Maç sıfır sıfır başlıyor

Seçimler bitti. Sonuçlarını tartışıyoruz. Sonuçları, sayısal ve siyasal boyutuyla yorumlamak için, önce net fotoğrafa bakalım. Birincisi, AKP, yüzde 35 oyla, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde aldığı oy oranına geriledi. Her zaman partisinden çok daha fazla, lideri olduğu ittifaktan ise birkaç puan fazla oy alan Cumhurbaşkanı Erdoğan da oy kaybetti. İttifakın kazanan iki partisi var; yüzde 10'u geçen MHP ve girdiği ilk seçimde yüzde 3'e yakın oy alan YRP. Burada ikinci turu tartışmaya açmanın faydası yok. Seçimde yapılan yolsuzlukları da konu yapmak istemiyorum. Bu konuda çok bilenler nasıl olsa tartışıyor. Ama seçim güvenliği için günlerce çalışanlar, boş yere çalışmışlar. En ufak krizde, yetki alamadılar.

İkincisi, muhalefet umduğu oyu alamadı. CHP; geleneksel oy bandında kaldı. Kendi listesinden hayli bonkör biçimde milletvekili kontenjanı dağıttığı müttefiklerinin de (Saadet, DEVA, Gelecek ve Demokrat Parti) CHP'ye ve Kemal Kılıçdaroğlu'na hiçbir katkısı olmadı.

Yalan dolan

İktidar ise 21 yıldır ülkeyi inleten hayat pahalılığı, işsizlik, niteliksiz eğitim, göçmen sorunu, paranın her gün düşmesi, PKK sorunu, iş alımında yandaşlara öncelik, beşli müteahhitlere devlet ihalelerinin yüksek paralarla verilmesi ve deprem sorunuyla girdi. Normal demokrasi ile yönetilen bir ülkede, ülkenin tamamını ilgilendiren bu sorunlarla seçime giden bir iktidarın, havlu atması gerekir. Ama olmadı. Neden, çünkü iktidarın elinde medyanın yüzde 90 vardı. Hükümetin söylediği her yalan, bir anda canlı tv 'de yayınlanıyordu. Ayrıca yalanı yorumlayan gazeteciler ise yalanı ballıyorlardı. İçinden çıkamadıkları yalanlarda ise ellerinde bulundurdukları dış güçleri devreye sokuyorlardı. Hiçbir açıklamada bulunmayan milletvekilleri sahada söylenen yalanları seçmenlerine ulaştırıyorlardı. Seçmen yalanları ve yandaşları o kadar önemsiyor ki yalana bir yalan katarak savunuyordu. Bu şartlara birde devlet gücünü eklediğinizde sonuç ortaya çıkıyordu. AKP'nin yaptığı bundan ibaret. Fakat şimdi yeni bir durum ortaya çıktı. İkinci tur seçimleri. Siyaset tarihçileri, yalana seçmenlerin bir defa kandığını, ikinci defa kanmadıklarını gösteriyor. Bu durum başkanlık sistemine özgü bir durum. Şimdi yarış baştan başlıyor. Açıkça maçın kazananı yok. Yapılacak şey seçmeni sandığa götürmek. Bunu sahada yapmak, halkı candan ilgilendiren konuları öne çıkararak, vatandaşın güvenini kazanmak. Çok zor değil. Şok geçiren bir halkı, uyandırmak gibi. Ama yılmadan çalışarak.

Bir sitemim de muhalefetin belediye başkanlarına. Büyükşehir başkanlarına söylemiyorum. İlçelere söylüyorum. İstanbul'da muhalefetin açık ara önde kazandığı, ilçe belediye başkanları ilçelerindeki muhalif seçmeni rahatlıkla etkiliyebilir. Ama nedense çok rahatlar. Bunu örneklerle dile getirme şansın var. Söylemek istiyorum. Belediye seçimine az bir zaman kaldı. Adaylığı aklınızdan geçirmeyin.

Eğitim can alıcı

Muhalefete seçimler hakkında birçok somut önerim de olacak. Başta iktidarın beka sorunu tezini daha yukarıya taşıyın. Ülkenin güvenliği için Özal döneminde yapılmasına başlanan, hayli yol alınan Türk jetlerinin, yapımını geciktirdiğini, ABD ile ortak yapılan F35 projesinden çıkarılmasının, dış politikada yapılan yanlışlıkların yüzünden gerçekleştiğini açıkça anlatın. Deprem Bölgesinde yapılaşmayı yapacak bir bakanı görevlendirin. Tek tek deprem mağdurlarına ulaşmalarını sağlayın.

Başka bir konu da eğitim. İnsanlar en değerli varlıkları olan çocuklarının iyi bir eğitim almasını istiyor. AKP iktidarı 21 yılda eğitimi içinden çıkılmaz hale getirdi. Çocuğunu mahallesindeki okula yazdıramıyor. Eğitimde bir sorgulama yok. Liseyi bitiren çocuklar, kendilerini ifade edecek cümle kuramıyorlar. Üniversiteler ise Allahlık. Her yıl geriye gidiyor. Özel okulculuk bankacılığa döndü. Müfredat 21 yılda 16 defa değiştirildi. Eğitim tarikatlara teslim edildi. İktidar zaman zaman eğitimde başarısız olduklarını dile getiriyor. Bu konu halka biraz daha anlatılmalı.

Yunanlı bir gazeteci dostumla Türkiye seçimlerini tartıştık. Söylediği bir laf beni çok etkiledi. "Bizde papazlar devleti destekler, sizde ise hocalar, devlete karşı. Bunu ben anlamıyorum."

Hoşça kalın. Başaracağız.

Yazarın Diğer Yazıları