Lame duck

Seçim sonuçları, halkımızı tanıdığım için, şaşırtmadı, ama kendi geleceğine karşı bu kadar umursamaz olması, üzdü. İçimin bir yerinde, küçük de olsa bir umut vardı, belki halkım hırsızlık, ahlaksızlığın karşısına çıkar, uyanır diye. Kendi arasındaki konuşmalarda mangalda kül bırakmayan halkım, daha önce de söylediğim gibi, hırsızı, ahlaksızı seviyorsa, ne yapabilirsiniz. Sanki ülkede, çalma serbest bırakılsın diye referandum yapılıyor duygusuna kapıldım.
Ancak, arkadaşın balkon konuşmasını dinleyince, korktum, ülkem için, ailem ve gelecek nesiller için korktum. Zira bu konuşma bende oldukça ciddi endişe yarattı. Bu konuşmaları, yabancı başkentlerde, bir zamanlar onunla müttefik olanlar da izledi. Konuşmada, Türkiye’yi ciddi ve daha tehlikeli gelişmelerin beklediğinin işaretleri vardı. Onlar da bunu algıladı, tehlike burada.
Tayyip Bey, balkondan kendince uzlaşma nutukları atarken bile kavga ediyordu. Herkesi kucaklayacağını söylerken sarılıp nasıl gırtlağınızı sıkacak onu tarif ediyordu. Yabancı basın organlarında Erdoğan’dan herkesi kucaklaması beklenen mesaj yerine, bana karşı olanları cezalandıracağım konuşması yer almış durumda. Bir deyim vardır, ‘sevmek için uzanan eli ile tokat atıyor’ diye, bence Başbakanın balkon konuşması buram buram, nefret ve kin kokuyordu. Türkiye bunun bedelini önümüzdeki günlerde zamlarla ödeyecektir emin olun.
Sizler alıştınız ampul iktidarına. Ama dış politika açısından bu böyle mi? Bize ne dışarının düşünden demeyin. Artık günümüzde sınırlar, şirketler ve paralar için değil, yalnızca mülteci ve yabancı işçiler için konulmuş gibi. Çünkü günümüzde ülkelerin ekonomik olarak sınırları kalmadı. Bir yerde kriz varsa, sizi de yıkabilir. Bu açıdan dışarısı Türkiye’deki gelişmeleri yakından izliyor. Onların izledikleri kendi paraları ve çıkarları.
Erdoğan hükümetinin son günlerde dinlediğimiz ve yalanlanmayan ses kayıtları ile ne kadar tehlikeli bir dış politika izlediği de ortada. Yalnız dış politika mı? Düşünün Balyoz Davası’nda nelerle suçlandı askerler, kendi insanlarını bombalamakla. Peki, son teybin Balyoz Davası’ndan farkı ne? Onlar AKP’li, istediğini söyler yapar hesabı mı? Olmaz öyle şey. Sen devletin kozmik odalarına garsonlar aşçılar suikast yapacak iddiası ile güvenlik bakımından şaibeli olarak gir, sonra beni nasıl dinliyorsun diye sorgula. Sen deldin devletin gizlilik kurallarını. Önce kendini yargıla bir.
Bu tür politika ve planlar yalnız içeri değil dışarıyı da korkutuyor. Gerekçe ülkemize gelen yabancı sermaye ve yatırımların tehlikeye girmesi. Elin gâvuru bizim karakaşlarımız için parasını getirmiyor ülkemize. İşin doğrusunu söylemek gerekirse de Türkiye’de ne olursa olsun, Erdoğan ve hükümeti uluslararası alanda, artık şaibeli ve Amerikalıların deyimiyle “lame duck” yani topal ördek pozisyonunda.
Yok, kendisine iftira atmıyor veya hakaret etmiyorum. Bir kere Türkiye ve çevresinde hiçbir uluslararası konuda bizi destekleyen çıkacağına inanmıyorum. Bırakın Hristiyan NATO ittifakını, Müslüman ülkeler arasında bile desteğini kaybetti. Sebep, izlediği mezhep ayrımcılığına dayalı politikaları. Bu politikalar gereği Batı dünyasının terörist ilan ettiği kişi, grup ve sermayelerle yapılan iş birliği kendisini göreve getiren Washington’u rahatsız etmiş durumda.
Aslında Erdoğan, yandaş basın yayın organlarına göre oy kaybetmedi. Ama herkes bir şeyi kasıtlı olarak göz ardı ediyor. İstanbul, İzmir, Antalya, Ankara ve Adana ile öteki kentlere göç etmiş Kürt nüfusu. PKK yanlısı kendi partilerine oy kullanamayacak olan bu gruplar AKP’nin en azından Öcalan’ı İmralı’dan çıkarana kadar zayıflamasını önlemek için ampule oy verdiler. Bunu öyle bölgelerde, daha doğrusu PKK’nın silme kazandığı birçok yerde AKP’nin kazanmasından anlamak gerekir.
Bu seçimin yabancı basın organlarında, özellikle muhalefet oylarının milletvekili seçimlerini nasıl etkileyeceği yorumları var. Bu da açıktan 2015 genel seçimlerinde AKP’nin bırakın iktidarı kazanmasını, birinci parti olarak bile çıkmasının beklenmediğine işaret ediliyor. Yabancılar AKP’li siyasetçilerin aklanmadan bu tür bir yeni seçime girmesinin kendilerini temizleyeceğine inanmıyor. Batı demokrasilerine göre bu kadar şaibesi olan politikacılar seçime giremez. Bu açıdan Dünya için bu seçim zaferinin zerre kadar değeri yok.

Yazarın Diğer Yazıları