Türk Silahlı Kuvvetleri, uluslararası anlaşmalar çerçevesinde ‘Türk toprağı’ olarak kabul edilen Süleyman Şah Türbesi’ni kuşatma altında tutan terör odaklarına karşı gece yarısı ansızın bir operasyon başlattı.
‘Başkomutan’ tarafından bizzat sevk ve idare edilen operasyon kapsamında harekete geçen Mehmetçik, terör odaklarının tepesine bindi.
Türkiye’nin ‘bölgesinde lider’ bir ülke olduğunu unutarak ‘boy ölçüşmeye’ kalkışan teröristler, karşılarında bir anda Türk askerini görünce çil yavrusu gibi dağılarak kaçtı.
Türbenin etrafını ‘dikenli teller’ ile çeviren ve ‘yüz metrelik’ bir bayrağı göndere çeken Türk askeri, sınıra kadar uzayan alanı ‘yasak bölge’ ilan etti.
Türk hükümeti, teröristlerin ‘inlerine’ kadar kovalanacağını ve ‘topraklarını’ taciz etmeye kalkışacak olan herkese anında karşılık verileceğini açıkladı.
Bir ‘Türk evladı’ olarak olayın bu şekilde olmasını ne kadar çok isterdiniz değil mi?
***
Süleyman Şah Türbesi’nde olup bitenleri günlerce kamuoyundan gizleyenler, işin çıkmaza gireceğini anlayınca, bir anda yerin metrelerce altındaki sığınağa koşuyor.
‘Şah Fırat’ adı verilen operasyon kapsamında askeri birlikler, insansız hava araçları, keşif uçakları, tanklar ve zırhlı araçlar eşliğinde iki koldan sınırı geçiyor.
‘Mehter Marşı’ eşliğinde sanırsınız ki ‘kutlu bir cenge’ gidiyorlar.
Ama o da ne?
Mahsur kalan askerlere ulaşır ulaşmaz, yukarıdan gelen talimat üzerine ‘bayrakları’ ve ‘içi boş sandukaları’ alarak İzmir Marşı eşliğinde kaçıyorlar.
Kaçarken, ‘teröristlerin eline geçmesin’ diye türbeyi bombalayarak imha ediyorlar.
Ve bunun adına da pişkinlik içerisinde ‘çekilme operasyonu’ adını veriyorlar.
Heyhat, tarihinde ‘kaçmanın’ ne olduğunu bilmeyen bir milletin torunu olarak ‘kabarmaya’ yüz tutan göğsünüz bir anda ‘utanç’ içerisinde ‘daralmaya’ başlıyor.
***
Lafa gelince “İki saat içerisinde Şam’a ulaşır, Emevi Camii’nde namaz kılarız” diye caka satanlar, iş başa düşünce yiğitliğin onda dokuzunu ‘kaçmakta’ buluyor.
Türk askeri, ülke sınırları dışındaki tek Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi’nden ‘tek bir kurşun’ dahi atmadan geri çekiliyor; Türkiye, Lozan antlaşmasından sonra ‘ilk defa’ toprak kaybediyor.
Bu operasyon, tıpkı ‘One Minute’ rezaletinde olduğu gibi birileri tarafından önceden planlanmış, tasarlanmış, kamuoyunu aldatmaya yönelik bir ‘utanç’ operasyonu olarak yakın tarihin ‘karanlık’ sayfalarında yerini alıyor.
Ama adeta ‘leş kargaları’ gibi bir anda kanallara üşüşen yandaş, yanaşma ve yalama güruhu hemen ‘gaz alma’ seanslarına başlıyorlar.
Başvurdukları en önemli yalan şu:
- “Savaşın içine çekilmek istenen Türkiye oyuna gelmedi, oyunu bozdu.”
‘Mideniz’ kaldırabiliyorsa eğer, yiyin yiyebilirseniz.
***
AKP, iktidara geldikten sonra bölgesindeki savaşın içine çekilmek istenen Türkiye, hiçbir zaman oyuna gelmiyor; oyunları bozuyor.
Yunanistan, bir oldubittiye getirerek Ege’deki irili ufaklı bütün adalara el koyuyor.
Türkiye oyuna gelmiyor.
Kıbrıs Rum Kesimi, Akdeniz’de İsrail ile birlikte petrol arama faaliyetine girişiyor.
Türkiye, oyuna gelmiyor.
Kuzey Irak’taki kukla yönetim, IŞİD saldırısını bahane ederek Kerkük’ü işgal ediyor.
Türkiye, oyuna gelmiyor.
IŞİD adlı terör örgütü, Türkiye konsolosluğunu basarak ‘49 vatandaşını’ rehin alıyor.
Türkiye, oyuna gelmedi.
Ermenistan, 2015’i ‘soykırım yalanını’ bütün dünyada kabul ettirme yılı ilan ediyor.
Türkiye, oyuna gelmiyor.
Peki ne yapıyor?
Kaçıyor.
Allah aşkına söyleyin, yarın Hakkari’ye, Hatay’a Diyarbakır’a bir saldırı olduğunda “Türkiye’yi savaşa sokmaya çalışıyorlar” bahanesi ile nereye kaçacaklar?
Bu ne biçim bir mantıktır?
***
Demek ki ‘Yeni Türkiye’ döneminde artık ‘operasyonlar’ da bir başka oluyormuş.
Bu utanç, bir zamanlar dünyanın sayılı orduları arasında gösterilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ne hâle getirildiğinin açık bir göstergesidir.
Bu utanç, aynı zamanda ‘Yeni Osmanlı’ diye ortalıkta gezinenlerin ne kadar iradesiz, cesaretsiz ve basiretsiz olduklarının açık bir kanıtıdır.
