Mali sürüklenme ve Türkiye uygulaması
Başlıktaki cümleyi Türkiye'nin en önemli ekonomistlerinden Mahfi Eğilmez gündeme getirdi.
Bir ekonomide vergi gelirlerindeki otomotik artışın ekonomi üzerinde ters etki yaratarak büyüme hızını düşürmesine mali sürüklenme deniliyor.
Önümüzdeki günlerde çok tartışılacak olan mali sürüklenmeyi Mahfi Eğilmez şu şekilde anlatıyor:
"Mali sürüklenme genellikle enflasyonist dönemlerde ortaya çıkar. Enflasyon, gelirlerin nominal olarak (görünürde) artmasına ve kişilerin, artan oranlı tarife nedeniyle giderek daha yüksek vergi oranlarına girmelerine ve dolayısıyla daha fazla vergi ödemelerine yol açar. Reel gelirleri artmadığı halde daha fazla vergi ödedikleri için kullanılabilir gelirleri düşen kişiler, ister istemez tüketim harcamalarını azaltmak zorunda kalırlar. Bu gidişin sonucu olarak da ekonomide toplam talep düşer. Talep düşüşü GSYH'nın da düşmesine yol açar. Sonuçta ekonomide enflasyonla birlikte resesyona yani slumpflasyona doğru gidiş başlayabilir."
Mahfi Eğilmez hocanın gündeme getirdiği mali sürüklenme bana eski bir hikayeyi anlatıyor.
Vergici padişah halkında tepki gelmeyince sürekli vergileri arttırır durur. Ta ki halkın davul zurna ile oynamasına kadar devam eder.
Bizde de maalesef devletin vergi politikası şu ana kadar halktan hiç ama hiç tepki almadı.
Mesela benzinden alınan vergilere bakalım.
Petrol 140 dolara ulaştığında benzinin litresi 4.95 liraydı.
Petrolün şu an için fiyatı 27 dolar ama bakıyorsunuz bizde benzin halen 4.25 lira.
Petrolü İSKİ musluklardan su diye verse litresine yine 2.30 lira vergi vereceğiz.
Ticari hayatı bir türlü canlandıramayan AKP, çareyi hep dolaylı vergilerde bulmuş.
Yine ödediğimiz harçlar ve daha bir çok hizmetteki vergi her yıl maalesef Türkiye'nin büyümesinin çok üstünde artıyor.
Maliye Bakanı Nabi Ağbal'ı ilk seçimlerden 2 ay önce Bayburt'ta tanıdım.
Seçim bölgesinde dolaşan ve Bakanı olmasına kesin gözü ile bakılan Ağbal'a dolaylı vergiler yani vatandaş olarak devlete bir ürün ve hizmet satın alırken ödediğimiz vergileri sordum. Eski bir maliyeci olan Ağbal Türkiye'de dolaylı vergilerin çok fazlalığından rahatsız olduğunu bizzat söyledi.
Ağbal şimdi bakan koltugunda oturuyor.
Vatandaşın sırtındaki o koca yükü hafifletebilecek mi onu görecegiz.
Ücretlinin sırtındaki yük
Devletin en büyük vergi gelirlerinden biri de çalışan vatandaşlarının maaşlarından aldığı vergi.
En temiz ve en net vergiyi buradan alıyor.
Kuyumcudan, doktordan, avukattan ve iş adamından alamadığı vergiyi vatandaştan her ay tıkır tıkır kesiyor.
Şu ana kadar bu vergilere hiç kimse sesini çıkartmadı.
Halk hep sustu. Ancak hükümet artık Mahfi Eğilmez hocanın da dediği gibi vatandaşı mali sürüklenmeye doğru itiyor. Senin ülkende enfalsyon yüzde 8 iken, büyüme oranın yüzde 4 bile bulmazken sen vergi oranını bu rakamların üstünde arttırırsan hem ticari hayatın durur hem de halk artık davul zurna ile oynama noktasına gelir.
Bizi yönetenler halkın durumunu çok yakından gözetlemelerinde yarar var diye düşünüyorum.