Koronavirüs için; MGK yok, hatim var
Recep Tayyip Erdoğan, CHP'li belediyelerin bağış kampanyalarını neden kıskandı açıklıyorum: AKP tek başına iktidarda kalmasını, 2002'den 2019'a kadar yönettiği belediyelerin vatandaşa yaptığı yardımlarla sağladı.
Ankara'da Mansur Yavaş ve Alper Taşdelen, İstanbul'da Ekrem İmamoğlu, Adana'da Zeydan Karalar, Mersin'de Vahap Seçer, Antalya'da Muhittin Böcek başta tüm CHP'li belediyeler hem kendi imkanları ile hem de topladıkları bağışlarla harika sosyal yardımlar yapmaya başladı.
CHP'li belediyeler, özellikle AKP'nin kaleleri olan yörelere hiçbir ayrım yapmaksızın yardım götürüyorlardı.
Vatandaşlara dili, dini, ırkı, cinsiyeti, doğduğu yeri ayırt etmeden yardım yapıyorlardı.
Evine ekmek götüremeyen işsizlere, 65 yaş üstü vatandaşlara her türlü sosyal yardımı ulaştırıyorlardı
31 Mart yerel seçimler öncesi AKP'lilerin ve yandaş medyanın, "CHP gelecek sosyal yardımlarınızı kesecek" sloganını CHP'li belediyeler çökerttiler.
Bu kıskançlık İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun şu sözlerine de yansıdı:
"Ben yardım topluyorum derseniz başka devlet, yeni hükümet oluşturmak istiyorsunuz demektir…"
Bu nasıl zihniyet?
Soylu gerekçesinde, "Devlet, vali izin vermeden yardım toplayamazsınız" diyor.
İdare hukukunun efsane ismi Prof. Dr. Metin Günday cevaben diyor ki;
"Bu genelgeyi çıkaranlar;
- 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/1-i, 18/g, 38/l
- 5216 sayılı Büyükşehir Kanunu'nun 28. maddelerini bir zahmet okusunlar!
Okudularsa anlasınlar! Anlayamazlarsa bu işleri bıraksınlar!"
Bakın sayın Soylu;
Metin Hoca'nın senin yaşın kadar hukuki deneyimi var.
Ve sana da, "istifa" çağrısı var. Ne dersin?
Değerli okurlarım,
Terör örgütü Hizbut Tahrir'in yönettiği web siteleri yayında ama Oda TV anayasa ve yasalar ve hatta anayasa mahkemesi kararına karşın hala her gün kapatılıyor.
Soner Yalçın ve arkadaşları da özgür medya yayıncılığı ile her gün yeni bir adreste yayınlarını sürdürüyorlar. Oda TV'nin basın emekçileri helal olsun sizlere.
Oda TV yazarı kardeşim ve başarılı meslektaşım Müyesser Yıldız gözlerden kaçırılan bir gerçeği gündeme getirdi.
"Milli Güvenlik Kurulu Şubat ve Mart aylarında toplanmadı."
Düşünebiliyor musunuz?
21. Yüzyılda dünyayı saran koronavirüs salgını varken, Mehmetçik Libya'da, Irak'ta, Suriye'de şehitler verirken, Erdoğan, Milli Güvenli Kurulunu 2 aydır toplamıyor.
Yıllarca Milli Güvenlik Kurulunda görev yapan emekli subay Ömer Cemal Sabrioğlu'nun gönderdiği, "Koronavirüs Salgını Ve Türkiye'de Afet/Acil Durum Yönetimi" başlıklı bilgi notunu özetliyorum:
- "Dış tehdit ve yaygın şiddet olayları,
- Afetlere müdahale,
- Nükleer (KBRN) saldırılar,
- Salgın hastalıklar,
- Büyük nüfus hareketleri,
- Ağır ekonomik bunalımlarla mücadele, MGK Genel Sekreterliği koordinasyonunda yapılıyordu..
- Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, yetişmiş deneyimli personeline, bilgi birikimine ve "Devlet Hafızasına" rağmen, ne yazık ki devre dışı bırakıldı.
- Yeni bir Kriz/Acil Durum Yönetim Sistemi oluşturulması Türkiye için büyük bir zarurettir.
- 18 yıllık iktidarları süresinde kriz yönetimi konusunda son derece deneyimli kamu personelini ve kurumsal yapıyı devre dışı bırakarak kriz/acil durumlarının yönetimi tek bir makama teslim edilmiştir."
***
Değerli okurlarım,
İtalya ve İspanya'ya gönderilen yardım paketlerindeki şu etiketlere bakar mısınız?
"Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı"
Cumhurbaşkanlığı Türkiye Cumhuriyeti Devletinden daha mı büyük?
Devletimizin yardımı mı cumhurbaşkanlığı yardımı mı?
Bu fotoğraf da cumhurbaşkanlığı amblemli kolonya ve maskeli yardım paketi:
Şiddetle kınıyorum ve diyorum ki şimdi anladınız mı neden belediye yardımları durduruldu?
Beyefendi kendi reklamını yaparak yurt içi ve yurt dışı yardımlarını dağıtma amacında…
Değerli okurlarım,
Şu Diyanet'e diyorum ki:
Koronavirüs salgınını sonlandırmak için müftülüklere gönderdiğiniz "Hatim" genelgeniz aslında geç kaldı. Şubat ayında yayınlasaydınız ne bir hasta ne bir ölüm olurdu.
Erdoğan'ın başlattığı kampanyaya yapılacak yardımların "zekat" sayılacağına ilişkin genelgenize gelince.
İslam'ın beş şartından birisi olan zekat insanların birbirlerine vermesini öneren ve fakirlerin ihtiyaçlarının karşılanması açısından farzdır.
Siyaset, Diyanet'te etkin olunca, Diyanet de Allah ile kul arasına girme cüretini gösteriyor, zekat irademize ipotek koymaya kalkışıyor….
Çok üzüldüm:
1981-1990 döneminde efsane Günaydın gazetesinde çalıştığımız değerli ağabeyim Bülent Cihangir vefat etti. Allah eşine, evlatlarına ve torunlarına sabır ve sağlıklı ömür versin. O kadar güzel, o kadar muhteşem bir insandı ki mekanı cennettir, ruhu şad olsun.