Maliye kazı bağırtarak yoluyor (15 Nisan 2010)
Nasrettin Hoca gece sokak lambası altında dolanıp duruyormuş. Hoca’yı gören komşuları merak edip, ne aradığını sormuşlar. Hoca, “Yüzüğümü düşürdüm, onu arıyorum” demiş. Hoca’ya yardım etmek isteyen komşuları, “Yüzük düştüğünde neredeydin, göster biz de yardım edelim” deyince, Hoca yüzüğünü ahırda düşürdüğünü söylemiş. Komşular şaşırıp, “Be Hoca, ahırda düşen yüzük sokakta aranır mı?” deyince, Hoca, “Ne yapayım, ahır çok karanlık, ben de yüzüğü sokak lambası altında arıyorum” demiş.
Şimdiki düzen olsaydı, hocadan vergi isterlerdi. Sokak lambasından yararlanma vergisi... Aynen şimdi belediyelerin vatandaşa yaptığı gibi...
Aslında, sokak lambasından vergi almak, bugüne kadar yerleşmiş vergi geleneğini ve devlet düzenini ters yüz etmektir.
Bazı kamu hizmetlerinden harç alınıyor. Örnek mahkemeler... Ancak mahkemede kimin işi varsa o harç ödüyor. Yani harç, bir hizmet bedelidir.
Sokak lambasında ise istesen de istemesen de bu hizmetten yararlanıyorsun. Ancak kim ne kadar yararlandı veya kim yararlanmadı, bunları sorgulamak mümkün değil. Bu nedenledir ki, kişilerden hizmet bedeli alınmaz. Finansmanı gelir, kurumlar, KDV, ÖTV gibi vergilerle karşılanır.
Eğer devlet, vergiyi, harcı karıştırırsa, vatandaşın da kafası karışır.
Devletin her sıkıştığında yeni bir vergi alması, vatandaşın vergiye karşı tepki duymasına neden olur.
Öte yandan, vergilemede herkesin bildiği bir laf var... “Kazı bağırtmadan yolacaksın.” Bu söz aynı zamanda vergi psikolojisinin önemini gösteriyor.
Anayasamıza göre vatandaşın vergi ödevi var... Buna karşılık devletin de kamu hizmeti yapmak ödevi var... Falan vergi falan hizmetin karşılığı değildir... Harçlar ise bir hizmet karşılığıdır... Ancak genel anlamda toplum vergi verir... Devlet de topladığı vergi ile hizmet yapar...
Kazı bağırtmadan yolmanın ilk şartı, vatandaşta vergi bilinci oluşturmaktır.
Vergi bilinci de vergi mükellefinin kamu hizmetlerinin kendisi için vazgeçilmez olduğu gerçeğini iyi bilmesi ve yapılan hizmetin doğru yapıldığına inanması ile mümkün olur. Ödenen vergi ile yararlanılan hizmet arasında bir orantı veya bir bağlantı yoktur. Aynı şekilde herkes kamu hizmetinden aynı oranda faydalanamaz... Hiç vergi ödemeyen de vergi ödeyen de aynı oranda faydalanabilir... Genelde herkes tüketim vergileri gibi dolaylı vergileri öder. Bazılarına devlet ödedikleri verginin üstünde maddi destek sağlar.
Mesele devletin bugün kamu hizmetlerini aksatmadan ve doğru yapmasıdır... Gerekçesi ne olursa olsun, devlet altyapı yapamıyor... Eğitim ve sağlık hizmeti yapamıyor... Vatandaş hastane kapılarında saat beşlerde kuyruğa giriyor... Yahut herhangi bir cerrahi müdahale için altı ay sonrasına gün veriliyor. Bilgi çağında öğretmensiz okul veya okulsuz köy bulunuyorsa... Elbette vergi mükellefinin kafası karışacaktır.
Vergi bir yüktür... Kimse güle oynaya vergi vermez... Bu yüzden vatandaşa verdiği vergiye karşılık kamu hizmetlerinin yapıldığını iyi anlatmak veya göstermek gerekir... Tersine, verdiği vergi ile hizmet yapılmıyorsa, vergi mükellefi vergiye karşı tepki duyacaktır... Vergiye karşı direnç gösterecektir.
Bugün vergiye karşı duyulan tepki ve direnç, kayıp ve kaçakların nedenleri başında geliyor.