Köfteci Yusuf ve 3. madde!

Bütün Türkiye Köfteci Yusuf'u ve Anayasa’nın 3. maddesinin tartışmaya açılmak istenmesini konuşuyor.

Birinci olay, bir gıda denetlemesi olmaktan çıkıp, devletin kurumlarının ne amaçla kullanıldığıyla ilgili bir tartışmaya dönüştü. Kimse denetleme sonuçlarına inanmıyor.

Öyle ki gazeteci Nedim Şener, katıldığı canlı yayında "Köftecide günde 100 ton et işleniyormuş. Analizde domuz eti miktarı binde bir... Yani yüz bin kilogramda 100 kg. Bu da besili bir domuz ağırlığı eder. Bu, köfteciye 20 bin TL kazandırır. Milyar dolarlık bir marka, 20 bin TL için bunu yapar mı? Domuzlar devletin içinde olabilir dikkat etmek lazım." dedi.

Eski Liberal Parti Genel Başkanı Cem Toker, "Ama doğru ama yanlış bir ses… Ben vicdanımın sesini dinleyeceğim ve bu hafta sonu Köfteci Yusuf’ta köfte yiyeceğim… 'İşin içinde domuzluk var' diyen ses, 'köftede domuz var'dan çok daha ağır basıyor…" diye mesaj yayınladı.

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, "Ülkemize yayılan Amerika’nın hamburger satıcıları, yerli/millî Köfteci Yusuf’la baş edemeyince, bir çamur atarak yok etmek istediler. İnadına Köfteci Yusuf’ta köfteye devam." dedi.

Sosyal medyada genel kanaat, "Köfteci Yusuf'a çökmek için bir oyun kuruldu" şeklinde...

***

Domuz, eski Türkçe'de "tonguz" diye geçer. Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde “Türk kültüründe domuz ve beslenmeye etki eden faktörler" başlıklı bir yüksek lisans tezi hazırlayan Şükrü Büyükışıklar, "Türklerde tarih öncesi çağlardan itibaren domuz eti tüketimi, besiciliği ve kurbanı olmadığını görüyoruz. İslam dininde alkol ürünlerinin yasak olmasına rağmen bu dini benimsemiş Türk toplumları alkol tüketmiş fakat domuz etinden yine uzak durmuştur. Anadolu’nun bazı yörelerinde hâlen kullanımda olan ‘tonguz’ kelimesi eski Türkçede domuzun karşılığıdır." diyor. Türkler, kendi pisliğini yiyen bir hayvan olduğu için domuzdan tiksinir...

***

Anayasa'nın 3’üncü maddesinin yeniden yazılması gerektiğini söyleyen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'a da büyük bir tepki var. Ayrıca, Köfteci Yusuf konusunun da 3’üncü madde tartışmasının da devlete değil ama devleti yönetenlere “güvensizlik” bağlamında birbiriyle ilgisi var.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Bunların içinden çıktığı siyasi geleneğin; devlet, millet ve vatan tanımı yoktur. Düşmanı oldukları ve yıllarca yönetmelerine rağmen bir türlü barışamadıkları Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm değerlerine ve kurumlarına hasımdırlar. Anayasa üzerinden başlatmak istedikleri tartışmalarla hem kendilerine hareket alanı yaratacaklar hem de devlet ve millet düşmanlarına cüret ve cesaret verip, siyaseten bundan beslenecekler. Bu oyuna düşmeyeceğiz! ‘Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.' Nokta!" diye bir mesaj yayınladı.

***

Eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da tepkisini şöyle dile getirdi:

"Önce Hizbullah’ın siyasi uzantısına Anayasa’nın 4’üncü maddesini tartışmaya açtırmaya çalışıp gelen tepkiler üzerine suspus olanlar şimdi de TBMM Başkanı üzerinden Anayasa’nın 3’üncü maddesini hedef almaktadır. 'Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür' ifadesinden rahatsız olan bir zihnin özrü, açıklaması veya izahı yoktur. Bu, açıkça Türk milletine karşı olmaktır. Türkiye dışarıdan çökertilebilecek bir ülke olmadığından içeriden çökertilmek istenmektedir. Yeni Anayasa tartışmalarıyla dolaşıma sokulan 'millet' tartışması da bunun bir tezahürüdür. Siyasal İslamcıların, ülkemizin ödediği ağır bedellere rağmen hâlen ümmet anlayışını ön plana alarak 'Türk Kimliği'ni yok saymaları akıl alır bir politika değildir."

***

Emekli general Nejat Eslen ise genel durumu şöyle özetliyor:

"Türkiye bağışıklık sistemi zayıflamış bir insan gibi.

Her türlü virüse, mikroba açık hâle geldi.

İsrail Gazze'de, Lübnan'da saldırıları ile Büyük Ortadoğu'da projenin henüz tamamlanmadığını ilan ederken;

Yeni anayasa ve yeniden çözüm süreçlerini, bu projede hedef ülke Türkiye'yi şekillendirme gayretleri olarak görmek gerekir.

Yeniden şekillenen dünya, kaos içinde Orta Doğu ve iç cephesi çökertilmiş Türkiye...

Bütün bunları birlikte düşünmek gerekir."

Yani bu işlerin içinde, Türk Milleti’ni, PKK’nın “eşit vatandaşlık” ve “halkların kardeşliği” laflarını kullanarak kandırabileceğini zanneden “küresel bir proje” var...

Yazarın Diğer Yazıları