Kimin hamisi olacağız?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, BRICS Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Tataristan’dan dönerken, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

Erdoğan, “PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG ile mücadele ne durumdadır? Bununla birlikte Amerika’nın bölgeden çekilmesine yönelik tartışmalar uzunca bir süredir devam ediyor. Eğer böyle bir şey olursa PKK, Suriye’de himayesiz kalır ve tasfiye edilir, böyle bir değerlendirmeniz var mı?” sorusuna şöyle cevap verdi:

-Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki kolu olan PYD/YPG özellikle terk edilmeye, yalnız bırakılmaya mahkûmdur. Amerika bu terör örgütünü bir süre kucağında taşır, ama o süre dolunca da bunları kendi başına bırakmak zorunda. Suriye’deki istikrarsızlıktan faydalanan terör örgütünün, bazı Batılı ülkelerin himayelerine girmek için gösterdikleri gayret boşunadır. Bu ilanihaye devam etmez. Amerika’nın bölgeden çekileceği yönündeki tartışmalar, hatırlayın uzun zamandır sürüyor. Çekilmenin taktiksel olacağı, stratejik bir çekilme olmayacağı da tartışmaların uzamasıyla zaten ortaya çıktı. Amerika’nın bölgedeki terör örgütlerini kendi çıkarları ve İsrail’in güvenliği için kullandığı artık bilinen bir gerçek. Amerika bölgede İsrail’e her türlü araç, gereç, mühimmat tüm destekleri veriyor mu, veriyor. Para veriyor mu, veriyor. Bizim gözümüz de, kulağımız da topraklarımızın yanı başında yaşanan bütün gelişmelere açıktır ve bunlardan da taviz veremeyiz. Biz kendi topraklarımızın korumacısı, onların hamisi olacağız. Suriye’den veya farklı yerlerden bize herhangi bir sızma hareketi olabileceğini her an düşünmek durumundayız. Onun için de bütün güvenliğimizi ona göre almak durumundayız. Biz bölgedeki tüm terör örgütleriyle mücadelemizi kendi millî çıkarlarımız, sınırlarımızın güvenliği için sürdürüyoruz. Buna devam edeceğiz.

***

Bu açıklamadaki “Biz kendi topraklarımızın korumacısı, onların hamisi olacağız.” sözlerini önceki cümlelerle bağlı olarak değerlendirirsek, “ABD destekli İsrail’in saldırdığı”, “topraklarımızın yanı başındaki” Filistin ve Lübnan’ın kastedildiği anlaşılıyor. Daha da daraltırsak, Hamas ve Hizbullah’ın hamiliğinden de söz edilebilir.

Türkiye, elbette kendi topraklarının yanındaki katliamlara seyirci kalmamalıdır, kalamaz ama ABD destekli İsrail’e karşı, Hamas ve Hizbullah’ın hamiliğini Türkiye’nin üstlenmesine, PKK terörü ile cevap verildi.

Esasen Hamas’ın kuruluşu, ilişkileri güven vermiyor. Hizbullah ise İran’ın himayesindeydi ama koruyamadılar.

***

Tabii TUSAŞ’a yönelik saldırının, Türkiye’ye başka mesajları da var. Bu saldırı, Türkiye’nin millî savunma sanayisini geliştirmesine karşı bir cevaptır.

Yine ABD, bu saldırıyla, “Kandil’deki terör yuvasını dağıtamazsın, çünkü onlar da Suriye’deki PYD/YPG de benim bölgedeki kara kuvvetlerimdir.” demiş oluyor ve İran’a karşı cephe alması için Türkiye’ye baskı kurmuş oluyor, Türkiye’nin Suriye ile anlaşmasına da engel olmaya çalışıyor.

Erdoğan, “Biz terörü tamamen kaynağında kurutmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunun kaynağı Suriye mi, Suriye… O zaman oradaki kaynak neyse biz orada gereğini, dün akşam yaptığımız gibi yaparız. Bundan sonraki süreçte de aynen bu şekilde bu kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.” dedi ama Suriye’de yapılan operasyonların yerini açıklamadı.

Operasyonlar, Suriye sınırından itibaren, 30 kilometre derinlikteki şeridin kuzeyinde mi güneyinde mi?

Türkiye, PYD/YPG’nin yani ABD’nin kontrol ettiği bölgeye bir defa müdahil olmuştu; onda da Türk SİHA’sı, ABD tarafından düşürülmüştü!

***

Erdoğan, “Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la görüşme, temas, bir süredir konuşulan bir başlık. Acaba Sayın Putin'le bu görüşmeniz sonrasında yeni bir gelişme, yeni bir durum beklenebilir mi?” sorusuna da “Suriye yönetiminin Türkiye ile samimi ve gerçekçi bir normalleşmenin kendilerine sağlayacağı faydaları anlayarak adımlarını ona göre atması temel beklentimizdir. Sayın Putin'e, Beşar Esad'ın bizim çağrımıza vereceği cevabın temini noktasında bir adım atması çağrımız oldu. Sayın Putin, Esad'a bu adımı atması için herhangi bir çağrıda bulunur mu? Onu da zamana bırakıyoruz” diye cevap verdi.

Erdoğan, bu sözlerle topu Putin’e atmış oldu. Bu da “Putin isterse, Türkiye-Suriye anlaşmasını sağlar” demektir. Erdoğan konuyu zamana bıraktığına göre Putin’den yakın zamanda böyle bir girişim beklemiyor!

Öyleyse Türkiye, kendi işini kendi görmeli, Suriye ile barış sağlayıp, “ABD’nin bölgedeki kara kuvvetleri” olan bütün terör örgütlerini tasfiye etmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları