Komik tazminat cezaları
Arzu Yılmaz genç bir kız.
Okulunu bitiriyor ve çok sevdiği bankacılık mesleğine başlıyor. Yıllar geçiyor ve bir yöneticisi tarafından sistematik bir şekilde psikolojik tacize uğruyor. Yani mobbing mağduru oluyor.
Banka yönetimi adeta göz yumuyor bu mobbinge. Bir gün psikolojik şiddetin dozajı daha da artıyor ve genç bankacı Arzu Yılmaz kriz geçiriyor düşüp bayılıyor. Sonra konuşma sorunu yaşıyor.
Uzun süre psikolojik ve kekeleme rahatsızlığı tedavisi görüyor.
O dönem işini kaybetme korkusu ile şikayetçi olamıyor. Bundan güç alan yönetici Arzu Yılmaz'ın kovulmasını sağlıyor.
Arzu Yılmaz, işe iade davası ile birlikte mobbing davası açıyor.
Şahit ve sağlık raporları var. Her türlü bilirkişi raporu Arzu Yılmaz'ın ağır psikolojik tacize uğradığını belgeliyor.
Banka gencecik bir kızın hayatını karartıyor adeta.
Sonunda mahkeme de bu yönde karar veriyor ve bankayı mahkum ediyor.
Ödenen ceza sadece 8 bin 500 bin lira.
Genç bir kızın işini, sağlığını ve dahası hayatını kaybetmesinin bedeli sadece 8 bin 500 lira.
Arzu Yılmaz aynı zamanda söz konusu bankanın referansını da kirlettiğini öne sürüyor. Yani bankaya karşı dava açıtığı için hiçbir yerde iş bulamıyor.
Acımasız bir sistem.
Acımasız olan sadece sistem değil, Türkiye'deki yargı dahası kanunlarda.
Gencecik bir kızın hayatına karşı sadece 8 bin 500 lira..
Koskoca banka için 8 bin lira bir şubesinin 1 saatlik kârı yanında bile kırıntı kalır.
Mahkemenin yüksek tazminata hükmetmemesinin tek nedeni "Sebepsiz zenginliğe yol açmaması".
Bu anlayış İsrail askerleri tarafından Mavi Marmara Feribotu'nda ölenler için de uygulandı. İsrail'in ödediği tazminat ailelere "sebepsiz zenginliğe neden olur" diye ödenmedi.
Teşvik ediyor
Arzu Yılmaz'ın mobbing davası Türkiye'de değil de dünyanın modern ülkelerinden birinde olsaydı her halde 7-8 milyon dolarlık bir tazminat alırdı. Konu Türkiye olunca sebepsiz zenginleştirmeye yol açmaması için verilmiyor. Bu kafadaki bir yasa elbette Türkiye'de yabancı sermayenin köle pazarı oluşturmasına neden olur. İstediği zulmü yapar.
Yaralandı, hastalandı veya öldü mü verirsin 10 bin lirayı sıradakini çalıştırmaya devam edersin.
Gencecik insanların hayatları kararıyor. İş kazaları, mobbing ve benzeri olaylarda. Sonuç olarak mahkeme bu insanların hayatlarının bedelini ödetmiyor. Türkiye acil olarak bu insanlık ayıbından kurtulması lazım.
Normal şartlarda bu yasal düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşınması lazım. Ancak sebepsiz zenginliğe yol açma mağdurları onu da yapamıyorlar. Çünkü iç hukuk yolları kullanıldığı için. Sonuç olarak olay yargıya intikal ediyor ve mahkeme tazminata hükmediyor.
Kaybedilen kolun, sağlığın ve hayatın bedelinin en fazla 10 bin liradan ibaret olduğu böylece iyice tescillenmiş oluyor.