oranı yüzde 112,7'dir. Bu oran TL mevduatında daha yüksek, döviz mevduatında ise yüzde 100'dür.

Yani TL ve dövizler bankada uyumuyor. Kredi olarak piyasaya çıkıyor. Hatta kredilere bile yetmiyor. Bankalardan döviz kredisi alan özel sektör dış borcunu ödüyor. Kur riski yüksek olmasına rağmen dövizle borçlanmak, akıl kârı değil. Ancak dış kredi almış olanlar bu riske girmek zorunda kalıyor.

Bankaların da dövize ihtiyacı var... 183 milyar dolar dış kredi borçlar var. Bunun 103 milyar doları da bir yıl vadelidir.

Öte yandan mevduatın uyumadığını BDDK da teyit etmişti ve bir süre önce, BDDK bankalara yazı yazarak, ''bankalardan 2018 yılı kârlarıyla, 2018 öncesinde elde edilip dağıtılmamış kâr ve yedeklerin nakit çıkışına yol açacak biçimde dağıtılmamasını'' istemişti.

BDDK'nın kaynaklarınızı kullanmayın dermesi, arkasından ilgili Bakanın uyuyan mevduatlar için Devlet tahvili çıkarmasının verdiği mesaj, kaynaklarınızı bana kullandırın demektir. Bunun iki nedeni var... Birisi döviz ihtiyacı, diğeri de Mart seçimlerinde popülizm için gerekli para ihtiyacıdır.

Ocak-Ekim arasında on aylık dönemde ödemeler bilançosu net hata ve noksan kaleminden, yani nereden geldiği belli olmayan kaynaklardan, 18.4 milyar dolar girişi oldu. Döviz arzını etkiledi. Ancak aynı dönemde sıcak para gelmedi, tersine çıktı.

Doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi de azaldı.

Merkez Bankası, bankaları rahatlatmak için şarta bağlı döviz yükümlülüklerini azalttı. Neticede 2017 yılı ekim ayında 94.7 milyar dolar olan döviz rezervi, 2018 ekim ayında 66.2 milyar dolara geriledi.

Hazine 17/21 Aralık'ta devlet tahvili ihraç ediyor. Vergisiz net faizi Euro'da yüzde 1.575 ve Dolar'da 3.60. Öteden beri devlet tahvilleri var. Ne var ki, şimdi devlet vatandaşa diyor ki; bankaların tuzu kuru "dövizlerini bankaya yatırma bana döviz kredisi olarak ver''.

Böyle bir yaklaşım piyasa istikrarını bozar. Normalde devlet, tahvil çıkarır ve satar. Ancak bunu bankaları rakip göstererek yaparsa, piyasa istikrarını dinamitlemiş olur.

Bugünkü iktidar seçim olunca seçime odaklanıyor. İstikrarı gözü görmüyor.

TL'ye gelince... Bankalar devlet imtiyazıdır. Ancak kâr ve zararı sermayeye aittir. Bugüne kadar siyasi iktidar kamu bankalarını doğrudan, özel bankalara da baskı yaparak, onları popülist amaçlı kredi vermeye zorladı. Dönmeyen krediler için de hükümetlerin bu amaçla verilen KOBİ kredileri başı çekiyor. (Aşağıdaki tablo.)

Yine yandaş medya için açılan kredilerde dönme riski var. Çünkü medyada genel olarak kâr ya yok veya kâr marjları düşüktür.

Sonuç olarak; bankalar ekonominin kan damarlarıdır. Bunları siyasi popülizm amaçlı kullanılırsak kan kaybederiz.

Yazarın Diğer Yazıları