Lale soğanı ve TOKİ

Yıl 1639, Amsterdam. Paraya boğulmuş bir şehir. Sıcak paraya. İspanyolların yeni dünyayı keşfetmesinden 100 yıl sonra, Amerikan kıtasının zenginlikleri ve küresel ticaret Hollanda’yı paraya boğmuş.
Para bolluğu yeni zenginlikleri yaratmış. Avrupa’daki en yüksek milli gelir bu ülkede.
Bu şehir aynı zamanda kumara aşık bir kent.
Dünyanın her tarafından gelen para Hollandalıları adeta sarhoş ediyor.
Uyanık tacirler bu para bolluğundan daha çok faydalanmak için İstanbul’dan lale soğanı getirir. Ve bugün 1 lira civarında olan lale soğanı 1639 yılında Amsterdam’da ağırlıklarının 100 katı altın değerindeydi.
Amsterdamlı tacirler para kazanmanın yeni yolunu lale ile icat etmişti. Bu tacirler her gün değer kazanan lale soğanlarını pazarlamaya başlarlar. Öyle ki, elinde hiç lale soğanı olmayan tacirler gelecek yılın, hatta 2 yıl sonrasının hasadını satmaya başlarlar. Yani tarihte ilk maketten satış bu ülkede olmuştur.
Ortada lale soğanı olmadan tacir sadece çizimlerle bir kaç yıl sonrasının hasadını satmıştı.
Bu, çılgınlık boyutuna ulaşır ve lale soğanı fiyatları dörde katlanır. Herkes lale soğanı peşindedir. Ancak soğuk bir şubat ayında Amsterdam’a para akışı hız keser. Bazı mezatlarda lale soğanları alıcı bulamaz.
Tüccarlardan çok yatırım amaçlı lale soğanı alan halk, bunu satmak için çaba serf eder.
Ancak alıcı yoktur!
Fiyatlar yerle bir olur ve kimse soğan satamaz. Hollanda büyük bir kriz yaşar.

Günümüz Türkiye’si

Yıl 2004.
Amerika emlak krizine girer. Tıpkı Hollanda’daki lale soğanı faciası gibi bir balon patlar ve iflaslar gerçekleşir. Amerikan Merkez Bankası FED, durmadan para basar ve bunu düşük faizle Amerikan bankalarına verir. Amaç; bankalar bu parayı alıp başka ülkelere götürsün orada ticaret yapıp tekrar Amerika’ya kârıyla birlikte getirsin. Amerika’nın bu projesiyle bankalar, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelerde bankaları satın alırlar. Sonra bu bankalar aracılığıyla Amerikan Merkez Bankası’nın bol keseden basıp dağıttığı parayı satmak için bir balon yaratırlar. Tıpkı 1639 yılında Amsterdam’daki lale soğanı gibi. Buna emlak balonu derler.
“Dünyada mekan ahrette iman” felsefesindeki Türk halkı, bu balona balıklama atlar. 100 bin liralık evler banka kredileriyle 300 bin liraya yükselir. Bazı uyanık müteahhitler daha henüz ortada olmayan evi kağıt üzerinde adına “maket” dedikleri yöntemle satarlar. Artık fiyatın bir önemi yoktur. Yeter ki, bir projeden ev alın. Nasıl olsa bir kaç ay sonra fiyatı artacak.
Hatta maketten ev satın alanlar daha eve bile ulaşmadan kağıt üzerinde yüzde 10 kazandılar. Bu işleme de “lansman fiyattan alma kazancı” dediler.
Ve geldik günümüze.
Amerika artık Türkiye’ye para yollamıyor. Üstelik 7-8 yıldır verdiği parayı da faizi ile geri istiyor. İşin kötü yanı ortada para filan yok. Merkez Bankası’nın kasasındaki para belli. 129 milyar dolar bir rezerv var. Borç ise 350 milyar dolar. Sadece 2014 yılında bankaların ve şirketlerin ödeyeceği borç 150 milyar dolardan daha fazla.
Buyurun hesabı kitabı siz yapın!

Satılık ilanlar arttı

Para musluğunun kesilmesiyle birlikte inşaat sektörü tamamen durma noktasına geldi. İstanbul’un en lüks semtlerinden Florya Hatboyu Caddesi’nde 700 metrede 14 satılık ilanı, Türkiye’nin bugününü ve yarın ne olacağını çok iyi anlatıyor. Ayda 100 tane konut kredisi veren banka şubelerinde bu sayı, 5’in bile altına düşmüş durumda. Türkiye’nin en büyük inşaat üreticisi TOKİ’nin bile elinde satamadığı yüz binlerce stoku var. Oysa bir kaç yıl öncesine kadar insanlar TOKİ’den ev alabilmek için geceden kuyruğa girerlerdi.
Durum bu!
Hâlâ lale soğanının 100 altın yapacağına inananlar var mı?

Yazarın Diğer Yazıları