Madendeki katil kim?..
Dünyanın hiçbir yerinde görünmeyen, akıl almaz olaylar yaşanıyor bu ülkede!..
Üstelik sadece olayların kahredici olması değil, buna sebep olan çarpık gerekçeler de bir o kadar sarsıcı, bir o kadar vahamet içeriyor...
Çünkü ülkenin çivisinin tamamen çıktığının en vahim örnekleri sadece toplumu sarsmıyor, beceriksizliğin, duyarsızlığın, ilgisizliğin ve gafletin bir ihanet çukuruna dönüşmesi, masum insanları da zincirleme vakaların içerisinde tüketmeye devam ediyor...
Faciaların perde gerisinde, olayların en az kendisi kadar kahredici gerekçeler sorgulanırken liyakat, torpil, sorumsuzluk üçgenindeki ihanet de ortaya çıkıyor, boş vermişlik de...
İşte, üzerinden birkaç yıl geçmiyor ki Türkiye bir kez daha madenlerde yaşanan facialarla yüz yüze kalmasın...
Amasra, önceki gün yeraltındaki büyük bir patlama ile sarsıldı ve ne yazık ki 40''tan fazla maden emekçisi yaşamını yitirdi...
Devleti yönetenlerle siyasetçiler, kaderciliğin arkasına sığınarak bu olayı da bir sürü afralı, tafralı lafla, kahrolmuş, üzülmüş pozlarında anlatarak, "soruşturma"dan, "inceleme"den söz edecekler ama, ateş düştüğü yeri yakarken, bir büyük facianın sebepleri yeterince deşilmeyecek...
Üstelik Amasra''da, Türkiye Taşkömürü Kurumu''na ait maden ocağında yaşanan grizu patlaması ve sebepleri "kaza" iddiasının ardına gizlenemeyecek kadar gaflet, dalalet ve hatta ihanet de içeriyor!..
SAYIŞTAY, UYARI, FACİA!..
Yazının başında; "yaşanan sorumsuzluklar ve duyarsızlıklar, yol açtıkları olayların kendisi kadar kahredici" dedik ya, işte Amasra''daki facia tam da bir büyük ihanetin tokadı gibi sorumluların yüzüne çarpıyor!...
1941 yılından bu yana yaşanan maden kazalarında (!!!) 3 binden fazla işçinin ölümünden, on binlercesinin de yaralanmasından ders almamış devlet...
En çok kaza Zonguldak''ta yaşanırken, 13 Mayıs 2014''te Manisa''nın Soma
ilçesinde meydana gelen tarihin en büyük maden kazasında 301 kişinin ölmesi de yeterince uyarı olmamış bürokrasiye- sorumlulara ve sendikalara...
Amasra''da önceki gün meydana gelen grizu patlaması ise adeta geliyorum diye çığlık atmış!..
Maden Mühendisleri Odası ya da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gibi kurumlar Amasra''daki tehlike ile ilgili ne kadar uyarı yaptılar bilinmez ama, facianın meydana geldiği madenin adeta ölüm sinyali verdiği Sayıştay''ın raporlarına bile girmiş!..
İşte Sayıştay, 3 yıl önceki raporunda Amasra''daki üretim derinliğinin 300 metreye ulaştığına dikkat çekmiş...
Sayıştay, çalışılan damarlarda gaz içeriklerinin yüksek olduğunu, "ani gaz degajı ve grizu patlama riskinin arttığını" yazarak ilgilileri uyarmış ama, facianın sonuçları da gösteriyor ki, kimse pek ilgilenmemiş...
Hatta 21 Eylül 2022''de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay''la birlikte TTK''nın Amasra işletmesinde işçilerle bir araya gelmiş, güvenlik önlemlerinden bile söz etmiş ama, demek ki madende herhangi bir soruna dikkat çekilmemiş!..
İşçiler madendeki tehlikeden söz etti mi, bakan ya da sendika başkanı Sayıştay''ın raporundan haberdar mıydı, ya da işletme yöneticileri burada bir tehlike olduğuna işaret ettiler mi onu da kimse bilmiyor!..
Peki; Amasra''daki facianın arkasındaki gaflet, beceriksizlik ve duyarsızlık sadece bunlardan mı ibaret?.. Ne yazık ki değil, çünkü daha vahimi de var!..
İHMAL, CEZA, ÖDÜL!..
"Hiçbir iyilik cezasız kalmaz" deyimi var ya; Türkiye''de işte bunun tam tersi bir yaklaşım bürokrasiyi laçkalaştırırken, devleti ve insanı tüketmeye devam ediyor!..
Çünkü hiçbir ihmal, beceriksizlik ve hatta yıkımlara yol açan başarısızlıklar bile ödülsüz bırakılmıyor bu ülkede!..
Bir yerde bürokratik laçkalık varsa, yanlışa göz yumuluyorsa, başarısızlık adeta alkışlanıyorsa ve kurumlara zarar verenler bir kenara çekilmek yerine, terfi bile ettiriliyorsa, sonuçta ortaya çıkan olayların tek sorumlusu bürokrasi olmuyor, siyaset de suçlu duruma düşüyor!..
İşte Amasra''da en az 40 işçinin ölümüne yol açan grizu patlamasının perde gerisinde de, devletin ve bürokrasinin gafletiyle boş vermişliği de var...
Dünkü gazetelere yansıdığına göre; Amasra''daki ocağın da bağlı olduğu Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürü Kazım Eroğlu 2013''te, Kozlu''da 8 işçinin öldüğü maden kazası davasında sanık olarak yargılanmış ve ceza almış...
Eroğlu ile bir yardımcısı, 2019''da sonuçlanan davada "tali kusurlu" sayılarak 3''er yıl 4''er ay hapis cezasına mahkûm edilmiş, ancak tedbir uygulanarak para cezasına çevrilmiş!!!
Üstelik Eroğlu yargılandığı süreçte, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 2017 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumu Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlük görevlerine vekaleten, 2018 yılında ise asli olarak atanmış...
Evet; Amasra''daki facianın kurbanları da kısa sürede unutulup gidilecek... Soma''daki facianın avukatları nasıl cezaevindeyse, belki Amasra''daki ailelerin haklarını savunacak kimse bile olmayacak!!!
İncelemeler, soruşturmalar, ifadeler bir süre sonra gündemden düşecek, belki bir suçlu bulunmayacak, belki bulunsa da korunacak (!) ama, vicdanlar ihmalin yol açtığı facianın asıl sorumlularını aramaktan da geri durmayacak!..
Yani, "asıl katil kim" sorusu kömür kokan dehlizlerde, çığlık çığlığa yankılanmaya devam edecek!!! Ta ki asıl suçlular ayağa kalkana kadar!!!