Masumum diyorsan gelip hesap verirsin!

Fetullah Gülen'e "ABD'nin iade etmesini bekleme" diye çağrı yapan CHP lideri Kılıçdaroğlu,"Gel arkadaş, sen niye gelmiyorsun? Gel, Türkiye'de yargılan" dedi.

Medya temsilcileri ile Ankara'da sabah kahvaltısında buluşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son güncel gelişmeler ile ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulunurken ağırlıklı olarak da iktidarın samimi olup olmadığını sorguladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, ana başlıkları ile gündem konularını şöyle değerlendirdi;

--Yeniden yapılandırma...

Devletin yeniden inşasını öngören bütün düzenlemelerin OHAL uygulamaları ile yapılmasına karşı çıkıyoruz. Bu, darbe girişimini fırsatçılık kabul edip parlamentoyu devre dışı bırakmak anlamına gelir. Devletin yeniden inşası yürütme organının değil, yasama organın görevidir. Demokrasilerde kural budur. Ortak akıl dediğimiz alan parlamentodur.

--"FETÖ/PKK iş birliği yapıyor"a katılıyor musunuz?

Politikacılar böyle bir kolaycılık içine kendilerini hapsetmemeleri lazım. Bir olay oldu, FETÖ (terör örgütü) çıktı bütün suçları onun üzerine atalım, bütün suçlardan kurtulalım. PKK terör örgütü gerçeklerini yıllardır biliyoruz. Arkasındaki güçleri de 3 aşağı 5 yukarı biliyoruz. Bir başka terör örgütünün bir başka terör örgütüne destek vermesi eşyanın tabiatına aykırı değil. Amaçları bir noktaya geliyorsa bunu Türkiye içinde de yurt dışında da gördük. Dolayısıyla Sayın Başbakan hangi verilerden yola çıkarak sonuca vardı onu bilmiyorum. Ama ben de kolaycı yorumlardan özellikle devleti yönetenlerin kaçınması gerektiğine inanıyorum.

--"FETÖ" özeleştiri...

17/25 Aralık olayı, bütün belgeleriyle dokümanlarıyla eldeki ses kayıtlarıyla devletin nasıl soyulduğu bir gerçek. Dolayısıyla bunu darbe ile bir arada tutmak doğru değil. Şunu yapsaydı Hükümet, yapmadı. 17/25 ile ilgili ses kayıtlarını uluslararası saygınlığı olan uluslararası bir kuruluşa gönderip onların gerçek olmadığına dair bir rapor alabilseydi hiç itirazım olmazdı.

Görüntüler var elimizde, itiraflar var, konuşmalar var dolayısıyla 17/25 kendi içinde ayrıca değerlendirilmesi gereken bir olaydır. 17/25'i F tipi yapılanma mı gerçekleştirdi veya gerçekleştirmedi mi o tartışma konusu. Burada yanlışlar varsa onlar da tartışılabilir.

Biz hem 17/25, hem 15 Temmuz sonrasını en iyi tahlil eden partiyiz. Yargıtay'a 600 militan atandığını diyen biziz. 17/25, sadece hükümeti hedef alan bir şey değildi. 17/25, pek çok bürokratı da hedef alıyor. Bakın o dönemin banka kayıtlarına, inceleyin. Onlara bakılması lazım. Bu paralar nerelere gitti, bakılması lazım. O evler nasıl alındı, bakılması lazım. Bütün bunların belgeleri ortaya çıktı. Şimdi 15 Temmuz bir yolsuzluk olayı değildir. Doğrudan demokratik sisteme yapılan bir müdahaledir. 17/25'te farklılıklar var, 15 Temmuz'da bir bütünlük var.

17/25'e 15 Temmuz gerekçe gösterilerek aklanmak isteniyor. Bu çok büyük bir hatadır.

--Yenikapı ruhu... Türk siyaseti devam edebilecek mi...

