Korku imparatorluğu; Davutoğlu ve Babacan
Ali Babacan ve arkadaşları, Demokrasi ve Atılım Partisi DEVA'yı resmen kurdular. Bugün parti ambleminin, tüzük ve programlarının tanıtımlarını yapacaklar. Ali Babacan, FOX TV Çalar Saat programında, "Birinci sayfamızda medya ve ifade özgürlüğü var" dedi.
Babacan'ın sözlerini değerlendireceğim ama önce Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun Konya ve ilçelerindeki teşkilat açılışları ile başlayalım.
Davutoğlu'nun şu sözleri dikkatimi çekti:
"12 Eylül'de yapacağımız kongre için benim aleyhimde imzalar topluyorlardı. 9 Eylül günü Konya'daki Türkiye-Hollanda maçını izlerken şehit haberi geldi. Ben hemen o anda Ankara'ya oradan da Van'a gittim. Ben, Van'da şehitleri defnederken Binali Yıldırım karargâhı kurmuş, delegelerden bana karşı imza topluyordu. Ben şehit defnederken, onlar tek tek il başkanlarını arayıp, imza topluyorlardı…"
Davutoğlu ile WhatsApp söyleşisi yaptım.
- Sordum: Konya'da, büyük konvoy ve müthiş kalabalık gördüm. Önemli açıklamalarınızda var. Sarayın hücumuna hazır mısınız?
Davutoğlu: "Hakikati söylemek bedel ödetir ama yürek kazandırır…"
- Sordum: "Binali Yıldırım karargâhı kurmuş, delegelerden bana karşı imza topluyordu" dediniz. Binali Beye kumpası kurduran, izni veren ve destekleyen kimdi?
Davutoğlu: Beştepe'de kurmuş karargâhı anlaşılmıyor mu arkasında kim olduğu?
Değerli okurlarım,
"Tayyip'in partisi ve Erdoğan'ın askerleri" sözlerini anımsayacak olursak, Beştepe'de kendi başbakanı, kendi genel başkanına kumpası kurduranın da Erdoğan olduğu net şekilde ortadadır.
Peki, Erdoğan, neden Davutoğlu'ndan vazgeçti de Binali Yıldırım'a kumpas kurma iznini verdi?
Önceki yazılarımdaki bazı teşhislerimi Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'na şöyle özetledim:
· Başkanlık rejimine itirazı vardı,
· Parlamenter rejimin güçlendirilmesinden yanaydı,
· Yolsuzluklarla mücadele için şeffaflık yasası çıkartmak istiyordu,
· 7 Haziran seçimi sonrası CHP ve MHP ile samimi görüşmeler yapıyor ve kuracağı koalisyon ile toplumsal barışı ve uzlaşmayı sağlayarak Türkiye'yi AB üyesi yapma niyetini ifade ediyordu,
· AKP teşkilatları ve seçmenleri kendisine inanmışlardı ki, 1 Kasım seçiminde rekor düzeyinde destek vererek AKP'yi yine tek başına iktidar yapmıştı,
· Terörle mücadelede kararlı tavır içindeydi,
· Erdoğan, onu Suriye politikasının sorumluluğunu yıkacak bir kurban olarak seçmişti…
- Ve sordum: Bu görüşlerime katılıyor musunuz?
Davutoğlu: "Tabi bunlar da doğru, hepsi doğru tespitler…"
- Sordum: Konya'da, konvoy da kalabalık da çok dikkat çekiciydi. Korku imparatorluğunu yıkacak mısınız?
Davutoğlu: "Elhamdülillah ilçe açılışlarımız da çok güzel geçiyor. Milletimizin teveccühü ile korku dağlarını yıkıyoruz …"
***
Ve Babacan…
Değerli okurlarım,
Babacan ve arkadaşlarının medya ve ifade özgürlüğünü Türkiye'nin birinci sorunu olarak parti programına almasından dolayı çok mutlu oldum.
Babacan dedi ki;
"Partimizin programında göreceksiniz birinci sayfa basın özgürlüğü olacaktır.
İfade özgürlüğü olmayınca problemleri dile getiremiyorsunuz.
Problemlerini tartışmayan bir ülkenin sorunları çözmesi mümkün değil.
"Sorun var" diyeni susturuyorsanız bir şekilde o ülke sorunlarını konuşamıyor demektir.
Aynı hastalığını inkar eden bir hasta olarak düşünün. Tedaviyi reddettiği için bir türlü iyileşemiyor. Türkiye'nin şu anki sorunu budur.
Türkiye'deki sorunların temelinde kötü yönetim yatıyor.
Türkiye'nin içinde bulunduğu şartları bu ülke hak etmiyor.
Ne zaman ki ben özgürce bir şeyler yazdığı için işini kaybeden bir gazeteci görsem bu benim yüreğimi yaralıyor.
Bu iş dünyasını da korkutuyor. Korku iklimini yeniden bir umut iklimine çevirmek lazım.
Korku siyaseti var. Korkular üzerinden beslenen bir siyaset var.
Biz Türkiye için refah seviyesinin çok daha arttığı, insanların korkmadan geleceğini planladığı bir Türkiye istiyoruz.
Bunları yapmazsak Türkiye çok daha kötü günleri görür."
Değerli okurlarım,
Ali Babacan'a sesleniyorum:
- Korkuyu yenmek için partiyi kurduysanız, basın özgürlüğünü Türkiye'nin birinci sorunu olarak görüyorsanız, özgür gazetecilerden neden kaçıyorsunuz?
- Defalarca sizi ve özel kaleminizi aramama ve randevu talep etmeme rağmen lütfedip bir geri arama dahi neden yapmadınız?
- Siz de yandaş gazeteci grubu mu oluşturacaksınız?
- Basın özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü sağlamayı vaat ettiğinize göre, randevu vermeseniz dahi bilin ki bu hedefinizi gerçekleştirmeniz için yanınızdayım…
Değerli okurlarım,
AKP içinde siyaset yapan ve iki ayrı parti kuranların şu ortak sözleri Erdoğan'ın kulağına küpe olsun.
Babacan: "Korku iklimini yeniden bir umut iklimine çevirmek lazım…"
Davutoğlu: "Milletimizin teveccühü ile korku dağlarını yıkıyoruz …"