Merkez Bankaları altına dönüyor
TC Merkez Bankası, Eylül ayında 22.9 ton altın aldı. 2017 yılı Eylül ayında 20.4 milyar dolar olan altın varlıkları iki yıldan sonra aynı ayda 25.9 milyar dolara yükseldi.
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre; Eylül ayında Merkez Bankası 22.9 ton altın aldı ve Türkiye en çok altın alan ülke oldu. Sonrasında Rusya, Çin ve Venezuela geliyor.
Dünya Merkez Bankaları, rezerv para olarak tek başına dolara bağlı kalmak istemiyor… Euro ve Altın da alıyorlar. Bunun nedeni tek paranın getirdiği risklerdir. Dahası Dünya'da dolara olan güven de azalmıştır.
Merkez Bankalarının altına talep yaratmaya devam etmesi, altının geçmiş yıllardaki aşırı fiyat hareketlerini daha istikrarlı hale getirmiş ve altın tutanların aşırı kayıplarını önlemiştir.
TCMB'nın altın rezervleri artmakla birlikte döviz rezervlerinde gerileme var. Aşağıdaki tabloda 2017 Eylül ayı ile bu seneki Eylül ayı resmi rezervler karşılaştırılmıştır. Toplam resmi rezervler 18.8 milyar dolar, döviz olarak rezervler ise 16.2 milyar dolar düşmüştür.
Merkez Bankası resmi varlıkları (milyar dolar )
eylül 2017 eylül 2019
Resmi döviz varlıkları 111.9 101.1
Döviz varlıkları 90.0 73.8
Altın varlıkları 20.4 25.9
Önceden belirlenmiş döviz
Yükümlülükleri 11.4 18.3
Şarta bağlı yükümlülükler 64.1 35.1
Önceden belirlenmiş döviz yükümlülükleri (döviz kredileri, menkul kıymetler, Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesapları-KMDTH) aynı sürede 6.9 milyar dolar artmıştır.
Şarta bağlı döviz yükümlülükleri, 1 yıl içinde ödenecek Hazine garantili dış borçlar ile diğer yükümlülüklerden (Bankacılık sektörünün döviz ve altın cinsinden zorunlu karşılıkları ve akreditifler) oluşmaktadır. Söz konusu yükümlülükler 2017 yılında 64.1 milyar dolar iken 2019 Eylül ayında 35.1 milyar dolara gerilemiştir. Bunun nedeni Merkez Bankasının karşılıkları düşürmesi ve piyasada döviz bırakarak kur artışını önlemek istemesidir.
Döviz rezervlerinin seviyesi, özellikle gelişmekte olan ülke ekonomilerinde şu açılardan büyük öneme sahiptir:
1. Karşılaşılabilecek iç ve dış şokların yarattığı olumsuzlukların giderilmesi;
Dalgalı kur politikası aşırı kur hareketlerinde Merkez Bankasının Müdahalesini gerekli kılar. Bunun içindir ki, dalgalı kur politikasının uygulamanın bir şartı da döviz rezervlerinin yeterli olması şartıdır. Söz gelimi Merkez Bankasının resmi rezervleri 400-500 milyar dolar olsaydı, Türkiye 2018 kur şokunu yaşamazdı
2. Dış borç servisinin düzenli olarak gerçekleştirilmesi;
Hazine ve Maliye Bakanlığı önceki gün Türkiye'nin dış borç stokunu açıkladı. 2019 ikinci çeyrekte Türkiye'nin toplam dış borç stoku 447 milyar dolar, dış borç stokunun milli gelire oranı da yüzde 61.9 oldu. Bir yıl içinde ödenecek kısa vadeli dış borç stoku ise 122.4 milyar dolar olarak açıklandı.
Dış borçların çevrilme riski, ekonomik ve siyasi riskler yanında borç stokuna da bağlıdır. Türkiye'de bu stok çok yüksek değildir ve fakat Türkiye'nin döviz kazanma potansiyeli düşüktür. Ödeme kapasitesi zayıftır. Ayrıca, yetersiz döviz rezervleri de bu riski artırıyor. Türkiye'nin dış borç iflas risk primi (CDS) oranını artırıyor. Dün CDS 308 baz puandı. Merkez Bankası rezervleri yüksek olsaydı, bu risk primi daha düşük olurdu.
3. Uluslararası finans çevreleri ile piyasalarda, ülkeye duyulan güvenin artması.
Sonuç; Merkez Bankası döviz rezervi seviyesi aynı zamanda uygulanan ekonomik politikaların, kur politikasının ve dış ticaret politikasının başarı veya başarısızlık göstergesidir.