Kumpas Mektupları'na getirilen yasaklama...
Canım memleketimde keyfi uygulamalar had safhaya ulaştı. Ortada bir tek mahkeme kararı olmadan devletin resmi kurumları kafalarına göre yasak getirebiliyor. Üstelik aynı kurumun farklı yerlerdeki yöneticileri birbirinden ayrı kararlar verebiliyorlar. Son yıllarda yazdığım kitaplar Adalet Bakanlığı''nın ceza ve infaz kurumları olan çeşitli cezaevlerinde yasaklanıyor. Aynı kitaplar farklı hapishanelerde sakıncalı görülmediği halde bazılarında "Örgütün şifreli haberleşme aracı" olarak görülüyor. "Kumpas Mektupları" zaten cezaevlerinden gelen el yazılı "Görüldü" kaşeli mektuplardan oluşuyor. Daha önce "Fetö''ye Selam Kumpasa Devam" adlı kitabımda bazı cezaevlerinde yasaklanmıştı. Bu defa Kocaeli 1 Nolu Cezaevinde 69 aydır haksız tutuklu bulunan Hakan Güler''in mektubunu avukatı Nevzat Güleşen tarafından iletildi. Oysa aynı kitap bir çok cezaevinde serbestçe okunuyor. Dilerseniz mektubu noktasına dokunmadan okuyalım. Yorumu da değerli okuyucularımıza bırakalım:
"Kıymetli ve Değerli Büyüğüm, Saygıdeğer olduğu gibi vatansever "TÜRK Gazetecisi" Sayın Yavuz Selim Demirağ;
Sizi çok uzun zamandır gazete yazılarınız ve kitaplarınız vesilesiyle takip etmekteyim. Hatta cezaevine girdiğim 16 Temmuz 1016 gününün akşamında dahi başucu kitabı olarak "İMAMLARIN ÖCÜ"nü okuyordum. Gazetenizle tanışmam 2007''ye, günlük takibim maalesef soğuk cezaevi koğuşlarında başladı. Menzur gecenin sabahından beri vatansever Türk subayının çilesini ve yalnızlığını iliklerime kadar hissediyorum. Sessiz çığlığım cezaevi duvarlarında yankılanıyor.
Size yazdığım bu mektubumun sebebi doğrudan ben değilim. Aslında dolaylı olarak istemeyerekte sizsiniz. ek''te sunduğum kaldığım cezaevinin EĞİTİM KURULU KARARI ile gazetede reklamını görüp derhal eşime aldırıp cezaevinin binbir zorluk çıkaran prosedürleri neticesinde. Mart ayı başında ziyaretçi görüşü sonrası teslim edilen "KUMPAS MEKTUPLARI" kitabınız, uygun bulunmayarak tarafıma teslim edilmedi. 16 Mart 2022 tarihinde İNFAZ HAKİMLİĞİ''ne kararın düzeltilmesi yönünde dava açtım. EĞİTİM KURULUNUN teslim etmeme gerekçesi maalesef trajikomik kara mizah örnekleriyle dolu. Okuyunca sizi de kızdıracağını biliyorum çünkü gerçekten öfkelenmeme neden oldu. Cezaevi''nin gerekçesi daha önce kurumda kalan mahkum/hükümlülerin mektuplarının ve aynı suç grubunda bulunan hükümlü ve tutukluların mektuplarının kitap içeriğinde bulunması sakıncalı hatta şifreli ve gizli haberleşme ihtimalinin olması kitabın bana teslim edilmeme gerekçesi olmuş Çıldırmamak elde değil! Aklın sınırlarını zorlayan bir ihtimal kitaptaki yazılardan gizli ve şifreli haberleşme ihtimali?
Sayın Demirağ; müsaadenizle kendimi çok kısa bir şekilde arz etmek istiyorum. Uğradığım haksızlık ve mağduriyetlerim ile mahkeme sürecimi müdafiim Emekli Deniz Subayı Av.Nevzat Gülesen''e ilgi duyarsanız sorup öğrenebilirsiniz. Hukuk garabetleriyle dolu, FETÖ''nün hedefe koyduğu mağdur edilmiş hatta mahkeme sürecinde bu durum maddi delillerle ortaya çıkmış. FETÖ itirafçısı astsubay bile bana karşı talimat olarak kumpas ve yalan haber yapan sosyal paylaşım siteleri ve haber kanallarına bilgi verdiğini söylemiş. Eski amirim tanık olmuş. Yazdığım dilekçeler mahkemeye intikal etmiştir. Evet 2018 Ağustos''ta FETÖ''den BERAAT ettim. Bu seferde saat: 21:30-22:15 arası ALARM Eğitiminde olduğumuzu zannettiğimiz sürede olan olaylardan ANAYASAL DÜZENİ ORTADAN KALDIRMAYA TEŞEBBÜSE YARDIM''dan 12 yıl 6 ay ceza verildi halen YARGITAY''da temziyde maalesef bende 68 aydır cezavindeyim. Sayın Demirağ; Yugoslavya/Makedonya (Strumica) bölgesinden 1960''da Türkiye''ye göçmüş Yörük bir baba ile Selanik/Vadina/Karacaova bgölgesinden gelmiş mübadil torunu bir annenin oğlu, Evladı Fatihan Balkan Türkü ailenin çocuğu olarak Mustafa Kemal ATATÜRK''ten 100 yıl sonra İzmit''te dünyaya geldim. Atatürk''ten 100 yıl sonra doğmuş olmak, ailemin verdiği vatan sevgisi, tarih ve Atatürk sevgim, rahmetli babamın 1974-1975''te 10 ay yapmış olduğu Paraşütçü Komando askerlik anıları, küçük rütbeli asker akrabalarıma olan hayranlığım beni asker olma, subay olma isteğiyle doldurdu, taşırdı. 1995''te Kuleli Askeri Lisesine başladım 1999 da Gölcük Depreminde Harp Okulu intibak kampındayken Anne-Babamı enkazda bıraktıktan sonra TSK ve engelli kalan tek erkek kardeşim evlenene kadar ailem oldu. 2003''de Tankçı Teğmen olduktan sonra Trakya Orta Anadolu ve Güneydoğu''nun küçük ilçelerinde Takım ve Bölük komutanlığı haricinde yani kıta haricinde hiç çalışmadım. TSK''nın hiyararşisi dışında hiçbir hiyararşi bilmem ve Atatürk ilke ve inkilaplarını özümsemiş bir asker subay olarak eşimle birlikte kızımızı da aynı şekilde yetiştiriyorum. 8 yaşındaki dünya güzeli, akıllı kızımı haftada bir yarım saat cam arkasında görmek tam 69 aydır inanın artık canımı yakıyor. İnanın kızıma, anne demeden ATATÜRK dedirttim ve benim gibi Türk subayını yıllardır, FETÖ koğuşlarında dini motifli/casus örgütün üyesi muamelesi gösterilmesi dayanılacak çile değil. Mental olarak yıpranmışlığımın haddi hesabı yok. Canım karıma, kızımı çok iyi yetiştirmesi, cefakar subay eşi olarak dik duruşu bu süreçteki tek tesellim.
Saygılarımla"