“Madem sevmeyecektin, beni neden yarattın?”
İngiliz yazar Mary Shelley’in ünlü eserinde Dr. Frankenstein (Frankeştayn), Tanrıya şöyle seslenir:
“Madem sevmeyecektin, beni neden yarattın?”
*
Aşağıdaki gelişmeler tam da başlıktaki söze uygun.
Madem birbirinizi sevmeyecektiniz niçin birbirinizi var ettiniz?
*
ABD, İngiltere ve Fransa Suriye’yi bombalamak için can atıyor, türlü taktikler deniyor. En son, milletvekillerinin onayını alma noktasına geldiler.
Yani, 3-5 kişinin verdiği ölüm kararına ortak arıyorlar.
Eskiden ölüm fermanı için (Kiliseden ya da Şeyhülislam’dan) “fetva” alınarak vicdanlar rahatlatılırdı; şimdi ise, sözde parlamentolar bu işlevi yerine getiriyor.
ABD ve İngiliz parlamentolarını ikna etmek için bir gerekçe gerekiyordu, “kimyasal silah” gerekçesi bulundu. (Bizim Meclisi iknaya gerek bile görmüyorlar!..)
Gerekçe olarak dünyaya sunulan görüntülerde, Suriye Hükümeti’nin kullandığı ileri sürülen kimyasal silah sonucu ölen çocuk fotoğrafları var.
Herkes gibi ben de merak ediyorum.
Orada kimyasal silah kullanıldı ise, niçin çocuklar ölüyor da, isyancılar ölmüyor?
Esad’ın ve babasının bu dünyada yatacak yeri yok ama, yine de soralım: Çocuklar üzerine niçin bomba (hem de çok güçlüsü) atılır?
Siz, en güçlü silahı başa çıkamadıklarınıza kullanmaz mısınız? (2. Dünya Savaşı’nda ABD, başa çıkamadığı Japonya’ya 2 adet atom bombası atmıştı, değil mi?)
Fotoğraftaki masum çocuklar kime tehlike oluşturur ki? Bir çocuğu bomba atarak mı etkisiz kılarsınız?
Niçin ortada bir tek büyük adam fotoğrafı yok?
Tümüyle saçma bir durumla karşı karşıyayız. Ama bir kere karar verildi ve şekline uydurulmaya çalışılıyorsa, gerisi teferruat!. Mantık aramanın anlamı yok.
Dünkü Yeniçağ’daki haberi de hatırlayalım. (“Batı’nın Irak’ta başarıyla sahnelediği kimyasal silah tezgâhı, Suriye’de yüzüne gözüne bulaştı. İsyancılar, S.Arabistan’dan aldıkları silahları yanlışlıkla patlattığını itiraf etti.”)
*
“One minute!” dedikten sonra ne diyordu Başbakanımız İsrail Cumhurbaşkanına?
“SİZ ÖLDÜRMEYİ ÇOK İYİ
BİLİRSİNİZ!”
Şimdi, ne istiyor Erdoğan?
“Suriye’ye öyle bir iki bomba atmakla olmaz. İşinizi tam yapmalısınız!” (Mealen)
*
Öte yandan, bence Türkiye için en önemli savaş, Suriye bombardımanı değil, içerdeki başka bir bombardımandır.
Cemaatçi (Hizmet) yazarlar ile Hükümetçi yazarlar arasındaki savaşı izliyor musunuz?
Kavga edecek, saldıracak, yok edecek Atatürkçü bırakmadıkları için şimdi birbirlerine saldırıyorlar!