Umarım devam ettirir. Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda ne kadar samimi bilmiyoruz. Bunu zaman gösterecek. Keşke bunu söylerken AKP'nin kuruluş yıldönümüne bağlanmasaydı. Onlara bir mesaj gönderebilirdi. Tarafsızlığını koruma konusunda. Eğer gerçekten 15 Temmuz öncesi uygulamaları bir tarafa bırakıp 15 Temmuz'dan sonra farklı bir politika izlenecekse biz bunu arzu ediyoruz. Böyle olması lazım. Sayın Cumhurbaşkanı tarafsızlığını koruması lazım ama bu mesaj verilirken bile tarafsızlık ortamı içinde verilmiyor. Sıkıntı burada biz bunu bile eleştirmedik. Bu atmosfere zarar vermeyelim diye.

-- 15 Temmuz sonrası temizliğin siyasi ayağı...

Meclis araştırma komisyonuna 3 parti üyelerimizi verdik. Üye vermeyen parti, iktidar partisi.

Bu işin siyasi ayağının ortaya çıkması lazım... F tipi yapılanma veya FETÖ dediğimiz bunları devlete yerleştirenlerin de ortaya çıkması lazım. Sınav soruları çalındı. Ankara Adliyesi sınav sorularının çalındığını bildiği halde bu dosyayı örtbas etti. Sormak lazım arkadaşlar, bugüne kadar savcı neden bu işi yapmadı?

Bunun siyasi ayağının ortaya çıkarılması lazım. Bu konuda iktidarın biraz ayak sürüdüğünü görüyoruz. Ayak sürümesin. Özeleştiri yapacaksak hep beraber yapacağız.

--ABD-"FETÖ" iade süreci...

Bu konuda bizim görüşümüz gayet net. Hükümet FETÖ ile ilgili bütün bilgileri ABD'ye aktarmalı. ABD, kendi hukuk sistemi içinde bunu Türkiye'ye teslim etmeli. Buradaki birinci soru şu; belgelerin geç gönderilmesi, binlerce belge gönderilmesi. Ayıklanması yıllar sürer. Niye bu kadar çok doküman göndermişler ben anlamış değilim. İki, eğer diyelim ki; Amerika vermiyorsa, Fetullah Gülen eğer 'masumum bunlarla işim yok' diyorsa bir adım daha ileri gidip kendisi Türkiye'ye gelmelidir. Gel arkadaş, sen niye gelmiyorsun? Gel, Türkiye'de yargılan. Diyorsun ki; 'ben masumum' o zaman gel hesabını ver. Dolayısıyla Hükümete biz bu konuda destek veriyoruz.

--17/25 Aralık sonrası milat mı?..

Biz 17/25'i milat olarak alıp öncesini aklama, sonrasını alıp 'biz bakarız' demek o doğru değil. Sınav sorularını çalarak masum insanların haklarını gasp eden bir yapıyla mücadele etmek hepimizin ortak görevi olmak zorundadır. Bu noktaya Türkiye kendiliğinden gelmedi. Şu söylendi; alnı secdeye değiyordu biz o nedenle bunlara masumdur diye baktık. Şimdi bu özeleştiri bizim anladığımız anlamda bir özeleştiri değil. Yarın birisi de çıkıp mahkemeye şunu dese 'Allah bizi de affetsin. Ne yapalım yani ta bu ülkenin Cumhurbaşkanı kandırmışlar beni haydi haydi kandırırlar. Benim istihbarat örgütüm yok bir şeyim yok' dese hakim ne karar verecek?..

--Baykal kaset...

Yanlış hatırlamıyorsam Hürriyet'te 8 sütuna atılan manşet vardı ,"Erdoğan MİT'e talimat verdi bunu ortaya çıkarın". Ama ben bir süre sonra MİT'e böyle bir talimat verilmediğini öğrendim. En yetkili kişi böyle bir talimat almadıklarını söyledi. Ben o kasetlerin bizzat sayın Başbakan tarafından izlendiğini gördüm. Olayın aydınlanmasını öteden beri isteriz.

