Mermi ile yaşamak...
Türkiye'nin özellikle son 10 yılına bakın;
polis baskınları, kelepçeler, film gibi operasyon isimleri, sıcak haberler, son dakikalar, davalar, savcılar, Silivri...
tutuklamalar, demir parmaklıklar, gözyaşı, öfke, dağılmış hayatlar, kumpas, yalan, iftira, itibar cellatları, itibar intiharları...
Ergenekon, Balyoz, Oda Tv...
17/25, yolsuzluklar, rıza sarraf...
Gezi gezi gezi.... Özgürlük, hukuk, adalet...
Cemaat, hizmet, cemaatçiler, Fethullah Gülen, terör, Fethullahçı terör örgütü...
Darbe... darbe girişimi... terör... asker-polis...
Başkanlık, yeni anayasa, saray...
özgürlük, hukuk, adalet...
***
Toplumun hafızasına işlenen, hatırasına kazınan olaylar ve mesajlar silsilesi...
Geldiğimiz noktada tüm bu haber ve algı bombardımanında ayrışmış, kutuplaşmış, ayrı siyasi partilerde ama neredeyse birbirine düşmanca bakan memleketin güzel insanları...
Kutuplaşma öyle uçlarda ki, Türkiye'de belli bir kesim darbe girişimine dahi inanmakta güçlük çekiyor. Masum insanların vurulduğu, bombaların atıldığı, ülkenin birliği ve bütünlüğüne yönelik apaçık bir saldırıda bile "ama"lar oluştu...
Nedeni Türkiye'yi bu hale getiren siyasette... Ayrıştırıcı politikalar, muhaliflere yönelik ağır baskılar, medyanın burnuna takılan zincir, Cumhuriyetin kurucu değerlerine yapılan sistemli saldırılar bu sonu hazırladı...
Bir sevgisizlik girdabı... Ve bu girdap içine kattığı her şeyi yutuyor...
Son olarak Bursa'da CHP'nin mahalle temsilciliğine saldırı yapıldı. Daha önce tabelaları sökülen, camları kırılan temsilciliğe, "ses çıkmayınca" güpegündüz baskın yapıldı... "sizi burada yaşatmayız" diye tehditler savuran 5 kişi göz altına alındı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na mermili mafyatik eylemden sonra 'oyun kurucuların' devam edeceğini söylüyor, yazıyorduk. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'a sıkılan kurşun, ardından CHP'li Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak'ın aracına yapılan saldırı ve Bursa'da mahalle temsilciliğinde yaşanan son olay...
Sözde "ülkücü" eller tetikte... MHP bu eylemleri kınadı, sağduyulu CHP'liler de işin farkında...
CHP'li Bülent Tezcan Habertürk'e verdiği röportajda kurşunların perde arkasına dikkat çekiyor: "Bu tür siyasi cinayetlerin ve suikastların planlayıcısı karanlık bir el vardır. Türkiye son dönemde provokatif bir çatışma ortamında. Toplumu "milliyetçiler ve bölücüler" diye ikiye ayırmaya çalışıyorlar. Bana yapılan saldırının amacı bizim tabanımızla MHP tabanı arasında bir çatışma yaratmaktır. Saldırgan ülkücü geçmişi olan birisiymiş. Ülkücü demiyorum, özellikle belirtiyorum".
***
Tezcan'a yapılan saldırı sonrasında "siyasette kan davası" başlatmak istiyorlar diye yazmıştım... Türkiye bu tuzağa düşmeyecek... Bir başka sorun ise AKP'nin ger-parçala-oy al politikasının sonuçları... Muhaliflere topluca FETÖ-PKK'ya "yanaşmak" gibi ağır yaftalar asmak belki oy kazandırır ama tehlikeli kutuplaşmayı tırmandırır. Bu nedenle iktidar en ihtiyacı olduğu zamanda dahi, en haklı olduğu anlarda bile toplumun bir bölümünü ikna edemiyor. Yani gerginlikten oy devşirmek uzun dönemde eksi yazıyor...
***
Bülent Tezcan hayatı boyunca vücudunda bir mermi ile yaşayacak...
Çünkü hain kurşun hayati sinir damar takımının bir santim yanına takılmış... çıkarmak risk taşıyor...
Toplumun da sinir ve damar takımları son 10 yıldır ateş altında...
Cumhuriyet değerlerine,
Kurucu iradeye,
Millî kahramanlarımıza,
Yakın tarihimize,
Basın özgürlüğüne,
Eleştirel düşünceye,
Adalet Tanrıçası Themis'e yaylım ateşi...
Saplanan kurşunları çıkarmak belki zor, ama o kurşunlarla yaşamayı öğrenmeliyiz...
İktidar da Türkiye kuşatma altındayken içeride uzlaşmaya öncü olmalı. Uzlaşmayı AKP'lileşmek olarak dayatmamalı. Medya ve iş dünyasında Saray'ı kendi varlık sebebi gibi görenler, toplumun sinir uçlarına saldırmaktan vazgeçmeli.
Çünkü dağılan sinir sisteminin tamiri olmaz...