Kimin kimi neden seçtiği konusu biraz karışık

“Genelkurmay Başkanı konuşmak için neden sizi seçti?”
Amberin Zaman adlı Taraf gazeteci, konuk olarak katıldığı programda, programın yapımcısı Fatih Altaylı’ya böyle sormuş...
Keşke Altaylı’da, Erivan’da yaşayan ’Türkiyeli’gazeteciye şöyle sorsaydı:
Washington Post’tan, Daily Telegraph’a, Los Angeles Times’tan, Economist’e, meslek yaşamınız boyunca, “dış basın”, Türkiye ile ilgili istihbarat raporlarını almak için neden hep sizi seçti?
AKP Kapatma Davası’nda, karar açıklanmadan aylar önce, “bir yabancı büyükelçi”, kararın ne olacağını, yani AKP’nin kapatılmayıp da hazine yardımının kesileceğini fısıldamak için, neden
sizi seçti?
“Güvenilir kaynaklar” Türkiye’ye, protokolü Mart ayına kadar TBMM’de onaylayıp, hayata geçirmemesi halinde, Ermenistan’ın imzalarını geri çekeceği mesajını göndermek için neden sizi seçti?
Sivil darbe mimarı George Soros’dan fonlanan kişi ve kuruluşlar, Kars halkına “sınır meselesini hazmettirmek” için düzenlenen festivalleri iptal eden Belediye Başkanı’ndan hesap sormak, yahut aynı faaliyetlere karşı çıkan Azerbaycan Başkonsolosu’nu hedef göstermek üzere neden sizi seçti?
“Hükümeti yıpratmak isteyen çevrelerin kurbanı oldum.” Bu sizin ifadeniz.İyi de ne alaka?
Neden hükümeti yıpratmak için sizi seçsinler?
Göbeğiniz birlikte mi kesildi?

* * *

NATO mermer, NATO kafa
Soros’un buyurduğu ‘ihraç mallarımız’a Afganistan ve Irak’ta biçilen ‘yeni’ göreve sessiz
kalanlarla, TEKEL direnişine sessiz kalanların aynı kişiler olması sizi düşündürmüyor mu?
Hedef neymiş? Taliban’ın bitirilmesi.
Gülüyorum...
Batı kaynaklı yayın organları, bu arada elbette bizim gazeteler de, ajanslardan geçen bir fotoğraf karesini manşetlere çekmiş.
Bir grup NATO askeri iki ateş arasında kalan bir Afganlıyı ve küçük çocuğunu ’koruyor’.
Bir tarafta kukla Karzai’nin Felluce endişesi kokan demeci, ’Bölgede yaşayan 125 bin sivilin zarar görmemesi... Sivil katliamı yapılmaması...’
Bir tarafta ise, daha operasyonun ilk saatlerinde, öldürülen Taliban savaşçısından ve müttefik askerinden çok roketle parçalanan 12 sivil...
Bundan birkaç yıl önce Pakistan’da ISI (Pakistan Ordu İstihbaratı)’nın emekli komutanlarıyla söyleşiler yapmıştım.
Ardından da bir arabaya atlayıp İslamabad’dan Peşaver’e gitmiştim.
Afganistan-Pakistan sınır bölgesindeki dağlık özerk bölgeye (NWFP) saçılan yüzlerce medreseden birkaçına girmiş ve ’Batı’nın bu savaşı asla kazanamayacağını gözlerimle görmüştüm.

