Konut çılgınlığı faiz indirimini bekliyor
Son bir ay içerisinde bana en çok sorulan soruların başında faizler düşecek mi geliyor.
Herkes faizleri konuşuyor. Yeni Merkez Bankası Başkanı''nın faizleri sert bir şekilde düşüreceği dilden dile dolaşıyor.
Türkiye neden bu kadar çok faiz düşüşünü bekliyor?
Yatırımların canlanması yeni iş olanakları için mi?
Yoksa parasını yatırdığı mevduatın getirisi için mi?
Elbette hayır!
Türk halkına faiz deyince aklına sadece iki şey geliyor. Birincisi konut kredisi, ikincisi ise ihtiyaç kredisi.
İhtiyaç kredisi ile ilgilenen geniş bir kesim. Bu insanlar; ay başını maaşı ile getiremeyen ve kredi kartına ve bankadaki kredili mevduat hesabına yüklenen çaresizler... Sonunda tıkanır, limitler biter ve mecburen başka bir bankadan kredi çekerek tüm kart borçları kapanır.
Bunu da yaparken de "borcum tek bir yere olsun" diye yapar.
Bunu yapar ama o limitleri 3 ay sonra yeniden kullanmaya başlar.
Faizlerin sert yükselişi ile bu kesim ciddi anlamda mağdur oldu. Onun için yeniden yapılandırma ve benzeri işlemler için faiz indirimi bekliyor.
Diğer kesim "kira ödeyeceğime kredi öderim" diyenler.
Hiçbir zaman hesabı yapamayan sadece gözü bankadaki tabela faizinde olanlar.
Faiz düşünce koşarak bankaya gider. Tıpkı geçen yıl temmuz ve ağustos ayındaki gibi.
Faizin düşüşünü fırsat bilen müteahhit ve ev sahipleri 300 bin liraya satamadıkları evi 500 bin liraya peynir ekmek gibi sattılar.
İnsanlar akın akın özellikle kamu bankalarına koştular.
Öyle ki kendi alırken bir de almayanı enayi gördüler.
"Deli misin sen niye kira ödüyorsun?"
Türkiye cumhuriyeti tarihinin rekorunu bu düşünceye sahip insanlarla kırdı. Konut satışları tüm zamanların zirvesini yaptı.
Tabii ki burada krediyi alırken, sadece aklında evi almak vardı. Bankada neye nasıl imza attığını bile hesaba katmadı. Banka sanki amcasının oğlu gibi ona para veriyor sandı. Düşen faizin bile ne kadar yüksek olduğunu hesaba katmadı.
Ya bankalar?
Düşük faizle zarar etmiş gibi görünse de aradaki farkı en az 10 kat fazlasını vatandaşa çaktıkları sigorta ve hiçbir işe yaramayacak paketlerle geri aldılar.
Türkiye Bankalar Birliği tarafından kurulan ve vatandaşların bankalarla sorunlarını çözmek için çalışan Hakem Heyeti''ne en çok şikâyet kamu bankalarından. Bu bankaların kendilerine gereksiz sigorta yaptığını ileri sürerek, iptali için başvuru yaptılar. Adam imza atmış ama neye attığına bile bakmamış. Paket almış ne paketi olduğunu bile bilmiyor.
Paket derken öyle içinde bir şey olan değil. Masraf paketi. Yıl içinde şu kadar EFT ve havaleyi bedava yapmak için. Zaten bu masraflar küçük rakamlar. 10 yılda bile yapamayacağı EFT ve havale için bankaya rahat paket parası vermiş.
Şimdi uyanmış ve iptali için Hakem Heyeti''ne başvurmuş.
Bu arada 500 bin liraya satın aldığı ev için aslında kredi ile kendisine 700 bin liraya geldiğini de yeni anladı. Halen anlamayan da o kadar çok ki.
Özetle Türkiye, yine bir konut çılgınlığı için faiz indirimi bekliyor.
Gelecek 5 ve hatta 10 yılını bankaya ipotek altına almak için faizlerin indirilmesini istiyor.
Bir televizyon kanalına çıkan mahalle emlakçısı, Nobel Ekonomi Ödülü''ne aday iktisatçı gibi konuşuyor.
Bu hükümet faizleri fazla yüksek tutamaz indirir. Onun için ev alma zamanı!
Ne diyeyim ki! Allah bu millete akıl fikir, sonra da finansal okuryazarlık versin.
Bankaların itibarı nerede kaldı?
CEO olmak ahmak olmak mı?
"Anadolu çocuğunun başarısı"
Konut piyasasında neler oluyor?
Başkasının yemek faturasını ödemek!
O NAS geri gelecek!
Artık Süper Lig’deyiz
Bankacılık nereye gidiyor?
Demokles’in Kılıcı Halkbank!
Mehmet Şimşek gider mi?
Arslan BULUT
Eğitim’de, AKP’nin “arkaik” cemaat modeli!
Orhan UĞUROĞLU
Cumhurbaşkanı seçilecek aday: Mansur Yavaş
Mehmet Şahincileroğlu
‘Şehrazat’ın adı neden değişti?
Adem Taşkaya
Anayasa, neden yeniden değiştirilmek isteniyor?
Remzi ÖZDEMİR
Bankaların itibarı nerede kaldı?
Arslan TEKİN
Siyasilerimiz düşmanlaştırmada çok mahirler!
İnanç UYSAL
Kerkük, Türk kalacak!
Yunus Arıkan
Sayın Cemal Enginyurt söyleminde haklı galiba!
Esfender KORKMAZ
Dünya’da ve Türkiye’de resesyon olur mu?
İsmail TÜRK
Milliyetçilik, şimdi