Mart enflasyonu neyi gösteriyor ?
Hükümet ve yakın çevreleri 2012 yılında Türkiye’nin durgunluğa yakın olan yüzde 2.2’lik büyüme oranını, neredeyse zafer olarak ilan edecekler. Gerçekte ise fren dedikleri düşük büyüme oranı, maalesef istenen dengeleri sağlayamadı... Türkiye yine 49 milyar dolar dış işlemler cari açığı verdi. Enflasyon seviyesi de yıllık yüzde 7’nin altına inmedi.
Mart ayında tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) yüzde 0.66 arttı. Aylık bazda en yüksek artış yüzde 2.2 ile alkolsüz içecekler ve gıda sektöründe meydana geldi. Marttan Marta yıllık enflasyon ise yüzde7.29 oldu.
Dünya ve Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik konjonktürde yıllık enflasyon oranının yüzde 7.29 olması yüksektir.
1) Merkez Bankası’nın enflasyon raporuna göre, dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde enflasyon trendi, 2012 yılının son çeyreğinde düşme eğilimi içinde olmuştur. Bu dönemde emtia fiyatlarındaki düşüş de, enflasyon trendinin düşme yönünde olduğunu göstermektedir.
Öte yandan aşağıdaki tablodan anlaşıldığı kadarıyla, 2013 yılında dünya enflasyon ortalaması yüzde 2.8 olarak tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkeler içinde yalnızca Hindistan’da enflasyonun yüzde 7’yi aşması beklenmektedir.
2) Türkiye’de toplam talepte bir artış yoktur. Dünyada ve Türkiye’de büyüme oranlarının düşük çıkması da enflasyon baskısını azaltmıştır. Mart ayında üretici fiyatlarının (ÜFE =yüzde 0.81) TÜFE’den (yüzde 0.66 ) daha yüksek olması, toplam talebin düşük olduğunu gösteriyor.
Dünyada ve Türkiye’de büyüme oranlarının düşük çıkması da enflasyon baskısını azaltmıştır. Buna rağmen TÜFE’nin yüzde 7.29 oranında artması, ekonomide yapısal sorunlar olduğunu göstermektedir.
Son on yılda ortalama tasarruf oranı yüzde 20’lerden yüzde 13’e düşmüştür. Sıcak para piyasayı spekülatif piyasa yapmıştır. Başta bankalar kartelleşmiş ve serbest piyasa koşulları aksatmıştır. Düşük kur, değerli TL, Türkiye’nin dış rekabet gücünü düşürmüştür. İmalat sanayisinde üretim yüzde 60 oranında yabancı kontrolüne girmiştir. Bu açıktan ve yabancıların kâr transferinden, kaynak kaybı oluşmuştur. Merkezi devlette ve belediyelerde adam kayırma artmış ve kamuda verimlilik ve etkinlik düşmüştür. Bu yapısal sorunlar çözülmeden, enflasyonu kalıcı olarak düşürmek imkanı yoktur.
3) Bu şartlarda Merkez Bankası’nın yüzde 5.3 olan enflasyon hedefinin tutması zayıf bir olasılık olarak görünüyor.
4) Marttan Marta düşük gelirli grupların yıllık enflasyonu daha yüksek çıkmıştır. Düşük gelirli grupların harcamalarının genellikle üçte biri konut, üçte ikisi de gıda ve ulaştırmaya gidiyor. Konutta yıllık artış yüzde 9.84 gıdada ise yüzde 8.10 olarak, yıllık ortalama TÜFE’nin üstünde oldu.