Mal bulmuş Mağribi gibi sevinmeyin
Siyaset işte budur.
Bir gün varsınız ertesi gün yoksunuz.
Bir gün demokrasi kahramanı ertesi gün demokrasi katili olursunuz.
Bir gün istenilen genel başkan, ertesi gün istenmeyen genel başkan ilan edilirsiniz.
Bir gün omuzlarda taşınırken, ertesi gün yanınızda tek bir kişi kalmaz.
Bir gün şan şeref ve iyi vasıflarınız dile getirilir, ertesi gün ne kadar kötü yönetici olduğunuz anlatılır.
Bir gün umut olursunuz ertesi gün umutsuz vaka ilan edilirsiniz.
Bir gün medyanın ilgi odağı olursunuz, ertesi gün medyada tek kelime yer bulamazsınız.
Bir gün istifa edersiniz, ertesi gün "bırakma bizi" diyenler kapınızda yatarlar.
Bir gün en önemli rakibinizi en önemli makam olan cumhurbaşkanlığı için aday gösterirsiniz, ertesi gün sizin koltuğunuza göz diker.
Bir gün makam ve mevki verirseniz en iyi lider ertesi gün bunları geri alırsanız en kötü lider olursunuz.
Bir gün parti kurar her kesimden insanları yanınıza alırsınız ertesi gün eleştirilerin odağında olursunuz.
Bir gün milletvekili listelerinizi yaparsınız ama ses çıkaran olmaz ertesi gün seçilemeyenler isyan başlatır ve en ağır eleştiriler yöneltir.
Bir gün en güvendiğiniz isimleri en yüksek makamlara getirirsiniz ertesi gün bakarsınız ki başarısız oldular.
Bir gün halkın umudu olmaya, sorunları çözmek için harika projelerle karşılarına çıkarsınız ertesi gün bakarsınız ki tek bir medya size yer vermiyor.
***
Bir gün, ertesi gün...
Türk siyaseti bu ve benzeri umut ve umutsuzluklarla doludur.
Genel Başkan tek kişidir, hiçtir.
Kadroları güçlü ise "şeyhi müritleri uçurur" lafı siyaseten de geçerli olur ve iyi yetişmiş kariyeri olan karizmatik isimlerle kadro kurarsa partisinin o genel başkan lider olur.
Lider ise seçim kaybettiğinde görevini bırakır. Olağanüstü kurultay ya da genel kurul çağrısı yapar.
Batılı demokrasilerde seçim kaybeden yeniden aday olmaz.
Ancak Türk siyasetinde yeniden aday da olur, delegeler tarafından aday gösterildiği de olur.
Ola ki seçimlerde tökezlediniz rakipleriniz etik kurallarını da aşarak partinizin iç işlerine karışır hatta partinizin milletvekillerini, üyelerini ve seçmenlerini kendi partilerine de davet ederler...
MHP Genel Başkanı ve yardımcılarının tavrı tam da böyledir.
Sanki Bahçeli genel başkan olduğundan bu yana katıldığı her seçimden MHP'yi 1. parti ve tek başına iktidar yapan bir siyasetçidir.
Sanki Devlet Bahçeli, küçümsediği Meral Akşener gibi cumhurbaşkanı adayı oldu da kazandı.
Sanki MHP, ittifak yaptığı AKP'nin verdiği emanet oylarla barajı aştığının farkında değil.
Sanki Boşbakan Binali Yıldırım'ın, "AKP'nin verdiği %9 oy ile MHP yüzde 11'i aştı" demedi.
Bahçeli ve korosu Yıldırım'ın bu açıklamalarına tek bir kelime ile itiraz etmezlerken gözlerini kulaklarını İYİ Parti'de yaşananlara açarak "mal bulmuş Mağribi" gibi saldırmaları siyaset etiğine göre ayıp demek bile çok hafif kalır.
Ey MHP yöneticileri boşuna heveslenmeyin, İYİ Parti'den size ancak varsa çürük çarıklar döner...