Merkez batıyoruz!
Türkiye; faiz lobisi ve rant çetesi gibi hikayelerle uyutulurken her geçen gün biraz daha karanlığa ve batağa doğru ilerliyoruz. Amerika’nın parasal genişlemeden çıkacağını açıkladığı tarihten yani 15 Mayıs’tan beri Türk Lirası değer yitiriyor. Bu ülkenin yetişmiş insan kaynağı, maalesef bu gerçeği siyasilere söylemek yerine, onlardan “aferin” alabilmek adına biraz daha siyasi söylemlerin arkasına sığınıyorlar.
Türkiye Perşembe günü tabiri caiz ise ‘Kara Perşembe’ yaşadı. Borsa yerle bir oldu ve döviz, Merkez Bankası’nın yaklaşık 4 milyar dolarlık müdahalesine rağmen 2.301 TL’yi gördü.
Bu hafta yapılan Para Kurulu’ndan faiz artırım kararının çıkmayacağı belliydi. Hükümetin ısrarla söylediği bir şeydi. Ekonomi Bakanı bir gün önce televizyonlara çıkıp “faiz artırılacak bir şey yok” diyerek Merkez Bankası’na işareti verdi adeta.
Ve Merkez Bankası faiz artırımına gitmedi.
Gelişmekte olan piyasalar alev alev yanarken Türkiye, sanki ekonomisi Almanya ve İngiltere gibiymiş gibi kalkıp faiz artırmadı. Oysa gelişmekte olan ülkelerin Merkez Bankaları dövize karşı faiz silahını çoktan çekmişlerdi.
Bu tarih boyunca hep var olan bir kuraldır. Dövize karşı faiz, faize karşı döviz silahı çekilir.
Merkez Bankası sadece, Başbakan’ı haksız duruma düşürmemek için faiz artırımına gitmiyor ve elindeki üç beş kuruşluk döviz rezervini babasının malıymış gibi hoyratça dağıtıyor.
Bugüne kadar dolarla ilgili abuk sabuk tahminlerde bulunarak iş dünyasını yanıltan Merkez Bankası Başkanı’nı Başbakan Tayyip Erdoğan tebrik etti.
Verdikleri doğru karardan dolayı(?)
Merkez Bankası Başkanı’nı eminim sadece Başbakan tebrik etmedi.
İşte uluslararası piyasalarda alım satım yapan ünlü trader Atilla Yeşilada’nın kendi blogunda yaptığı ‘Kara Perşembe’ yorumu:
“Wow..ne gündü ama. Tanrım bana böyle bir gün daha bahşet, bu seneyi kapatayım, anında Malibu’da mohito-sörf olayına yazılayım. Ismarladığım 60 foot yatımın adını ” Fool’s Money “ koydum. Valla çok teşekkürler TCMB, hayatımda bu kadar kolay parayı bir sefer daha kazanmıştım, o da Kolombiya’da kalın barsağıma bazı küçük paketleri tıkarak.
Bugün yapılan 3 milyar dolarlık müdahalede alıp-sattım, dolar/TL’de 2.2650-2.30 arasında eşşek yüküyle para kazandım. Pazartesi ek sıkılaştırma başlıyor, dolar/TL 2.25’e geriler, bir alım daha yaparım, Cuma Merkez faizi %9’dan %7.50’ye çekince, satarım ve ilk uçakla Malibu---par-tiiii!
Erdem Başçı’yı boşuna yılın merkez bankacısı seçmemişler, bir tradera verilecek en büyük hediye bu başkan ya. Tabii 21. Yüzyılın yetiştirdiği bu en kıymetli Türk evladı bile tek başına böylesine ağır tahribat yaratamazdı piyasalarda.... Ekonomiyi batırmak takım oyunudur, bugün Ankara değme senkronize yüzücülere taş çıkardı valla.”
Atilla Yeşilada bu sözleri biraz mizahi dille yazmış ama olayın vahametibundan daha güzel anlatamazdı.
Türkiye büyük bir krize doğru sürükleniyor.
Merkez Bankası bunu sadece Başbakan’ın bir siyasi söylemini yalanlamamak adına yapıyor. Allah aşkına bırakın koca Türkiye’yi aldatmayı. Son bir kaç yıldır Türkiye’nin bütün kaynaklarını yiyip bitiren sıcak Amerikan parası artık ülkemizi terk ediyor. Bu gerçeği kabul edin. Başbakan politikacı ve meydanlara çıkıp her türlü siyasi malzeme kullanabilir. Ancak Merkez Bankası gibi özerk bir kurum siyasilerin değil, Türk milletinin emrindedir.
Merkez Bankası son bir kaç ayda 6-7 milyar dolarlık piyasaya müdahale etti. Bu müdahalelerin hiç biri işe yaramadı ve döviz sürekli yükseldi. 1.845 seviyesinden dolar satan Merkez Bankası, Atilla Yeşilada’nın da dediği gibi sadece bir kaç oyuncuyu sevindirdi.
Birileri Türkiye’yi kaymaklı kadayıf gibi yiyip tüketirken, canım Türkiye’m ise halen “faiz lobisi” hikayeleriyle uyutuluyor.
Uyu Türkiye! Tatlı rüyalar...