Kira artışına esas olacak enflasyon
Bir asırdan beridir enflasyonla boğuşan bir ülkeyiz... Ne var ki, enflasyon denilince doğal olarak “nasıl korunuruz” sorusu aklımıza gelir... İşin altyapısına bakmayız.
Enflasyonun yükseldiği dönemlerde ortaya bir illüzyon etkisi çıkar... İktisadi ajanlar yanılır.
Yaşadığım bir örnek var... 1970’li yılların ikinci yarısında enflasyon hızla artmaya başlamıştı. 1976 yılında yüzde 60’lara çıkmıştı. Aynı yıl tasarruf mevduatı faiz oranı ve reeskont faiz oranı yüzde 9 idi. Bir tefeci övünerek parasını yüzde 20 faizden sattığını söylüyordu.
Parasını mevduata yatıranlar, reel olarak paralarının bir yılda yüzde 31 ve tefeci ise parasının bir yılda yüzde 25 eridiğinin farkında değillerdi. O zamanlar, bankalarda mevduatı olanlar, sanayi kredi faizleri de enflasyonun altında olduğu için, sanayi sektörünü dolaylı yoldan desteklemiş oldular. Devlete borç verenler de, kamu kağıtları faizleri enflasyonun altında olduğu için, bütçe açıklarını finanse etmiş oldular. Nakit para tutmak el yaktı.
İstanbul Ticaret Odası, öteden beri yalnızca İstanbul için, toptan eşya fiyatları ve perakende fiyatlar açısından enflasyon hesabı yapmaktadır. Resmi anlamda ise her zaman Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK)’in enflasyon hesabı dikkate alınmaktadır. TÜİK enflasyonu, Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) ve Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE ) olarak hesaplamaktadır. TÜİK’in hesaplama yöntemi ve endekslerin kapsamı ise şöyledir: TÜİK; TÜFE olarak enflasyonu, piyasada tüketime konu olan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimi ölçmek yoluyla hesaplamaktır. Bu hesaba hane halklarının, yabancı ziyaretçilerin ve kurumsal nüfusun yurtiçinde yaptığı tüm nihai parasal tüketim harcamaları dahil edilmektedir.
ÜFE’yi hesaplarken belirli bir dönem, örneğin ay içinde ülke ekonomisinde üretimi yapılan ürünlerin yurtiçine yönelik üretici fiyatları esas alınmaktadır. Bu hesap sektörler olarak, tarım, balıkçılık, madencilik ve taşocakçılığı, imalat, elektrik, gaz ve su, sektörlerini kapsamakta ve hizmetler sektörü dışarıda kalmaktadır.
Öte yandan ÜFE’ye esas olan üretici fiyatı, yurtiçinde üretimi yapılan ürünlerin, KDV ve benzeri vergiler hariç, peşin satış fiyatıdır. Üretici fiyatları endeksinde tarım, avcılık, ormancılık ve balıkçılık sektörlerinde faaliyet gösteren üreticilerin yetiştirdiği ve piyasaya arz ettiği ürünlerin ilk el satış fiyatların izlendiğini, sanayi sektöründe ise ,ürünlerin fiyatları doğrudan sanayi sektöründeki üretici firmalardan alınmaktadır.
Öte yandan, enflasyon hesabı, bir önceki aya göre, bir önceki yılın aynı ayına göre ve 12 aylık ortalamalara göre yapılmaktadır.
Bir önceki yılın aynı ayına göre endekste değişim, yıllık enflasyonu vermektedir. Söz gelimi, ÜFE’de 2003 baz yılına göre, yani 2003 yılını 100 kabul edersek, 2011 yılı ekim ayında endeks değeri 200.94 idi. 2012 yılının ekim ayında ise bu endeks 206.11 olmuştur. Ekimden Ekime ÜFE olarak bir yıllık enflasyonu hesap edersek; 206.11/ 200.94x100 = yüzde 2.57 dir. Sevgili meslektaşım Şükrü Kızılot, Borçlar Kanunu’nda kira artışına esas olan enflasyonun anlaşılmadığını söylüyor. Oysa ki Borçlar Kanunu’nda açıkça “kira kontratındaki yıllık artışın bir önceki kira yılındaki enflasyonu geçmeyeceği” ifade ediliyor. Söz gelimi, kasımda kira kontratı yapacaklar için veya mevcut kontratı uzatacaklar için artış oranı, ÜFE’de ekimden ekime bir yıllık artış olan yüzde 2.57’dir. Ortalama enflasyon farklıdır. Her 12 ayın ortalaması şeklinde ve her ay için hesaplanır. Bu enflasyon trendini görmek için yapılır. Uzun dönemli plan- program yapmak için kullanılır. Bir yıl önceki ÜFE anlamında değildir.
Belki kira artışının neden ÜFE olarak alınmış olması sorun olabilir. Çünkü konut harcamaları, TÜFE sepetinde yer alıyor. Her halde konutun bir yatırım olduğu varsayımına göre yasada ÜFE olarak alınmıştır.