Konut piyasasını devlet bozdu
Siyasi iktidarın ekonomi alanında iki takıntısı var... Faiz ve konut. İktidar faizde reel faizi konuşmuyor. Oysa ki, ''Enflasyon kadar faiz haram değil'' diye Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da bir açıklaması var.
Konuta gelince... Sosyal konut yapmak her iktidarın görevidir. Zira sosyal konut sosyal problemleri azaltır ve daha önemlisi gelir ve refah dağılımının düzeltilmesi için gerekli araçlardan birisidir. Bu nedenle devletin verdiği faiz desteği gibi sübvansiyonların da vergiler yoluyla topluma sosyalize edilmesine kimse itiraz etmez.
Ne var ki, iktidarın konut politikası sosyal bir politika olmaktan çok gelir sağlamaya yönelik bir uygulamadır.
Bugüne kadar TOKİ'nin uygulamasında görünen iki hedefi var;
* Birincisi, TOKİ'ye sınırsız yetki vererek, her türlü konut yapımından gelir elde etmek,
* İkincisi de konut inşaatları nedeni ile yandaş beslemek ve aynı zamanda ekonomiyi canlandırmak.
TOKİ'nin ''Arsa Satış Karşılığı Gelir Paylaşımı Modeli''nden anlaşılacağı üzere, amaç devlete kaynak sağlamaktır. Sosyal konut yapımında gelir yoktur tersine devlet desteği vardır. Dahası da, TOKİ tarafından kamu arsalarının bu modele göre ihalesi en yüksek geliri sağlayan firmalara veriliyor. Bunun içindir ki TOKİ veya Emlak Konut'un konut fiyatları yüksektir.
TOKİ uygulaması özel sektör için haksız rekabet yaratıyor. TOKİ konut projelerini kendisi yapıyor, onaylıyor ve harç ödemiyor. Oysa ki özel sektör projelerini bir yıla kadar varan bir zaman içinde ancak belediyelerde ve harç ödeyerek onaylatıyor.
Devletin görevi haksız rekabeti önlemektir. Oysa ki bu durumda TOKİ özel sektöre karşı haksız rekabet yaratıyor.
Dahası, lüks konut özel maldır. Devlet özel mal üretimini piyasa yapsın diye KİT'leri özelleştirdi. TOKİ ile daha büyük KİT yarattı.
Şimdi Ziraat Bankası ve Vakıflar Bankası, banka aktif kredili müşterisi olan firmaların ürettiği konutlardan satın almak isteyen bireysel müşterilere, kampanyaya dahil olan firmaların da katkısıyla aylık yüzde 0.98 faizle (Yıllık =11.76), 120 ay vadede 500 bin TL'ye kadar konut kredisi kullandırıyor.
Oysa ki bankalarda konut kredisi faizleri aylık yüzde 1.89 (Yıllık =22.68) ile aylık 2.29 (Yıllık=27.48) arasında değişiyor.
Enflasyon oranı yüzde 20-25 arasında iken, devlet bankaları nasıl oluyor da yıllık 11.76 faizle kredi veriyor? Zararın bir kısmının konut firmaları tarafından bir kısmının da Hazine tarafından karşılanacağı anlaşıyor.
Bu uygulamanın anlamı, konut stokunu eritmek, seçim öncesi ekonomiyi canlandırmaktır. Ne var ki bu defa da daha büyük haksız rekabet ortaya çıkıyor. Lüks konut dahil, konut alanların aldıkları konutun bir kısım parasını Hazine ödemiş oluyor. Bu durumda konut maliyetlerinin bir kısmı konut alamayanlar tarafından karşılanmış oluyor. Buna herkes, asgari ücretle zar-zor geçinenler de dahildir.
Öte yandan TOKİ işin içine girince, konuta arz-talep dengesi de bozuldu. Konut arz fazlası oluştu.
Konut yatırımları inşaat sırasında diğer sektörden girdi alır. İstihdam yaratır. Katma değer yaratır. Ancak konut bittikten sonra ölü yatırımdır. Sonra daralmaya neden olur. Söz gelimi 2018 üçüncü çeyreğinde inşaat sektörü daraldı, büyüme eksi yüzde 5.3 oldu.
Sonuçta TOKİ uygulaması piyasa rekabet düzenini bozdu, devlet fakirden alıp zengine vermiş oldu.
NOT: Dünkü yazımda Ekim ayında Sanayi Üretim Endeksi sehven 7.7 oranında geriledi şeklinde çıkmıştır. 5.7 oranında olacaktı düzeltirim.