Krizi herkes kendine yontuyor

Osmanlıdan beri Türkiye-ABD ilişkileri inişli çıkışlı oldu. Bunlardan birisi de büyük tepki çeken Johnson mektubudur.

Johnson Mektubu, Amerika Birleşik Devletleri başkanı Lyndon B. Johnson tarafından Türkiye başbakanı İsmet İnönü'ye 5 Haziran 1964 tarihinde gönderilen, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesini önlemek amacıyla ve kaba bir üslupla yazılmış mektuptur.

Bu mektupta ABD Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesine karşı çıkıyor ve ABD' nin sağladığı askeri malzemenin kullanılmasına izin verilmeyeceği ve Nato'nun Türkiye yi yalnız bırakacağı vurgulanıyordu.

Bu tarihte ben de Milli Türk Talebe Birliği İstanbul yürütme kurulu başkanıydım. Karar aldık ve siyah çelenk üstüne bir dolar yapıştırarak "dolarlarınızı ve sizi istemiyoruz'' yazısı ile birlikte ile ABD konsolosluğuna bıraktık.

O yıllarda ABD' ye karşı halkta büyük tepki oluştu ve fakat hiç kimse Nato'dan çıkalım demedi.

Şimdi ABD ile yaşanan papaz krizi, çok yönlü istismar ediliyor.

1. ABD 'Trumph'ı aklı değil, popülizm yönetiyor. İç politikada 6 Kasım seçimlerinde kongreyi kaybederse görevden alınma riski var. ABD çıkarı diye, Çin, AB, Almanya ve Türkiye'yi kullanıyor.

2. Türkiye siyasi alanda papazı, Fetö ve Halk Bankası için bir pazarlık kozu olarak kullanıyor. Bu konu tamamıyla devlet meselesidir ve hükümetin yetkisindedir. Kimsenin itirazı da yoktur.

3. Hükümet döviz kurunda yaşamakta olduğumuz istikrar sorunlarının ABD tarafından yaratıldığını öne sürüyor. Burası tartışmalıdır.

4. Türkiye de bazı radikal guruplar ve kişiler, ABD-Türkiye ilişkilerindeki tırmanmayı Nato'dan çıkalım diye istismar ediyorlar.

Döviz kurunda yaşadıklarımızı ABD ile yaşanan siyasi sorunlara bağlamak ekonomik çözümü engeller. Gerçekte papaz sorununa olmasaydı , döviz kurları yine artacaktı. Ancak kurlar bir gecede bu kadar hızlı artmazdı.

2 Ağustos 2018 günü dolar kuru 5.06 idi. Ben de bu köşede Kritik sınırı aştık diye yazdım. Uluslar arası piyasalarda, CDS puanına bakarsak, Türkiye'nin Dış borçlarının yüksek risk gurubuna girdiğini, yabancı yatırım sermayesinin azaldığını ve bu şartlarda Cari açığın finansmanının zorlaştığını, dış borçların bir yerde tıkanabileceğini yazmıştım.

Bu tablo aynen duruyor. Eğer önem almazsak, bu defa bunu ''krizle rejim değiştimek'' gibi farklı yorumlar yapılıyor ve farklı senaryolar üretiliyor.

İlgili Bakan da sorunu serbest piyasasının çözeceğine inanıyor. Aşağıdaki tablo muhakkak bir istikrar programının hazırlanması gerektiğini gösteriyor.

ekran-alintisi-537.jpg

ABD ile her anlaşmazlığı, radikal guruplar kendi hedefleri için kullanıyor. Dün bir tv'de genç bir akademisyen, Nato'dan çıkalım diye feveran yapıyordu. Hani bir atasözünde "bekara karı boşamak kolay gelir'' (karı lafı orijinde var.) deniliyor. Türkiye'nin Nato'dan çıkması, Nato dağılırsa ancak mümkün olur. Türkiye'nin stratejik konumu itibariyle ve dünyada kamplaşma varken tek başına kalması doğru değildir. Ayrıca Nato'dan çıkalım diyenlerin ideoloji ufuklarını kapatmış ve Çin'in Uygur Türklerine yaptıklarını, Rusya'nın savaş düşürmeyi nerelere tırmandırdığını göremiyorlar. Kaldı ki Nato' ABD demek değildir. ABD Nato üyesi Almanya ile de sorun yaşıyor.

Yazarın Diğer Yazıları