Konutta zemin kayıyor
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, son yıllarda Türkiye gerçeğini ortaya koyan ilginç araştırmalar yapıp bunu kamuoyu ile paylaşıyor. Bir dönem TÜSİAD’ın yaptığını şimdi İSMMMO yapıyor.
Önceki gün yaptıkları araştırmanın konusu konut sektörü. Bir süredir konut sektöründeki tehlikeyi dikkat çeken yazılar yazdığım için bugün de bu araştırmanın sonuçlarını sizlerle paylaşmak istedim.
İSMMMO’nun “Türkiye’de konut piyasası Risk ve Kazanç” adı verilen raporuna göre negatif veriler konuttaki “saadet zinciri” nin sonlanacağına yönelik güçlü üretiyor. Rapora göre, talebin arzı karşılamama eğilimi özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir’de arttı. Konut satışında gerileme ve fiyatlardaki düşüş ise hızlanacak.
Buna gerekçe olarak konut stoklarının hızla artması, Türkiye’de yaşanan siyasi istikrarsızlık, faizlerin yükselmesi ve en önemlisi uluslararası piyasalarda bol parada frene basılması.
2013 yılı mazide kaldı
Türkiye için 2013 yılı konutta adeta tüm zamanların rekorunu kırdı. 1 milyon 144 bin 989 konut satışının yarısı krediyle yapıldı ve bu da geçen yıl bireysel konut kredisi ve inşaat sektörüne açılan kredilerin miktarını 195 milyar liraya yükseltti. Oysa bu kredi miktarı 2004 yılında sadece 8.1 milyar liraydı.
İlk bakışta bu krediler çok sayıda evsizi ev sahibi yapmış gibi görünüyor. Ancak bu sadece görünen. Bir de görünmeyen yönü var ki ekonomistleri korkutan tam bir buzdağı. Nitekim bu araştırmada da bu konuya dikkat çekilmiş.
Raporda, bankaların verdiği bireysel konut ve inşaat sektörü kredilerinde, donuk krediler içinde geri dönmeyen kredi oranlarına da yer verildi ve özellikle inşaat sektöründe bu oranın yüzde 10.7’ye ulaşmasının riskine dikkat çekildi.
Faizlerin artışıyla beliren bir riskin de, bankacılık kaynaklarıyla kredilerin vadesi arasındaki uyumsuzluk ve kurlardaki artış olduğu belirtilen ‘Türkiye’de Konut Piyasası: Risk ve Kazanç Raporu’nda şu değerlendirmeye yer verildi:
“Bankacılık sisteminde mevduatın sadece yüzde 4.2’si yıl ve daha üzeri vadeye sahipken, konut kredilerinin ortalama 7.9 yıl olan vade, artan faizlerle birlikte bankalar için ciddi bir maliyet oluşturacak. Ayrıca kur ve faiz dalgalanmaları tüm kredileri etkilediği gibi, konut kredilerinde de donuk kredilerin oranını artıran bir faktör.”
Raporda; inşaat şirketlerinin kendi finansman modelleriyle, “senetle” satışa yönelmelerinin yanı sıra, inşaat sektörünün temel girdisi demir ve çimentonun döviz kurlarındaki gelişmelerden dolaylı olarak etkilendiğine de dikkat çekilerek, “Stoka katılan yeni konutlar ile satışa sunulan ikinci el konutlarla birlikte 2014 yılında en az 600 bin konut arzı oluşacak. Artan kredi ve konut maliyetlerinin kısacağı talep ise pazarı önemli ölçüde daraltacak” tespitinde bulunuldu.
Beni etkilemez
Tüm bu ürkütücü rakamlara bakan, daha önce kredi alan vatandaşlar, nasıl olsa beni etkilemez diyebilir. Kendi ihtiyacı için konut alan ve bunun da büyük bir bölümünü kendi parası ile finanse edenler için tek sorun, evinin değerinin düşecek olması. Ancak yatırım amacıyla konut alanların ciddi bir değer kaybından dolayı zarar etmeleri mümkün görünüyor. Özellikle bankacılık sektöründeki bu korkutucu kredi miktarının yaratacağı kriz, Türkiye’de uzun vadeli bir durgunluğa ve dolayısıyla işsizliğe neden olabilir. Tabii ki bu da 10 yıllık kredi alan ve işsiz kalan vatandaşların taksitlerini ödeyememelerine neden olabilir.
Kısacası tablo, ekonomik verilere baktığınızda gerçekten ürkütücü ve iç karartıcı.
Her zaman söylediğim gibi 2014 yılı gerçekten kötü geçecek gibi görünüyor. Özellikle seçimden hemen sonra gelmesi muhtemel kredi not düşüşü her şeyi allak bullak edebilir.
Ayağınızı yorganıza göre uzatmaya devam edin!