"Kızgın Demir" AKP'yi kim dövecek?

Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Kızgın demiri soğutma" sözünü "Kızgın Demir" haline gelen AKP açısından da değerlendirmemiz gerekli.

Fidan Uğur Çerikan'ın Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'ndeki "Türk Kültüründe Demir" konulu doktora tezinden şu satırları aktarayım.

"Demirciler, bulundukları köy, kasaba ve şehirde siyasi hayatta da vardır. Onların toplum içindeki duruşları ve görüşleri diğer insanlar için önemlidir. Bu yönleriyle topluma yön vericidirler.

Demircilerin bu yönlerine bir örnek, Denizli Yatağan'daki demircilerden verilebilir. Buradaki demircilerin katıldıkları bir sosyal faaliyetin adı, "Kethüdalık Çekişmesi"dir. Burada siyaset de dâhil her konu konuşulur ve tartışılır"

AKP, Erdoğan ve Kızgın Demir

Erdoğan'ı "demirci" olarak tanımlarsak;

AKP'yi, 24 Haziran seçiminden sonra ağır şekilde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle "kızgın demir" haline getirdi.

"Partili Cumhurbaşkanı" unvanı ile 81 milyonu kucaklayacak bu kutsal makamı "kızgın demir" haline getirdi.

"Metal yorgunu" itirafı ile AKP'yi "kızgın demir" haline getirdi.

Kadir Topbaş ve Melih Gökçek ve bazı belediye başkanlarını demokrasiye müdahale ederek azledince AKP'yi "kızgın demir" haline getirdi.

FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmayarak AKP'yi, "kızgın demir" haline getirdi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin "kuvvetler ayrımını yok etmesi" ve "tek adam" rejimine dönüşmesi nedeniyle AKP'yi "kızgın demir" haline getirdi.

12 Mart 2019'da, "AKP fokur fokur kaynıyor" başlığı ile parti içindeki tavrı da AKP'yi "kızgın demir" haline getirdi.

Ve 31 Mart yerel seçiminde İstanbul ve Ankara başta birçok büyükşehir ve ili kaybeden AKP'yi "kızgın demir" haline getirdi.

Günün sorusu

"Kızgın demir" haline gelen AKP demirini kim dövecek?

Bu sorumu önce ana muhalefet CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu'na sordum ve "Kızgın AKP demirini 31 Mart'ta, CHP ve İYİ partinin Millet İttifakı dövdü. Belediyelerimiz de o kızgın demiri dövmeye devam edecek" diye yanıt aldım.

Erdoğan'ın, "kızgın demir" sözünün ilk hedefi kuşku yok ki AKP içindeki muhalefete de yöneliktir ve "soğutma" önerisi de Davutoğlu ve ekibine yöneliktir.

Eski başbakan ve AKP genel başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'na yakın olan AKP içi muhalefetin 3 ismine de sordum.

Önce şu bilgiyi vereyim.

Davutoğlu ve ekibi ramazan ayında siyaset sahnesine çıkacak.

Yeni bir oluşum olarak AKP'nin kızgın demirini soğutmak için hazırlanıyorlar.

Hedefleri neler?

Davutoğlu ve ekibi öncelikli hedeflerini "toplumsal uzlaşma" sağlanması gereken "Türkiye'nin yönetim şekli" olarak ortaya koyuyorlar.

AKP Manisa eski milletvekili Selçuk Özdağ'a Twitter paylaşımında vurguladığı, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" değişikliğine oy verme pişmanlığını sordum.

Özdağ, "Partili cumhurbaşkanlığı yani Tek Adam yönetiminin Türkiye'ye ve demokrasimize uygun olmadığı 24 Haziran'dan bugüne net şekilde ortaya çıktı. Bu yüzden pişman oldum" diye yanıt verdi detaya girmek istemedi.

Davutoğlu'nun yakın çalışma arkadaşları, "Ya tam başkanlık, ya tam parlamenter sistem" başlığı altında tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve üniversitelerin yapacağı şeffaf ve ortak bir çalışma ile "cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden" vazgeçilmesi gerektiğini vurguluyor.

AKP "Kızgın demiri" bakalım parti içi muhalefet tarafından nasıl dövülecek?

"Kethüdalık çekişmesi" bakalım AKP'de nasıl ortaya ne çıkaracak?

Yeni Merkez Parti mi, Erdoğan'sız AKP mi?

Bahçeli neden rahatsız?

Erdoğan'ın, "Türkiye ittifakı" çağrısı siyasi yandaşı MHP'nin genel başkanı Devlet Bahçeli tarafından reddedildi.

Bahçeli demişken, İstanbul belediyesinin veri tabanının kopyalanıp araştırma konusu yapılmasından neden rahatsız oldu ki?

MHP'ye aktarılan maddi kaynakların ortaya çıkacak olmasının korkusu mu var?

İmamoğlu ve ekibi araştırsınlar derim.

----

Düzeltme: Dünkü yazımda merhum Atalay Şahinoğlu yerine sehven Atalay Coşkunoğlu yazmışım. Coşkunoğlu'na Allah sağlıklı uzun ömür versin. Okurlarıma da teşekkür ederim.

Yazarın Diğer Yazıları