MB politikalarında çelişki

Merkez Bankası döviz ihalelerinde, döviz alım tutarını 50 milyon dolardan 40 milyon dolara düşürdü. Bu durumda aylık döviz alım tutarı, aylık 1 milyar dolardan 800 milyon dolara geriliyor.
Merkez Bankası’nın, günde 10 milyon dolar ayda 300 milyon dolar eksik almasının döviz piyasasına etkisi fazla olmaz. Ancak önemli olan MB’nın niyetidir... Aldığı tavırdır.
MB bu tavrıyla kur artışını önlemek istediğini açıklamış oldu.
Zaten bu kararın açıklanmasının ardından dolar ve Euro geriledi.
MB’nın bu kararında sermaye akımlarında gözlenen yavaşlamayı dikkate aldığı anlaşılıyor. Zira yeni sermaye girişi olmuyor, tersine sermaye çıkışı oluyor.
Aslında, Merkez Bankası daha önce mevduat munzam karşılıklarını artırdı. Hedefinin cari açığı önlemek olduğunu da açıkladı.
MB’nın döviz alım ihalelerini 50 milyon dolardan 40 milyon dolara düşürme kararı ile önce aldığı mevduat munzam karşılığını artırma kararı arasında bir çelişki var. Zira, kur artışının önlenmesi, cari açığın devam etmesi demektir.
MB, TÜFE bazlı reel kur endeksi, nisan ayında 127.2 oldu. Bu demektir ki, TL 2003 yılına göre yüzde 27.2 oranında değer kazandı. Yani Nisan ayında 1.52 Lira olan dolar kurunun aslında 1.93 Lira olması gerekirdi.
Kur düşük kaldığı sürece, Türkiye’nin rekabet gücü artmayacak ve cari açık çözülmeyecektir. Kaldı ki, MB’nın döviz rezervleri de yetersizdir. 92 - 93 milyar dolar olan bu rezervi artırmak gerekir... Çünkü;
Bir yıldan kısa vadeli mevduat ve borsadaki sıcak paranın toplamı 125 milyar dolardır. Bu paranın çıkışı halinde kriz yaşanabilir.
Türkiye’nin uluslararası pozisyon açığı 364.3 milyar dolardır.
Geçen sene 46.8 milyar dolar olan cari açığın bu sene 70 milyar dolara çıkması bekleniyor...
Dış borç stoku, 364.3 milyar dolardır.
Bu nedenlerle MB döviz stokunun artırılması gerekir. MB’nın alımları düşürmesi, ters etki yapar.
MB neden bu çelişkiye düştü? Neden kur artışını önlemek istiyor?
1) Özel sektörün 190 milyar dolar dış borcu var... Kur artışı özel sektörü zora sokar.
2) Sanayi, üretimde yüzde 70 oranında ithal aramalı ve hammadde kullanıyor. Kur artışı sanayide üretim maliyetlerinin artması demektir. Sanayi bu maliyetleri tüketiciye yansıtırsa fiyat artışları, yansıtamazsa zarar ortaya çıkar. Ayrıca, kur artışı aramalı ve hammadde ithalatının azalmasına ve üretimde geçici daralmaya da neden olacaktır.
Netice olarak, Merkez Bankası “aşağıya tükürürsen sakal, yukarıya tükürürsen bıyık” gibi bir günlük politikalar içinde sıkıştı kaldı.

Yazarın Diğer Yazıları