Krizin tam ortasında

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en güçlü iktidarı tarafından yönetiliyor. Neredeyse her iki kişiden birinin oyunu alan bir hükümet, dünyanın neresinde olursa olsun güven verir.

Çünkü ekonomi, hukuk ve çalışma yaşamına yönelik pratik kararlar ve uygulamaları hemen devreye sokma kabiliyetine sahiptir.

Türkiye'de seçimlerin üzerinden 2 aydan fazla zaman geçmesine rağmen halen ortada bir istikrar yok.

Türk Lirası dünya para birimi içerisinde en çok değer kaybeden ikinci ülke oldu.

İhracatı en çok düşen ülkeler kategorisinde ilk üçte.

Borsa en çok kaybettirenler arasında.

İşsizlik halen çift haneli ve en önemlisi enflasyon yükseliyor.

Peki Türkiye'de ne oluyor?

Türkiye, büyük bir kriz yaşıyor.

Hem de krizin tam orta noktasında.

Şöyle bir soru soruluyor:

İyi de kriz neden hissedilmiyor?

İnsanlar kriz derken hep aklına 2000 yılındaki kriz geliyor.

Türk Lirası bir gecede yüzde 30 değer kaybedecek, faizler yüzde 2 bin olacak. Bankalar batacak...

Türkiye'de bunlar artık bir gecede yaşanmaz. 2000 yılında kurulan sistem artık bu tür bir kriz şekline izin vermiyor. Özellikle bankacılık sektöründe alınan tedbirler bankaların bir gecede batmasının önüne geçiyor.

Tüm bunları bir gecede görmediğimiz için sanki kriz yokmuş gibi hissediyoruz.

Oysa Türkiye şu an için o kadar büyük bir kriz yaşıyor ki neredeyse 2000 yılındaki krizden daha büyük.

500 milyara yaklaşan özel sektörün borçları ve yine bireysel borçlanmalar Türkiye'yi sarsıyor.

Bankaların takipteki alacakları hızla artıyor. Kredi kart borcunu ödeyemeyenler 2 bin yılından daha fazla.

Şirketler bir bir iflas erteleme talebinde bulunuyor.

En son Türkiye'nin en büyük teknoloji şirketi Gold Grubu, 4 şirketi için iflas erteleme talebinde bulundu. Şirketin iflas aşamasına gelmesinin en büyük nedeni kur artışları.

Buradan şu sonuç çıkıyor:

Türkiye kur artışından kaynaklanan sorunları ancak şimdi hissedebiliyor.

Dolar kuru 3 lirayı geçti ve sorunlar bir bir ortaya çıkmaya başladı. Üretmeyen sadece ithalata dayalı bir politika izleyen Türkiye, daha ne kadar dayanabilir ki bu kurlara?

Dolar için kırmızı çizgi 3.300 liradır. Bu seviyeye eğer kısa sürede gelmemiz halinde şirket iflasları daha da hızlanacaktır. 500 milyar doları bulan özel sektör borçları 75 milyonluk Türkiye'yi boğabilir.

Bazı okuyucularımız kriz sözünden rahatsız oluyor. Yapılacak bir şey yok. Biz şu anda buz dağının sadece suyun yüzeyindekini görüyoruz. Asıl sorun suyun altındaki... O büyüklük işte insanı korkutuyor.

Yunanistan da buna benzer bir süreç yaşamıştı. Ancak Yunanistan'ın arkasında Avrupa Birliği vardı. Halen bu ülkeyi parasal olarak destekliyor.

Peki bizi kim destekleyecek?

Yazarın Diğer Yazıları