Taliban’ın yaratıcısı ABD
Bu yok edilemeyen ’canavarın’ babası kim?
Elbette ABD...
CIA, Sovyet işgaline karşı, Suudiler ve ISI ile kirli bir ittifaka girmiş ve bugünün Taliban’ını ve Al Kaide’sini yaratmıştı.
Gazeteci Steve Coll, ’Gölge Savaşları’nda muhteşem bir gazetecilik çalışmasıyla bu operasyonu belgeleriyle ortaya serdi.
Şimdi tek bir Taliban savaşçısına karşı 15 NATO askeri gibi bir muazzam güçle, bu kez, dümdüz ovaya saldırıyorlar.
Bu, sadece kamu algısına dair bir harekattır. O coğrafyaya ayağınızı bastığınız anda bu yalın gerçekle yüzleşirsiniz.
Başta ABD, ’Batı’açısından sorun zaten Afganistan’dan çok Pakistan’dır. Kabil dışında kimin nasıl bir kontrolü var...
Biliyor musunuz?
Peşaver’de bir öğlen yemeğinde yan masada Türkçe konuşulduğunu duyup kafamı çevirdiğimde bir grup Türkmen görmüştüm.
’NATO?’ soruma sadece gülümsediklerini hatırlıyorum:
’Kardeş, ne NATO’su? Sen gel Mezar-ı Şerif’e; Kabil’e... Patron Taleban... Biziz...’
Burada asıl mesele elbette gelip Türkiye’ye dayanıyor...

İslam demokrasinin inşaası
Bugün Türkiye’de yaşanan gerilimli süreçlerin temelinde yatan örtülü dinamik TSK’nın ’yeni’görev tanımıdır:
Afpak coğrafyasında kurulacak ’İslam demokrasisi’nin inşasında Soros’un buyurduğu ’ihraç mallarımız’la yer almak.
ABD yanlısı; hükümet yanlısı yayın organlarının; sersem liberallerin bu operasyona hangi saikle baktığına bakın. İkiyüzlülüğü görürsünüz.
Afganistan’da ve Irak’ta olan bitene sessiz kalanla Tekel direnişine sessiz kalanların aynı insanlar olması sizi düşündürmüyor mu?
l Serdar Akinan / Akşam

* * *

GÜNÜN SÖZÜ
İktidar ve yandaş basının yol haritası: Türk ordusu AB standartlarında olsun...
Diğer kurumlar Arabistan...
l Haldun Ertem

* * *

Hocasının gazetecisi(!)
’Prof. İlber Ortaylı’yı bugüne kadar neden “az” eleştirdiğini açıklayan Şamil Tayyar, önemli bir itirafta bulundu: “Prof. Dr. Mümtazer Türköne, ” Hocamdır, has adamdır “ dediği için ” Darbe “ önermesine ucundan tepki gösterip geçtik!”
Tayyar, birilerinin “yakinimdir” demesiyle, doğru bildiklerini yazmaktan vazgeçiyorsa, birilerinin “hasmımdır” demesiyle neler yapıyordur dersiniz? Bir okuyucu olarak; Sayısız insanın geleceğine, onurunun kırılmasına, adının lekelenmesine, saygınlığının, güvenilirliğinin gölgelenmesine, mesleğine, huzuruna, sağlığına mal olan o yazılar, kitaplar, hangi gazetecilik kriterine göre yazıldı sorgulamaz mısınız? Gazetecilik ilkelerine mi yoksa birilerinin telkinlerine, talimatlarına göre mi yazıldı kuşkulanmaz mısınız?

* * *

Düne kadar ‘cesur savcı’ydı
Önümde bir kitap duruyor. Adı: JİTEM-Türkiye’nin Faili Meçhul Tarihi. Yazarı, Ecevit Kılıç. Bu kitabın 210’uncu sayfasında bir bölüm başlığı var. Aynen şöyle: JİTEM’i keşfeden cesur savcı. Ecevit Kılıç’ın “cesur savcı” olarak nitelediği kişi İlhan Cihaner. Cihaner bir süredir hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle gözaltına alındı. Evi ve makam odası didik didik arandı. Kendisine yöneltilen suçlama ise “Ergenekon Terör Örgütü üyesi” olmak. Yani Ergenekon’a temel teşkil ettiği ileri sürülen JİTEM’in üzerine ilk giden savcı Cihaner bugün Ergenekon sanığı. Cihaner düne kadar “cesur” du. Oysa aynı savcı bir dini cemaatin üzerine aynı cesaretle yürüyünce “Ergenekoncu” oluverdi. İşte görüyor musunuz Türkiye’nin halini. Sonra ben “liberal maskeli faşistler” deyince kızıyorlar. l Can Ataklı / Vatan

* * *

Asker düşmanlığı öz evlatlarını vurdu
“Sevgili oğlum,
(...) Annen ve genç bir teğmen olan ben, vatan toprağını korumak üzere kura çekip, iki parça eşya ve taşıyabileceğimiz kadar yükle, hiç bilmediğimiz yerlere yola çıktık. İkimiz de idealisttik ve ülkemize hizmet için yanıp tutuşuyorduk. Annen, gittiğimiz yerlerde uzmanlık alanında iş bulamadı. Gönüllü çalışmaya başladı. Ne kadar büyük fedakârlık yaptığının, şimdi farkına varıyorum. Bir meslek sahibi olmak için ömür boyu dirsek çürüt, sonunda evinin kadını ol... Hayatımın büyük bölümü, terör yüzünden Doğu ve Güney Doğu Anadolu dağlarında ve köylerinde geçti. Açıkçası, bazen bunca çileye değdi mi, diye düşünüyorum. Annen, kocasız bir hayat yaşadı. Sen babasız büyüdün. Annenin bir sözünü unutamam: ‘Baharın gelmesini hiç istemiyorum. Baharda çiftlerin el ele gezmesinden nefret ediyorum. Yıllarım, baharda başlayan operasyonlar nedeniyle sensiz geçti’ derdi. Ama sonra yine o kadın, beni göreve gülerek uğurlardı. İçine attığı her şey, vücudunu yiyip bitirmiş. Anneni kaybettiğim gibi senin de büyümeni kaybettim. Ne ilk yürüyüşünü, ne ilk konuşmanı, ne de ilkokula başlamanı görebildim. Sen de, annen de beni affedin. Çünkü bazı şeyleri yaşadıkça, özverilerimizin bir anlamı olmadığını anlıyorum. Birkaç yıl önce, büyük bir gazetede, yıllarca mücadele ettiğimiz teröristlerin boy boy resimlerini gördüm. Ellerinde gitarlar ve silahlarla poz veriyorlardı. Oysa o gitar tutan eller, benim silah arkadaşlarımın gözlerini, ayaklarını, kollarını çaldılar. Ama inan o gazileri, şimdi yaşananlar kadar hiç bir şey yıkmadı. Onların fedakârlıklarını hiçe saymak için, cenazelerinin kalkmasını bile bekleyemediler. Hoşçakal oğul. Bu son operasyonum. Allah izin verirse sonra yanına döneceğim ve artık hep yanında kalacağım. Seni çok seven, Baban”
Yukardaki satırlar, yıllardır PKK’ya karşı savaşan gerçek bir subayın, biricik oğluna yazdığı gerçek bir mektuptur. Toplumsal vicdana yansıyan anlamı, “hâkim ve savcılar ayarlandı, geldikleri gibi geçecekler...” iddiasında aranmalıdır! Ve bu mektup, İlber Ortaylı hocamızın altını çizdiği “asker düşmanlığı”nın, öz evlatlarını vurup devirdiğinin kanıtıdır.
l Mine Kırıkkanat / Vatan

* * *

MİNİ YORUM
Taban tabana uyumsuz

Dink suikastinde aralarında Ramazan Akyürek’in de bulunduğu bazı emniyet mensuplarının ihmali olduğu iddiasıyla ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu ile İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin değerlendirmesinin taban tabana zıt oluşu eleştiriliyor. Yarsav, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı için isyan etti dün: Hukuk hiçe sayıldı. AKP Erzurum savcısı için isyan ediyor bugün: Hukuk hiçe sayıldı. Gel de taban tabana uyumlu sonuç bekle.

Yazarın Diğer Yazıları