Küreselleşme kalkınmanın yolunu tıkadı

İkinci Dünya savaşından sonra 1970'li yıllara kadar, gelişmekte olan ülkeler, Keynesgil politikalar uygulayarak yüksek refah dönemi yaşadılar. Ancak sonrasında yüksek enflasyon ve aynı zamanda durgunluk (Stagflasyon) dönemine girildi ve bu politikalar terk edildi.

Bugün de küresel politikaların dinamizmi tükendi. Dünya ekonomik konjonktürünün yatay seyri ve inişe geçmesiyle, Friedman'ın monetarist politikalarının ve küreselleşmenin sonu geldi. Bunun içindir ki, dünya hem para sistemi, hem de sıcak para ve spekülasyonun kontrolü için yeni bir çıkış yolu arayışı içine girdi.

21 Yüzyıla bilgi çağı veya dijital çağ deniliyor. Dünya bu çağa girdikten sonra geçen 20 yılda her alanda hızlı bir değişim yaşadı. Ekonomide küreselleşme hızını kaybetti. Artık GSYH 'da yalnızca büyümeyi hedef alan politikalar yerine, yeniden gelir dağılımı ve sosyal gelişmeleri de içeren kalkınma politikaları tartışılıyor. Zira yalnızca büyümenin insan refahı için yeterli olmadığı anlaşıldı.

Bilgi çağında, ideolojik bakış açısı da değişti. Sosyo -ekonomik sistemler törpülendi veya değişti. Komünist kalan Çin ise, sistemde büyük değişiklik yapmak zorunda kaldı. Şimdi Kapitalizmin ve piyasa ekonomisinin kurallarını uyguluyor.

Kapitalizm anlayışı da değişti. özel mülkiyete veya Çin'deki gibi devlet mülkiyetinde olup, piyasada iş yapan sermayenin birbirinden farkı kalmadı. Dahası, öteden beri var olmakla birlikte artık sermaye için "üretken sermaye" ve "spekülatif sermaye" ayırımı belirginleşti. Üretken sermaye, kalkınmanın olmazsa olmazıdır.

Teorik olarak küreselleşme yapısı; paranın, malların ve emeğin serbest dolaşımını, piyasa ekonomisi ve rekabet hakimiyeti üstüne kurulmuştur. Uygulamada global iktisat politikalarının dünyada ekonomik büyüme oranlarını artıracağı varsayılmıştır.

Yalnızca büyüme açısından değerlendirmek gerekirse, küreselleşmenin 2008 -2009 finansal krizi öncesi ile kriz sonrası farklı olmuştur.

2008-2009 kriz öncesi, dünya GSYH 'da daha yüksek büyüme oranları yaşadı. Söz gelimi kriz öncesi 2006 yılında dünya ortalama büyüme oranı yüzde 5 idi. 2019 yılında bu oran yüzde 3,5 oldu. Aynı sıra ile büyüme oranları gelişmekte olan ülkelerde yüzde 7,8 iken yüzde 4,1'e geriledi. Çin'de ise 10,7 den 6,2'ye geriledi.

esfander-tablu-1.png

Küreselleşme sürecinde dünya ticaret hacmi arttı. 2008 -2009 krizinde düşme yaşandı ve ancak son yıllarda 2018 sonrasında yeniden düşmeye başladı.

DÜNYA TİCARET HACMİNDE YILLARA GÖRE DEĞİŞME

esfender-tablo-2-001.png

2009 kriz ile ABD merkez Bankası FED'in ve AB merkez bankası (ECB)'nin para genişlemesine gitmesi, bir süre durumu kurtardı ve fakat ekonominin iç dinamikleri tıkanma aşamasına geldi.

Artık, gelişmekte olan ülkeler spekülatif sermaye tuzağından çıkmak ve kırılganlıktan kurtulmak için planlama yapmak zorundadır. Sermaye ve kur politikalarını değiştirmeleri gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları