Krizin özeti; işsizlik

Yabancı Basın Hazine ve Maliye Bakanı'nın istifasını duyururken aynı zamanda, ''Türkiye derin bir kriz içinde'' yorumunu yaptı. Uzun dönemli krizler en fazla istihdam üstünde tahribat yapıyor. İşsizlik krizlerin özetidir.

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en büyük işsizliğini yaşıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında 1940-1944 yılları arasında işsizlik oranı ortalama yüzde 3 idi. Tarım dışı işsizlik belki biraz daha yüksek olabilir.

1958 krizinde Türkiye dış borçlarında 'temerrüt'e düştü. Moratoryuma gitti. Ama yine de aynı yıl işsizlik oranı yüzde 2,9 idi. 2001 krizinde ise ekonomi yüzde 6,5 daraldı ve fakat işsizlik oranı yüzde 8,4 idi. AK parti iktidarında, üretimde ithal girdi payının artması ile açıklanan işsizlik oranı da yüzde 10'un üstüne çıktı. Son yıllarda ise kur şokları ve istikrarın bozulması nedeni ile yüzde 13'ün üstüne çıktı. Dahası yüzde 13 açıklanan işsizliktir. Gerçekte fiili işsizlik oranı daha yüksektir.

Ağustos ayında açıklanan işsiz sayısı geçen yılın aynı ayına göre 456 bin kişi azaldı. Ama, iş aramayıp çalışmaya hazır olan işsiz sayısı da yine geçen senenin aynı ayına göre; 1 milyon 835 bin kişi arttı. Geçen sene Ağustos ayında 2 milyon 248 bin olan iş aramayan işsizlerin sayısı bu sene Ağustos ayında 4 milyon 83 bine yükseldi!

Buna işsizliği halının altına süpürmek denir.

1. TÜİK'in açıkladığı İş aramayıp çalışmaya hazır olanları da katınca, Ağustos ayında fiili işsiz sayısı 8 milyon 277 bine ve fiili işsizlik oranı da yüzde 23,1'e çıkıyor.

Pandemi'de işten çıkarma yasağı kalkarsa, ortaya çıkacak işsiz sayısı ürkütücü boyutlarda olacaktır.

esfender-tablo-1.png

2. Ne eğitimde ne işte olan gençler oranı da arttı. Geçen sene Ağustos ayında yüzde 30,1 olan oran bu sene aynı ayda yüzde 30.4 oldu.

Ne eğitimde ne de işte olan gençler oranını, filli işsizlik oranına göre düzeltirsek neredeyse iki gençten birisi işsiz demektir. Aslında çevremize bakarak iki gençten birisinin işsiz olduğunu zaten görüyoruz.

OECD, ''bir bakışta eğitim 2020'' raporunda; Türkiye'de iyileşme olmasına rağmen, 15-29 yaş arasında ne okula ne işe giden gençlerin oranı yine de en yüksek, yüzde 28,8 dir. Oysaki bu oranlar AB ortalaması olarak yüzde 12 ve OECD ortalaması olarak yüzde 13 tür. (Aşağıdaki Grafik)

Aynı kategoride OECD, Türkiye de 20-24 yaş arasındaki gençlerin oranını da yüzde 33,3 olarak açıkladı.

OECD NE EĞİTİMDE NEDE İŞTE OLAN GENÇLER

esfender-tablu-2.png

Gençlerde işsizliğin yüksek olması, ortalama işsizlikten daha ağır sosyal sorunlar taşımaktadır. İşsiz gençlerin radikal düşünce guruplarına, eylem gruplarına çekilmesi daha kolaydır.

3. Geçen sene yüzde 53,8 olan istihdam oranı da bu sene 50.6'ya geriledi.

İstihdam oranı önemlidir? Zira bu oran ülkedeki mevcut iş gücünün ekonomik faaliyetler içerisinde sürekli biçimde çalıştırılmasını gösterir. Bu oranın yüksek olması, insan gücü kaynaklarının etkin kullanılmış olduğunu ve daha yüksek katma değer elde edildiğini gösterir. Bu oranın düşük olması yoksulluk kısır döngüsü yaratır.

İşsizliğin çözümünde en önemli adım; yatırımları artırmak ve ithal girdi oranını yüzde ona çekmektir.

Özel yatırımlar, hukuki ve demokratik güven altyapısı aşındığı için, yapılmıyor. O zaman iş devlete kalıyor. Geçici bir dönem için devlet yatırım yaparak; piyasaya girmelidir. Bu paralelde bütçe içinde yüzde 6 olan yatırımların payını yüzde 20'ye çıkarmalıdır. Devlet para değil iş vermelidir.

Yazarın Diğer Yazıları