Küresel süreç fakir sayısını artırdı

Son on beş yılda tırmanan küreselleşmenin iki belirgin sonucu oldu... Dünya ekonomisi daha kırılgan oldu... Fakir ülkelerle, zengin ülkeler arasındaki fark açıldı.
Küreselleşme kısa vadeli sermayenin doymak bilmeyen iştahı nedeniyle, dünyaya allanıp-pullanıp anlatıldı. Gerçekten dünyada sermaye hareketleri hızlandı. 1997 Güneydoğu Asya ve 1998 Rusya, 2001 Türkiye ve Arjantin krizleri, kısa vadeli sermayenin bu aşırı hızından ileri geldi.
IMF buna da çözüm buldu. Dalgalı kur sistemi. Dalgalı kur sistemi sonucu bizim gibi bazı gelişmekte olan ülkeler cari açık verdi. Çin gibi bazı ülkeler cari fazla verdi.
Küreselleşmede rekabetin sağlanması için fiyatları suni anlamda düşürecek veya artıracak koşullarında ortadan kaldırılması gerekir.
Bir ülkede milli para değerli olursa, o ülke rekabet gücünü kaybeder. Tersine kur değerli olursa, o ülkenin rekabet gücü artar. Türkiye de TL, 2002 yılına göre halen yüzde 40-yüzde 50 oranında daha değerlidir.
Kur yoluyla fiyat rekabetinin bozulmasını ancak, bütün dünya için geçerli olacak tek para birimi şeklinde bir uygulama engeller. O zaman, maliyetler, verimlilik ve kalite ön plana çıkar. Dünyada tek para sistemine ABD itiraz edecektir. İleride dünya mecbur kalırsa tek para sistemi olabilir. Ancak önümüzdeki yıllarda olmayacağına göre, küreselleşmenin rekabeti artırma, insan refahını artırma gibi temel felsefesi de duvara çarpmış oluyor.
Dalgalı kur bizde TL’nin aşırı değer kazanmasını veya döviz kurlarının baskı altında tutulmasını önleyemedi. Çünkü sıcak para girişi kur baskısı yarattı. MB’de kur artınca müdahale ediyor. Düşünce aynı hassasiyeti göstermiyor.
Küreselleşme faktör dengesini, sürekli olarak sermaye lehine bozdu. Küreselleşme yalnızca sermayenin serbest dolaşımı olarak kaldı. Emeğin dolaşımına izin verilmedi.
Dünyada terörün tırmanması, tek taraflı kürselleşmenin getirdiği adaletsiz düzenin sonucudur. Zira küreselleşme, zengin-fakir farkını açtı. Hatta aynı ülkede farklı bölgeler arasındaki gelir farkını artırdı.
Dünya Bankası’nın veya Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu gibi organizasyonların, fakir ülkelere yapacağı destekler veya geri kalmış yörelere vereceği imkanlar, küreselleşmenin getirdiği fakirleşme sorununu çözmeye yetmez.
Dünyada fakirlik ve işsizlik sorunu, fakir ülkelerin, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin ulusal politikalar izleyerek, iç tasarrufları artırarak ve tasarrufları yatırıma dönüştürerek, ekonomiyi dışa bağımlı olmaktan kurtararak çözülebilir.
Eğer dünya fakir insanlara destek olmak istiyorsa, bunun içinde Dünya Bankası dışında, yalnızca fakirlik sorununa destek olacak yeni bir uluslararası fon kurulmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları