"Kitle imha silahı" içinde virüsler de var!
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yaptırım kararlarının uygulanması için hazırlanan "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi", TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
"Kitle imha silahı", adı üzerinde kitlelerin ölümüne sebep olabilecek silaha verilen isimdir. Genellikle nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar bu adla anılır. Nükleer silahlar, ışık, ısı veya darbe etkisiyle ölümlere veya kanser gibi kalıcı hasarlara yol açar. Kimyasal silahlar genelde akciğerlerin veya doğrudan hücrelerin oksijen emilimini bozmak suretiyle ölüme sebep olur.
Biyolojik silahın tanımı ise Wikipedia'da, "Gen yapısı değiştirilerek insanlarda farklı etkiler gösteren bakteri ve virüslerin kullanılmasıdır. Genelde doğada insana zararsız olan veya doğal etkileri ilaçla tedavi edilen bakteri ve virüslerin, çok daha ağır hastalıklara yol açacak şekilde değişikliğe uğratılması, en çok görülen şekildir. Gen teknolojisi ile ilgilenebilen bilimsel seviyeye gelmiş ülkeler tarafından geliştirilmektedir." diye yapılmaktadır.
***
Peki biz korona virüslerin, genetik yapısıyla oynandığını biliyor muyuz? Biliyoruz. Bunu, virüsün genetik yapısıyla oynayan bilim adamları, 2015 yılında bunu dünyanın en ünlü bilimsel dergisinde yazdı. Ayrıca Oksford Üniversitesi de bir ay önce, aşıyı, virüsün genetik yapısıyla oynamak suretiyle ürettiklerini açıkladı. Tabii bunu ifade etmekle "biyolojik silah ürettiler" demek istemiyorum. Sadece korona virüsün genetik yapısıyla oynanmakta olduğuna vurgu yapıyorum. Biyolojik silah da aynı yöntemle elde ediliyor çünkü… Bunun herkes tarafından bilinmesi gerekir…
***
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise Ahmet Hakan'ın "Uzun vadeli sonuçlarını bilmediğinizi söylediğiniz yeni teknolojiyle üretilmiş aşıların vatandaşa yapılması sorun değil mi?" sorusuna, "Bu aşılar Dünya Sağlık Örgütü'nün standartlarını asgari ölçüde yakalamış aşılardır. Pandemi nedeniyle dar bir zamanda geliştirildiler. İnaktif aşılar da dar bir zamanda geliştirildiler. Ama şunu söyleyebiliriz: Dar zamanda geliştirilen geleneksel yöntemli aşıların riski ile dar zamanda geliştirilen yeni teknolojili aşıların riski aynı olmaz. Risk kelimesi ürkütmesin. Buradaki risk, büyük bir risk değildir. Salgının yol açtığı riskin boyutlarına bakıldığında kesinlikle katlanılabilir bir risktir. Göze alınabilir risktir. Yoksa Dünya Sağlık Örgütü geçici onay vermezdi." diye cevap verdi.
Afrika'da ölümlere ve kısırlığa yol açan aşı uygulamalarına da onay veren Dünya Sağlık Örgütü'nün onayına ne kadar güvenilir?
***
Diğer taraftan, Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, Kovid-19 tedavisinde kullanılan ilaçların kalp krizine yol açtığı iddiasının doğru olmadığını belirterek, "Tersine hastalığın kendisi damarların tıkanmasına ve kalp krizi, inme gibi rahatsızlıklara neden olabiliyor." dedi. Azap, Anadolu Ajansı muhabiri Elif Küçük'ün sorusu üzerine "Favipiravir, grip virüsünün tedavisinde onaylı bir ilaç. Grip virüslerine etkili ve grip tedavisindeki dozu bu... Başka bir alternatif tedavi de olmadığı için özellikle başta hafif olsa dahi hastalığı ağır geçirme riski bulunan hastaların kullanmasını öneriyoruz." dedi.
Azap, başka bir soruya "Favipiravir ve artık tedavide kullanmadığımız Klorokin gibi ilaçlar tırnak yatağında ve tırnaklarda birikebiliyor. Biriktiği yerler ultraviyole ışıkta parlak görünüyor. Bu, ilacın zararsız bir özelliği…" diye cevap verdi.
SONUÇ: Korona virüs salgınının sebebi, bilimsel olarak tespit edilmiş değildir. İlâçlar, "başka bir alternatif olmadığı için" hastalara verilmektedir. Korona aşıları için de kimse "güvenlidir" diyecek durumda değildir çünkü daha üçüncü faz sonuçları bile belli değildir.