Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Mahkeme değil, mezbahane!..

Her şeyi ile "Amerikanvari" bir operasyondu Ergenekon... Ardından Balyoz, Askeri Casusluk ve diğer kumpaslar. Öyle ki Mustafa Dönmez''e "Zir Vadisi Araması" kumpasında polisler kamera kaydında sesin açık olduğunu fark etmeden "Amerikalı Hocaların bize anlattığı gibi" cümlesini sarf ediyordu. En basitinden Amerikalı telsize "Radyo"der... Kumpasların iddianamesinde, ek klasörlerinde aynı sözcük vardır. Amerikalı bizin Vanlılar gibi "Deniz" demezler. Kıyıları Okyanus olduğu için, Okyanus kelimesini kullanır. Lakin bizdeki Amerikancılar da Akdeniz, Ege, Karadeniz ve Marmara Denizlerine "Okyanus" diyerek ABD''ye bağlılıklarını tescil etmişlerdir.

"Kutlu Doğum Haftası" diye bir şey uydurdular. ABD''den ithal. Sözde emperyalizme karşı olan "İslamcılar" sazan gibi atladı. Diyanet yıllarca bu ihanete yol verdi. Giyim-kuşamları da birbirine benzer bu Fetöcülerin. Pantolon ve kemerlerine dikkat edin. Ses tonları genellikle efeminedir. Hocalarını, abilerini, ablalarını taklit ederler. Yürüyüşlerinden tanırım bu çeteyi. Tornadan çıkmış gibidir çoğu.

Silivri''de yasalara aykırı cezaevi yerleşkesi içinde kurulan mahkeme salonunda tanıdım hakim ve savcılarını. Hukuksuz tutuklama kararlarını açıklarken gereksiz gülümseyişlerine mim koymuştum. Dünyanın hiçbir coğrafyasında bulunmayan duruşma salonuna "Onlarca mikrofon sarkıtma operasyonu"nda aklım, hafızam yok oluyordu. Öksürsek kayda alınıyor, "Hadi ya!" deyince: "Mahkeme heyetine hakaretten" suç duyurusunda bulunuyorlardı.

Altına özel zırhlı araç tahsis edilip; "Heykeli dikilecek savcı" dedikleri zatın askerlikten obezite sebebi ile yırttığını ima ettik diye ağır cezada yargılandık çok şükür! "Tutun kapıları kaçacaklar" uyarımıza rağmen "Yol verildi..." alenen. Ünlü "Ergenekon Kumpası Davası"nın kıdemli hakimi Köksal Şengün''e etmediklerini bırakmadılar. Yanına monte ettikleri hakim ve savcılar şimdi ya kaçak ya da tutuklu. Zanlıların aile mahremiyetine, hukuksuz telefon kayıtlarına girerek şantaj bile yaptılar. "Özel yetkili" adıyla her türlü hukuksuzluğu, sahte delil üreterek kamuoyunu yanılttılar. Aldıkları medya desteği ile oluşturdukları "Algı operasyonları" sonucunda canım memleketimin önemli bölümünü "Cami bombalayacaklardı" yalanına inandırdılar.

Az değildir bu Amerikan taşeronu Fetöcüler... Suçüstü yakalanınca tekmili birden "İtirafçı" olur. Önüne gelene "Kara çalıp" yüzlerce isim verip, tahliye olurlar. Hapisten yırtmak için milyonları saçıp "Borsa"ya gelir sağlarlar. Dahası utanmadan, arlanmadan, intikam almak istediklerine "O da bizden di" yaftasını yapıştırırlar. Hiç unutmuyorum... Unutursam da kanım kurusun... 11 Şubat 2011 tarihinde Silivri sözde hakimler 163 komutan için tutuklama kararı verdi. 98''i muvazzaf yani görevde olan 134 subay mahkeme salonunun kapıları kilitlenerek tutuklandı. 29''u için ise yakalama kararı çıkarıldı.

Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz emekli Korgeneral Metin Yavuz Yalçın, o karadan hemen önce: "Yavuz, aslanım şu heyetin yüzlerine iyi bak. Maymunlar zina ediyor bakışlarında. Bunlar bizi tutuklayacak. Bizde paşa paşa yatacağız" demişti. "Olamaz" sandığım tarihi tutuklamanın şoku ile "Mahkeme değil, Mezbahane!" demiştim. Sonra bu sütunlardan "Mahkeme değil mezbahane" tespitim tarihe geçmiş oldu. Televizyonlarda aynı tabiri kullandım.

Aradan yıllar geçti. Yöntem aynı. Fetö''nün usulü... Kendilerini geliştirememiş hukuksuzlukçular. Biraz utanma, biraz arlanma olur sanıyorduk insanda... Bu kadar ucuz mu insan hayatı? Yargılanan insan. mezbahane değil, duruşma salonu...

Aklıma yeniden geldi. Hatırlatmak için yazıverdim. Hepsi o kadar...

Yazarın Diğer Yazıları