Medyayı siyasî çıkar için kullananlar
Basın Ahlâk Yasası’nın hükümlerinden birisi, “Gazetecilik mesleği, kişisel yarar için ve kamu zararına kullanılamaz” şeklindedir. Diğer önemli olanları, “Kişi ve kurumlar aleyhinde iftirada bulunulamaz. Taraf tutan fikirler, haber metninde verilemez.” Zira basın yarı kamusal bir hizmettir. Okuyan ve dinleyeni bilgilendirir... Ancak aynı zamanda kamuoyunu yönlendirmede de etkilidir.
Aslında medya kuruluşları da, diğer şirketler gibi kâr amacı ile kurulmuştur... Ancak bu kârla yetinmeyip şantaj veya haksız rekabet yollarıyla çıkar sağlamak ahlaki değildir.
Firmaların veya kişilerin açıklarını bulup, bunları yayınlamak tehdidi ile para veya menfaat sağlayanların ömürleri uzun olmamıştır. Dolaylı yoldan basını kullanarak çıkar sağlamak, topluma daha büyük maliyet getirmektedir... Medyanın, haberleri tarafsız olarak vermeyip, siyasal çıkar veya maddi menfaat gözeterek kamuoyunu yönlendirecek şekilde vermesi, toplumu istismar etmesi demektir.
1) Medyanın taraf tutmasının bir nedeni, siyasi iktidarlardan imkân sağlamaktır. İktidarların yandaş medyaya sağladıkları imkânlar; medya kuruluşları arasında haksız rekabet yaratıyor. Kaldı ki, medyanın her haberde iktidardaki partiyi tutması, kamuoyunun siyasi tercihlerini etkiliyor. Seçmenlerin daha etkin ve doğru karar vermesini önlüyor. Siyasi partiler arasında haksız rekabet yaratıyor. Toplum kaybediyor.
2) Bu gün hâlâ bazı medya grupları, Soros gibi lobilerin sağladığı dolaylı ve dolaysız çıkar ilişkileri ile iç siyaseti yönlendirmektedir. En iyi örneği, CHP’ye ve Baykal’a yapılan komplodur. Bu komplonun nedeni, ülkenin ulusal çıkarlarını gündemde tutan, sıcak para ve spekülatif sermaye sömürüsüne karşı duranları tasfiye etmektir. Ayrıca bu medya grupları, kendi adamlarını siyasi partilere yerleştirerek, partiyi içten yönetmektedir. Söz gelimi, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Derneği, Eczacıbaşı tarafından iyi niyetle kurulmuştur. Sonradan vakıf haline getirilmiş (TESEV) ve Sorosla iş birliği içine girmiştir. Kurucular TESEV’in prensiplerine uymayı taahhüt etmiştir. Bu kurucular arasında CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da var. Vakıf senedinde soyadı sırasına göre 183. sırada yer almaktadır.
3) Kişisel çıkar sağlamanın bir diğer nedeni, bazı şirketlerin medya yoluyla kendi işini pazarlamaktır. Söz gelimi, sahibi banka olan bir televizyon hiçbir şekilde tüketici lehine hareket etmez. Spekülatif sermaye, yüksek reel faiz ve oynak sermaye piyasası ile ilgili gerçekleri kimsenin dile getirmesini istemez. Zira bankanın kendisi doğrudan doğruya bu piyasa içindedir. Bu nedenledir ki, ben her zaman bankaların televizyon kurmasının ve gazete çıkarmasının ahlaki olmadığını savunuyorum. Bu hususun yasalaşmasını istiyorum.
Aslında, 1990’lı yıllara kadar, gazete patronları başka iş yapmazdı. Yapanlar da başarısız olurdu. Sözgelimi, 1984 yılında Günaydın gazetesi bir milyon satardı. Türkiye’de basının yüzde 42’sine bu grup hakimdi. Ancak aynı zamanda dünya çapında saygın bir gazeteci olan bu grubun patronu hiçbir şekilde basın dışında başka iş yapmazdı. 1990 sonrası tırmanan küreselleşme ve spekülatif sermaye lobisi ile bu paralelde hareket eden AKP iktidarı basının kimyasını bozdu.
Öte yandan, herkes haberi okumak ve bilgi sahibi olmak zorundadır. Yani herkes haberi zorunlu olarak okuyor. Bunun için haber içinde yorum yapmak ahlaki değildir. Buna karşılık gazetelerde köşe yazanlar, yorum yapanlar, inandıklarını serbestçe, fakat topluma zarar vermeyecek şekilde söylemelidir. Bu köşe yazılarını isteyen okur, istemeyen okumaz.
Ne var ki, basını siyasi iktidarla ilişkilerinde bir araç olarak kullanan veya kendi misyonunu yaymak için kullanan patronlar, bu defa köşe yazılarına da düşünce ve yorum sınırı getirdiler. Başka bir ifade ile, bazı medya sahipleri kendileri için kalemşörlük ve borazancılık yapmayanları tasfiye ettiler. Bunun içindir ki, Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, Necati Doğru gibi köşe yazarlarının, okurları çok olmasına rağmen yolları kesildi.
Medya gibi yarı kamusal bir hizmeti istismar ederek özel çıkar için kullanmanın toplumsal maliyeti büyüktür. Bu ülkenin nimetlerinden, halkın hoşgörüsünden yararlanarak halkı istismar edenleri tarih affetmeyecektir.