Krizin boyutu büyük

‘Bir dönem IMF’ye el açan bir ülkeydik şimdi neredeyse IMF’ye borç verecek duruma geldik.
Devletin borcu yok denilecek kadar azaldı!’
Bu iki cümle hükümet tarafından çok sık kullanılıyor.
Özellikle her seçim döneminde.
Gerçekten de Türkiye IMF’ye olan borcunu ödedi.
Üstelik devletin borcu da azaldı.
Ama...
İşte bu noktada kocaman bir ama var. O da IMF’ye Türkiye Cumhuriyeti’nin borcu bitti ama 70 milyonluk halk borçlandı.
Türk halkı son 10 yıllık süre içerisinde borçla büyüdü, borçla refah seviyesini yakaladı.
Borçla neler yapmadı ki ev aldı, tatil yaptı, plazma televizyon aldı hatta 24 ay vadeyle akıllı telefon bile aldı.
Aldıkça aldı. Vatandaş borca aldı Türkiye borçla büyüdü.
Sonunda vatandaş tıkandı.
Kredi kartı ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyenlerin sayısı patladı. Kredi ve kart borcunu ödeyemeyenlerin sayısı yılın ilk 5 ayında yüzde 25.4 artarak 600 bin kişiyi aştı.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verileri Türkiye’de yaşanan ekonomik faciayı istatiksel olarak ortaya koyuyor.
Her zaman yazıyor, anlatmaya çalışıyorum:
Türkiye borçla büyüyor. Devletin belki borcu azaldı ama vatandaş ile çalıştığı özel sektörün borcunda büyük artış var. Artık bu borç Türkiye’nin en önemli sorunu haline geldi. Hükümetin ekonomi yönetimi Ali Babacan ve ekibi bu faciayı en iyi görenlerden. Eminim ki, Ali Babacan bu rakamları görünce gece uykuları kaçıyordur.
Krizin boyutu uyku kaçırmadan da öte.
Türkiye ekonomik krizin yarattığı sosyal bir patlamanın eşiğine gelmiş durumda.
Maalesef Başbakan halen ekonominin borçla büyümesi taraftarı. Merkez Bankası üzerinde baskı kurarak faizlerin düşmesini istiyor. Çünkü Başbakan’a göre faizler düşünce vatandaş yeniden borçlanıp ev, araba ve bol bol alışveriş yapacak. O da ekonominin göstermelik olarak büyümesini sağlayacak.
Ancak artık maalesef işler Başbakan Erdoğan’ın istediği gibi gitmiyor. Çünkü Merkez Bankası faizleri yüzde 9’dan 5’e bile çekse hatta bırakın 5’i, 2’ye bile indirse vatandaşın kredi kullanacak gücü kalmadı. Çünkü 70 milyonluk koskoca ülke kandırılarak borçlandırıldı.
100 bin liralık konuta 300 bin lira vererek, yılda 1 kez 2 bin liralık akıllı telefon alarak borç batağına saplandı.
Bankaların verilerine baktığımızda artık kredi verecek vatandaş bulamadıklarını görüyoruz. Çünkü neredeyse her 5 kişiden 3’ünün bankalara dolaylı ya da dolaysız kredi borcu var.
Bugüne kadar borcu, borçla kapatan vatandaş ise Mayıs ayı itibariyle iflasını ilan etti.
Nitekim, BDDK ve Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre, kredisini ödemeyenlerin sayısında Mayıs ayı itibariyle patlama var.
Patlamanın etkisi şu an için sadece vatandaşa zarar veriyor. İcra yolu ile hayatı sönüyor. Ancak unutulmaması gereken en önemli şey, bankalar da aynı gemide. Bu gemi batarsa bankalar kuş gibi uçup kendisini güvenli bir dağın tepesine konduramaz.
Türkiye’de ekonomik olarak büyük facia yaşanıyor. Aylardır dikkat çekiyorum bu konuya. Borçlanmayın, hatta 1 kuruşun bile kıymetini bilip tasarruf yapın diye. Bunu sadece ben değil bütün ekonomistler söylüyor.
Ancak vatandaş maalesef ekonomistleri değil de politikacıları dinliyor.
Sonuç ortada. Tarihin en büyük borç batağının ilk ayak sesini Mayıs ayı verilerinde duyduk.
Unutmayın Mayıs’tan sonra Haziran ve sonra da Temmuz geliyor..

Yazarın Diğer Yazıları