Suçlu kendini gösteriyor aslında. Siz bir siyasi partinin genel başkanı ile ilgili kaseti başbakan olarak oturup izliyorsunuz. Ve siz izlerken sizi başka bir kasete çekiyorlar. İş baştan itibaren sakat. O nedenle bunun siyasi ayağının ortaya çıkması lazım. Çünkü o dönem F tipi yapılanmayla hükümet can ciğer kuzu sarmasıydı.

--TSK, kararnameler...

TSK ile ilgili yapılan düzenleme doğru bir düzenleme değil. Bir genel müdür düşünün 3 ayrı yerden talimat alıyor. Bu genel müdür hiçbir iş yapamaz. Askerde emir komuta zaten bütün orduların temel kuralıdır. Siz burayı tamamen dinamitliyorsunuz. Bu doğru değil. Bunu yaptığınız andan itibaren orduyu çökertirsiniz.

--İsrail mutabakatı...

20 milyon dolara Türkiye'nin itibarı satıldı. Bizim insanlarımız öldürüldü. Hiç bir şey elde etmedik. 20 milyon dolara bize her dediklerini dikte ettirdiler. Şimdi geldi Meclis'e. Gazze'ye abluka kalkacaktı kalkmadı. Doğal gazı Türkiye üzerinden pazarlama aynen geçti. Bize bir özür mektubu bile göndermediler. Efendim telefonda denmiş. Nereden biliyoruz telefonda dendiğini.

Esip gürlüyorlardı. Hani demokrasisi gelişmiş bir ülkede olsak bu hükümetin derhal istifa etmesi lazım. Nasıl bir anlayıştır bu?.. Şimdi biz bunları konuşmayacağız... Bakın söyledim İsrail ile de ilişkiler düzelsin. Yahu bu ilişkiler Türkiye'nin aleyhine. Yani her gelenin tokat attığı bir ülke olmamalı Türkiye.

--Operasyonlar... Kayyım...

Bir baskı atmosferinden Türkiye'nin kurtulması lazım. Şirketler terör örgütüne gerçekten kaynak aktarıyorsa elbette buna itirazımız yok. Ama gözdağı vermek için yapılıyorsa bu doğru değil. Elimizde delil olmadığı için bir şey söylemiyoruz. İşin özü şu, Türkiye'nin bir cadı avı atmosferinden kurtulması lazım. Sayın YÖK Başkanı diyor ki bin 577 dekana, istifanızı gönderin. Kimse korkudan istifa dilekçemi göndermem diyemiyor. Herkes gönderiyor. Niçin? FETÖ'cü ilan edilebiliriz diye. Türkiye süratle normalleşmeli. FETÖ ile mücadele hukuk içinde yapılmalı.

***

Dış politikada değişim

Dış politikada, biz koalisyon görüşmeleri sırasında, dış politikanın 180 derece değişmesi gerektiğini söylemiştik. Bugün bizim dediğimiz noktaya geldiler. 180 derece değiştiriyorlar. Doğru mu doğru... Bütün ülkelerle biz barış içinde yaşamak zorundayız. Bizim bulunduğumuz bölge stratejik olarak, coğrafi olarak da baktığımız zaman sorunlu bir bölge. Bütün komşularınızla özel bir sorun alanı yaratmadan barış içinde yaşamak zorundayız. Suriye'de bugün Sayın Numan Kurtulmuş'un demeci var. 'Bütün bu işler Suriye politikası yüzünden başımıza geldi' diye. Biz söylediğimiz zaman bizi Esadçı ilan ediyorlardı. Bugün anladılar ki gerçek hiç öyle değilmiş. Biz Esad'lı veya Esad'sız Suriye'de barışın sağlanmasını istedik. Esad'lı mı olur başkası mı olur bizi ilgilendirmez. O Suriye halkının vereceği karar. Suriye'de barışın olması her zaman önemlidir. Yine üzülerek ifade edeyim silah gönderme olayı hâlâ sürüyor. Bu çok sıkıntılı ve tehlikeli bir yoldur. Bundan Hükümetin kesinlikle kaçınması lazım. Komşu da çıkmış yangın, biz oraya benzin bidonuyla gidiyoruz. Bunun kesilmesi lazım. Varsa IŞİD, mücadele edilsin, terör örgütleriyle mücadele edilsin. Bununla ilgili hiçbir sorunumuz yok. İran'la ilişkilerin düzelmesi normaldir. İsrail ile ilişkilerin düzelmesi normaldir. Rusya ile ilişkilerin düzelmesi normaldir. Bunları becerebilirlerse bizim açımızdan sorun yok.

