Maslahatgüzar kılıklı “çözüm temsilcisi”
ABD’nin/Obama’nın mesajını anlamak için “Erdoğan’ın ön sıradan girdiği NATO Aile fotoğrafı”na (Ki onu bile yanlış yorumladılar; fotoğraftan ille de bir semiyotik çıkarım yapacaksak, “şeytan üçgeni”nin bir köşesini Obama varsaydığınızda, diğer iki köşe -kadere bakın- Serj Sargisyan ve İlham Aliyev’e denk geliyor! ), masada verdiği “uzun adamlar yan yana, omuz omuza” pozuna, ikili görüşmeye 1 saat 25 dakika ayırmış olmasına dikkat kesilenler muhtemelen bu miniminnacık(!) ayrıntıyı es geçecekler;
Bana sorarsanız boşuna Cardiff’te arıyorlar, Obama mesajını “aktarmasız” direkt Ankara’ya yolladı:
Ross Wilson!
* * *
“Süreçte boşluk oluşmasın diye” eski görev yerine Maslahatgüzar olarak gönderilen Wilson, 2005-2008 yılları arasında Ankara’da ABD Büyükelçisi olarak görev yapmıştı.
Wilson’un TSK mensuplarını jurnallemek, Türk Ordusu’nu “derin devlet” le özdeşleştirmek, “komploculuk”la yaftalamak, Ümraniye ve Balyoz gözaltılarını -ortada fol yok yumurta yokken- bilmek/bildirmek, -WikiLeaks sızıntısı sağolsun- mesela CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun Irak işgali sürecinde “Bölgedeki Amerikan çabaları için minnettarlığını” ifşa etmek, bölücülerle kurduğu temaslarla MHP başta Türkiye’deki kimi siyasi partilerin şimşeklerini üzerine çekmek dışında çok önemli bir özelliği daha var;
Ross Wilson o ünlü “Açılımın Yol Haritası”nın hazırlayıcıları arasında!
* * *
ABD’li general Charles Wald ve Açık Toplum Enstitüsü politika analisti Mike Amitay ile birlikte Wilson’un da imzasıyla, David Phillips’in proje direktörlüğünde, Atlantik Konseyi’nde hazırlanan, Türkiye’nin Güneydoğu illerini “Kuzey Irak’la bütünleştirmeyi” hedefleyen “Türkler ve Iraklı Kürtler arasında Güven İnşaası” raporunda;
“- Ticaret ve yatırımın geliştirilmesi için Habur sınır kapısının iki tarafında gerekli önlemler alınması, geçiş koşullarının kolaylaştırılması, yeni sınır kapıları açılması,
- Irak Kürdistanı’nın bölgeden petrol ihraç edebilmesine imkan sağlamak üzere Irak Hidrokarbon Yasası’na son şeklinin verilmesi ve TPAO’nun bölgede rol üstlenmesi,
- Kerkük ve diğer ihtilaflı bölgelerde Kürt Bölgesel Yönetimi’nin hakimiyetinin sağlanması,
- Türkiye’nin, Kürt kimliğini tanımak için adımlar atması
Ve
- ABD’nin meselenin çözümü için özel temsilci ataması” gerektiğini savunuluyordu.
Wilson’un ataması tam da, “IŞİD terörü”ne karşı PKK’nın bölgede “kurtarıcı” olarak konumlandırıldığı ve nerdeyse “meşruiyet” kazandığı(!), AKP iktidarı ile Öcalan ve PKK’nın siyasi uzantıları arasında “çözümde üçüncü aşamaya geçiş” konusunda mutabakata varıldığı ve İmralı’ya gazeteciler dahil heyetlerin gidip gelmeye başlayacağının açıklandığı, HDP’li belediye başkanlarının “eyalet valisi” gibi kendi kanunlarını uyguladığı yani “sürecin zinhar boşluk kaldırmayacağı” günlere denk gelince bir meraktır aldı işte;
ABD, eski büyükelçisini Ankara’ya “çözüm özel temsilcisi” olarak göndermiş olabilir mi!