Kırk katır mı kırk satır mı?
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı, hem partinin ilkeleriyle uyumlu, hem de muhalefetin ortak desteklediği başka bir aday olamaz mıydı? Söz gelimi Deniz Baykal’ı MHP desteklerdi. Bunu MHP’nin üst yönetiminden teklif edenler vardı... Ancak onlar “Kurumsal olarak Baykal’ı CHP’nin bize aday olarak teklif etmesi gerekir” diyorlardı.
Kılıçdaroğlu, Baykal’ı aday göstermemek için bin dereden su getirdi. Baykal’la görüşmesinde Büyükerşen’in ismini bastırarak söyledi. Başka isimler telaffuz etti. Baykal’ın adını söylemeye dili varmadı. Baykal’a zorunlu olarak size teklif edilirse kabul eder misiniz, diye sordu. Baykal da “Muhalefet ’ortak aday olarak teklif ederse’ elbette görev olarak kabul ederim” dedi.
Cumhurbaşkanı adayı belli olduktan sonra, CHP tabanından milletvekillerine tepkiler gelmeye başladı... Bir örnek: “Sayın vekil... Atatürk Devrimleri yüzünden Mısır’a göçen biri Cumhurbaşkanı adayı gösterilirken sessiz kaldığın için seni tarih ve CHP’li seçmen affetmeyecektir. A.B.”
Parti tabanı ve halkın ihtiyatlı olması gerekir. Cumhurbaşkanlığı için CHP’li taban, kırk katır mı, kırk satır mı, seçeneklerine mecbur bırakılmıştır. İçinden gelmese de Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy verecektir. Vermelidir. Başbakana karşılık kendi adayını destekleyecektir. MHP tabanı da oy verecektir. İhsanoğlu, rahmetli Türkeş’in Orta Doğu danışmanlığını yapmıştır. Kaldı ki vasıfları ve tarafsızlığının tartışacak tarafı yoktur.
Sorun CHP’nin kendi misyonunu kaybetmesi ve partinin geleceğidir. CHP, Kılıçdaroğlu ve ekibinin başa gelmesiyle, parti kendi misyonunu halka anlatmak ve halkı ikna etmek yeteneğini kaybetmiştir. Zaten yeni CHP sloganı da bu zaman içinde partiyi misyonsuz bir parti haline getirmenin sloganı olmuştur. Kılıçdaroğlu ve ekibi partinin geçmişini reddetmektedir.
Türkiye, Orta Doğu bataklığından, ancak ve ancak CHP’nin temel misyonu olan laik-demokratik çizgi içinde kurtulabilir. Eğer Türkiye bu çizgide bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaramıyorsa, bundan her şeyden önce CHP’nin başarısız olduğu sonucu çıkar.
Cumhurbaşkanlığı aday tespit süreci ve adaylaşması şu konular üstünde yapılan tartışmaları yoğunlaştırmıştır :
1) Sık sık medyada ve tartışmalarda, Kılıçdaroğlu’nun Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçası olduğu gündeme geliyor. İnşallah bu doğru değildir. Ne var kamuoyu ve parti tabanı, gerek MYK ve gerekse Parti Meclisi üyeleri, Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu tercihlerini bu tartışmaları destekler nitelikte görüyor. Parti tabanı bu kadar ağır bir tartışma içinde yer aldığı için Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığa devam etmesi halinde partinin tarih sayfasından silinmesinden korkuyor.
2) Tartışılan bir başka konu, neden Baykal aşama aşama partiden uzaklaştırılmak isteniyor? CHP ikinci defa kurulduğundan itibaren Baykal liderliğinde oyunu istikrarlı bir trend içinde artırıyordu. Baykal’ın Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü olmazsa olmaz bir hedef olarak görmesi, kimleri rahatsız etti? Kılıçdaroğlu partinin kurucu genel başkanına karşı neden sürekli bir dışlama içinde yer alıyor.
3) Genel başkan olduktan sonra, organize bir şekilde partiden tasfiyeler başladı. 31 Mart seçimleri ile ilgili parti tabanında, seçimlerde çıkar sorunları ve istismarlar olduğu tartışılıyor. Bu anlamda tasfiye edilenler ve görevden alınanlar zan altında kalıyor. Bu durum partiyi yıpratıyor ve parti tabanında hoşnutsuzluk yaratıyor.
Kılıçdaroğlu’nun bir an önce Kurultayı toplayıp, bu konulara aydınlık getirmesi gerekir. Eğer kurultayı toplamazsa, Kılıçdaroğlu hesap vermekten kaçmış ve parti de yeni bir yara almış olacaktır.