Ortada kırmızı çizgi falan kalmadı. Türkçesi şu; iflas eden bir dış politikayı yeniden düzeltmeye çalışıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti dış politikada ilk kez çok ağır bir yenilgiyi tatmıştır. Ve Orta Doğu'nun terörünü kendi ülkesine ithal eden pozisyonla karşı karıya kalmıştır. Bunun faturasını vatandaş ödemiştir. Şimdi hata anlaşıldı telafi edilmeye çalışılıyor.

--Suriye iddianız çok ciddi ayrıntı verebilir misiniz?

Suriye'deki son patlamaya bakın. Bizim sınırımıza yakın yerdeki patlamaya bakın arkadaşlar.

-IŞİD'in canlı bombası olduğu yönünde. Sizin iddianız farklı mı?

Ben bu kadarını söylemek isterim. Ama bu ayrıntıları elbette hükümet bilmiyor değil. Daha önce biz yine TIR'larla insani yardım malzemesi gönderdiğimizi söylemiştik. Ve bunlar bombalanmıştı. Erdoğan'ın yaptığı bir açıklama vardı; 3 şehidimiz ve şu kadar da şoför öldü diye. 3 şehidimiz kim? Kamu görevlisiydi 3 şehidimiz. İnsani yardımı niye kamu görevlileri götürsün? İnsani yardımı Kızılay'a verirsin götürür. Kimse Kızılay'a itiraz etmez.

--Türkiye'yi dışarı mı şikayet ediyorsunuz?..

Biz kendi ülkemizin çıkarlarını savunmak zorundayız. Eğer yanlış devam ediyorsa. O yanlışa gözümüzü kapatalım görmeyelim... Bunu yaptığınız zaman kendi ülkenize en büyük ihaneti yapmış olursunuz. Yanlışın tekrarı, siyasetin iflası demektir. Tarihi tekerrür ettirmemek gibi siyasetçin bir görevi olması lazım. Ben bu uyarıları yapmayacağım da nerede yapacağım. Nerede söyleyeceğim ben bunu?.. Diyorlardı ki; 'biz oraya silah göndermiyoruz.' Bütün belgeleriyle çıktı ortaya. Şimdi bakın, örtülü operasyonlar her ülkede olur. Bununla herhangi bir sorunumuz yok. Olay örtülü operasyonun ötesine geçerse ve bir ülkeyi batağın içine sokarsan siz buna örtülü operasyon diyemezsiniz. Şimdi sizin izlediğiniz politikayla Orta Doğu terörünü Türkiye'ye ithal ettiniz. Bu bir örtülü operasyon değildir. Bu farklı bir şeydir. Siz hâlâ eski alışkanlıklarınızı sürdürüyorsanız burada bir sorunumuz var demektir. Samimiyet sorunumuz var demektir. Buna dikkat çekmek zorundayım. Türkiye'nin başı belaya girmesin diye çok şeyimiz var söylemiyoruz.

***********************************************************

Yazarın Diğer Yazıları