Konut kredisi de patladı
Tüm ekonomistlerin ortak düşüncesi şu: Türkiye cumhuriyet tarihinin en ağır krizini yaşıyor.
Tabii ki iktidar buna şiddetle karşı çıkıyor. Her şeyin normal olduğunu Mart Şubat'tan, Nisan ise Şubat ayından iyi olacak diyor.
Ocak'ta, Şubat'ta, Mart'ta ve Nisan'da tam tersi kötü oldu.
Döviz kuru 6 liraya dayandı. Mayıs ayına gelmemize rağmen pazarlarda halen 6 liradan aşağı domates yok.
Anlayacağınız her ay bir öncekinden daha da kötü geliyor.
Bazı felaketler vardır ya göre göre geldi denilir. İşte Türkiye'deki krizde adeta göstere göstere geldi.
İlk olarak Türkiye'nin en büyük şirketlerinden Doğuş ve Ülker 2 yıl ödemesiz erteleme yani yapılandırma istedi.
Kimisi bu grupları kötü niyetli olmakla suçladı.
Oysa bu şirketlerin yaptığı sadece öngörüydü. İyi bir CEO'luk öngörüsü güçlü olmalı. Adamlar derinleşen krizi gördüler ve borçlarını ödeyemeyecekleri için bankalarla masaya oturdular.
Bugün yapsalardı bankalar eminim kabul etmeyecekti.
Peki öngörüsüzler kim?
Bana göre onlar bankaların başındaki üst yönetim. Birçoğu sınıfta kaldı. Krizi göremediler. Piyasaya borç vermeye devam ettiler. Bir dönemin ekonomi bakanı Mehmet Şimşek'in devreye soktuğu ve "çatıyı güneşli havada tamir etmeliyiz" sözü ile anlatmaya çalıştığı kriz tedbirleri bankalar tarafından tepkiyle karşılanmıştı.
Taksit sınırlamalarının genişletilmesi için büyük çaba harcadılar.
Sonunda bugüne geldik.
Konkordatolar, ödenmeyen tüketici kredileri derken sonunda korkulan oldu ve konut kredileri de patlamaya başladı.
Oysa bankalar için en sağlam kredi türüydü. Türk insanının başını soktuğu evin borcunu ne yapıp yapıp ödeyeceğini biliyorlardı. Yemez içmez ama evin borcu ödenirdi.
Bu öngörüsüz banka yöneticileri bir şeyi göremediler o da krizin boyutunu. Krizin boyutu öyle bir hal aldı ki, işsizlik adeta fırtına gibi geldi. Yüzde 13 seviyesinde olan işsizlik genç nüfusta yüzde 25. İşsiz kalan bir insan çaresizdir.
İşte bu çaresizlik konut kredilerini de etkilemeye başladı.
Vatandaşın tüketici kredilerinde 2019 üç ay içinde yüzde 7,5'luk bir artış oldu. 2018 yıl sonunda 17,7 milyar TL olan toplam kredi takip oranı 19,1 milyar liralık düzeye çıktı. Bu takiplerin içinde Bankaların Varlık Şirketleri'ne sattığı takip dosya alacağı dahil değil, bu devirleri de ekleyince fiili takip oranları daha fazla olduğu biliniyor.
Oransal olarak en büyük takip artış Konut Kredileri'nde görüldü. Yıllardır 1 milyar TL altında seyreden konut kredi takip oranları ilk defa 1 milyar TL'yi aşarak 1,1 milyar TL düzeyine geldi. Konut kredilerindeki takip oran artışı yüzde 13,09 oldu. Aynı şekilde taşıt kredileri de yüzde 10,05 artarak 0,23 milyar TL düzeye geldi. İhtiyaç kredilerindeki toplam takip yüzde 6,92 atarak 11,2 milyarı buldu. İhtiyaç kredilerinden sonra en yüksek takip oranı kredi kartları'nda yaşandı. Kredi kartlarındaki takip yüzde 7,44 artarak 6,58 milyarı buldu.
Bundan sonraki evre nedir diye sorarsanız söylenecek tek bir şey var:
Allah gerçekten yardımcımız olsun!