Mehmet Ali Yılmaz'ın geçmişindeki sırları açıkladı. 'Dedikleri gibi değil' diyerek anlattı. Gürel Yurttaş yazdı
Bir dönemin en önemli adamıydı.
İş adamıydı. Gazete patronuydu. Bankası vardı. Türkiye'nin en önde gelen patronlarından biriydi.
10 yıl üst üste vergi rekortmeni olması nasıl biri olduğunu da gösteriyordu.
Ben de onun çalışanlarından biri oldum.
Yaşadıklarımı unutamam.
Yazdım da bunu dün zaten.
Dünkü yazımdan aktarayım:
"Gözlerimi kapadım sonra, maziye gittim.
1980'li yılların başı. Güneş Gazetesi'nde patronumuzdu. O dönemin en önemli iş adamlarından biriydi. Öyle çarpan çırpan değil ha. Adam gibi adamdı. 10 yıl üst üste vergi rekortmeni oldu mesela. Binlerce on binlerce kişiye ekmek veren bir iş adamı.
Bir kere her öğlen gazetenin yemekhanesinde en baştaki masaya otururdu öğle vakti. Önünde tepsi. "Ben de sizlerle birlikteyim" mesajını verir, beklerdi. "Acaba çalışanlarımdan birinin bir derdi şikayeti var mı, beni görünce söyler" diye.
Yurt dışına ameliyata gönderdiği çalışanlarını bilirim.
Evlenen gençlerin evinin eşyalarını üstlendiğini bilirim.
Başı sıkışanın derdine derman olduğunu bilirim.
Çok ama çok farklı patrondu. En küçüğünden en büyüğüne hepimize isimlerimizle hitap ettiğini bilirim."
* * *
Bugün Türkiye'nin en çok takip edilen internet haber sitelerinden Medyaradar'da Varol Ersoy isimli bir arkadaşın yazısını gördüm.
Kendisini o yıllarda Türk Haberler Ajansı'nda çalıştığını söylüyor.
Diyor ki;
"Gidenin arkasından konuşmak istemiyorum…
Ancak bugün Mehmet Ali Yılmaz’ın “medya patronluğu”nun özgeçmişinde bile gizlenmesinin nedenini bir de o yıllarda Güneş’te ama özellikle de benim gibi THA’da çalışan basın emekçilerine sorun…
Gerçek Mehmet Ali Yılmaz’ı size en iyi onlar anlatacaktır!"
Ben cevap veriyorum.
Anlatıyorum.
Yok öyle bir şey.
Bu acımasız yazıya isyan ediyorum.
Güneş Gazetesi'ni iddia ettiği gibi tirajı yok diye satmadı. Oradaydım, şahidim. Benim de bulunduğum bir yazı işleri toplantısında telefonda "Gazetenin editöryel işlerine karışmıyorum" diye tartıştığı dönemin kudretli başbakanı Turgut Özal'la tartıştıktan sonra çok ama çok yüksek teklif veren Asil Nadir'e sattı.
Yazının hangi birine cevap vereyim.
Güneş satmadı diyor.
Bir dönem milyonlara varan satışı da oldu.
Onun için bu dünyadan göçüp giden insana biraz saygı lütfen.
Çalışanlara sorun diyor yazıda.
Ben çalışanıyım işte.
Çok gazetede televizyonda çalıştım.
Ben iyi patron olduğuna şahidim.
Daha ne diyeyim.