Küresel entegrasyon mu küresel sömürü mü?
Türkiye’nin dünyaya entegre olduğunu övünerek anlatan Başbakanın farkında olmadığı, “Dünya ekonomisine entegre olmaktan daha önemlisi, bu entegrasyondan dolayı ülke çıkarlarının ne oranda korunduğu ve halkın refahına ne kadar yansıdığı” meselesidir. Kaldı ki 1980 sonrası zaten ekonomi dışa açılmış ve entegre olmuştu.
Türkiye’nin küresel entegrasyonu tam bir sömürü düzenine dönüştü...
a. AKP iktidarında 586 milyar 315 milyon dolar dış ticaret açığı verdik. 449 milyar 297 milyon dolar cari açık verdik. Yani dış ekonomik ilişkilerden dolayı kaynak kaybımız çok yüksek oldu.
Bizim kaybımıza karşı ekonomik ilişkide olduğumuz Avrupa ve diğer ülkeler kazandı. Bu kayıplar 77 milyon insanın ve tüm ülke yatırımlarının altı aydan fazla bir zaman için yarattığı katma değeri yabancıya aktarması ve ulus olarak yabancıya çalışması demektir.
b. Cari açığın nihai finansmanı dış borçla yapıldı. Bu nedenle 2014 ikinci çeyrekte Türkiye’nin toplam dış borç stoku 401.7 milyar dolara yükseldi.
Türkiye’nin Dış Borç Stoku (Milyar Dolar)
c. Türkiye ara malı ve ham madde ithal ettiği için cari açık verdi. MB, sıcak parayı teşvik etti. Sıcak para ve spekülatif sermaye girişi kur baskısı yarattı. MB, bu yolla düşük kuru 9 sene enflasyonu frenlemek için kullandı. İçeride ara malı ve ham madde üretimi düştü. İthal ham madde ve ara malının üretimdeki payı yüzde 70’e yükseldi. Üretim dışa bağımlı bir yapı kazandı. MB, reel kur endeksine göre halen TL yüzde 5 dolayında değerlidir. Bu bağımlılıktan dolayıdır ki 2013’te kur arttığı halde, ithal ara malı ve ham madde ithalatı aynı oranda düşmedi.
Türkiye yatırım malı ithal etmek için cari açık verseydi, üretim ve istihdam artardı ve bu yatırımlar cari açıktan daha büyük getiri sağlardı.
Kaldı ki Başbakan dış ticarete tek gözlükle bakıyor. Dış ticareti işine geldiği gibi kullanıyor. İhracatın 36 milyar dolardan 158 milyar dolara çıktığını söylüyor, fakat dış ticaret açığına ve ihracatın yapısına bakmıyor.
2003 yılında dış ticaret açığı 13 milyar 489 milyon iken, 2013 yılında 79 milyar 817 milyon dolara yükseldi. 2013 yılında ihracatın yüzde 80’ini ithal ara malı ve ham madde oluşturuyor.
Sonuç olarak; gelişmekte olan birçok ülkede ve Türkiye’de küreselleşme sürecinde dünyada ekonomik işgallerin getirdiği maliyetler, ülkelerin fiili işgallerinden daha yüksek olmuştur.